'Vekiller de biber gazını tanımalı'

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal önceki gün torba tasarısına karşı yapılan eylem sırasında biber gazı yerken “Türkiye sokaklarda, caddelerde insan avına çıkan veya insanların protestolarını engellemeye çalışan gazcı kardeşleri tanıdı. Etkisiz, tepkisiz müritlerden oluşan bir toplum yaratmak istiyorlar” dedi. Meydanlarda 4. kez biber gazına maruz kaldığını anlatan Soysal, “Bir daha biber gazı yersem, ben de meclise getirip milletvekillerine sıkacağım. Bence biber gazının acısını tanımaları lazım” uyarısında bulundu.
 

Alanların vekili Soysal

Çetin Soysal, parlamento dışında da “aktif” muhalefet yapan bir milletvekili. Onu  Tuzla tersanelerindeki işçilerin mücadelesinde, silikozis hastalığına yakalanan kot kumlama işçilerinin yanında, TEKEL işçilerinin eyleminde gördük. 1 Mayıs’larda meydanlarda biber gazına maruz kaldığı görüntüler belleklere yerleşirken, Romanlarla göbek atarkenki görüntüleri de medyada yer aldı. Soysal, orantısız şiddete maruz kalan ODTÜ öğrencilerine destek vermek için kampüse gittiğinde ise protesto edildi. Ancak “Elbette siyasetçilere dönük münferit tepkiler de olacaktır, gayet doğaldır. Anlayışla, hoşgörüyle karşılıyorum” diyerek olgun bir tavır sergiledi. Başkentte önceki günkü eylem sırasında da Soysal’ın biber gazı yediği görüntüler ekranlara yansıdı.

Soysal, “Mısır’daki eylemler alkışlanıyor, burada gaz sıkılıyor, bu bir çifte standart. Torba tasarıda çalışanların aleyhine birçok düzenleme var. İnsanlar seslerini duyurmayacaklar mı? Bunu hazmedememek, gazla susturmaya çalışmak hangi ileri demokraside olur? Aldatmacalarla teokratik, tek adam rejimi getirmek istiyorlar. İktidar etkisiz, tepkisiz müritlerden oluşan bir toplum yaratmak istiyor” dedi. Soysal, “eylemci-eylemcilerin yanında bir vekil” olarak yaşadığı “gazlı” maceraları şöyle anlattı:
 

'İnsan avı'

“Türkiye 1 Mayıslarda sokaklarda, caddelerde insan avına çıkan veya insanların protestolarını engellemeye çalışan gazcı kardeşleri tanıdı. Daha önce iki kez 1 Mayıs’larda, sonra da TEKEL işçileri eyleminde biber gazı yedim. Önceki gün de polisle gözgöze geldim, sıkmayın, diye uyardım. Polis gözümün içine baka baka biber gazını sıktı. Bir daha bunu yaşarsam, ben de biber gazı bulup meclise getireceğim ve milletvekillerine sıkacağım! Biber gazının acısını bence diğer milletvekilleri de tanımalı. Hala gözlerim yanıyor.  Parlamento yasama görevini yürütür, yasa koyucudur. Bu yasayı kimin adına, kimin lehine, kimin aleyhine koyduğu önem taşır. Siyaset aslında sadece parlamentonun içinde değil; sokakta, caddede, meydanda olur. Esas olan mutlu azınlığa dönük değil çalışmak değil, toplumun ezilen kesimlerinin sesi olmak. Türkiye iş kazalarında dünyada ikinci, Avrupa’da birinci sırada. Çalışanların aleyhine yasalar geçiyor, örgütlenmeleri engelleniyor. Maden ocaklarında 2009’da 92 kişi, 2010’da 104 kişi yaşamını yitirdi.  Bir ülke düşününüz o ülkede açlık, yokluk, sefalet kendini gösteriyor. Samsun’da 2 yaşında çocuk açlıktan ölüyor, Adapazarı’nda Roman mahellesinde ilkel şartlarda yaşamak zorunda kalan ailenin iki çocuğu yanarak can veriyor.  Viranşehir’de çöp toplayarak yaşamını sürdüren 12 yaşındaki hüseyin çöp alanında çöp kamyonu altında kalarak can veriyor. Bu sorunları görüp  üzerine gitmek milletvekilinin en temel görevidir.  Bir milletvekili tersenalerdeki ölümlere, kot kumlama işçilerinin sorunlarına duyarsız kalamaz.”
 

'Üç maymunu oynayamayız'

Soysal, bazı AKP’lilerin “Milletvekili parlamentoda siyaset yapar, sokakta şov yapmaz” benzeri eleştirilerine de tepki gösterdi. Soysal, bu eleştirilere “Milletvekili halkın vekilidir. Üç maymunu oynayamayız. Sokakta, caddede, meydanda seslerini duyurmak isteyen kim varsa yanlarında olmak, seslerini duymak-duyurmak milletvekilinin görevi. Kendini dört duvara kapamış, mutlu oligarşiye hizmet eden değil, sorunları olan, insanca yaşam talep eden ve demokratik hakkını kullanmayı isteyenlerin yanında olmak milletvekilinin temel görevidir”  karşılığını verdi.