"Yargının tasarrufu için bize çamur atmayın"

Yargıyı ele geçirmek gibi bir arzularının olmadığını belirten Başbakan Erdoğan, "Hiçkimse yargının tasarruflarından dolayı bize fatura kesmeye, çamur atmaya kalkışmasın" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.03.2011 - 12:48

Çağlayan'da inşaatı tamamlanan İstanbul Adalet Sarayı'nın, Bayındırlık Bakanlığından Adalet Bakanlığına devir teslim töreninde konuşan Erdoğan, siyasi görüşlere, etnik kökenlere, mezheplere göre kadrolaşmaya giden, bunu da açık açık ifade etme cüretini gösteren siyasilerin, şimdi 74 milyonun evladı, ayrımsız şekilde yargı kadrolarına alınacakken buna itiraz ettiklerini belirtti.

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Burada şunu da söylemek durumundayım; KCK operasyonları yapılıyor, Hükümet hedef tahtasına oturtuluyor. Tutukluluk süresi dolduğu için zanlılar serbest bırakılıyor, fatura Hükümete kesiliyor. Birtakım operasyonlar yürütülüyor, birileri gözaltına alınıyor; hemen Hükümet eleştiriliyor, bu operasyonları Hükümet yapıyormuş gibi lanse ediliyor. Bilmeyenlere buradan hatırlatıyorum: Türkiye bir hukuk devletidir. Türkiye, kuvvetleri ayrılığı üzerine bina edilmiş bir demokratik rejimdir. Yürütmenin görev ve sınırları bellidir. Yasamanın görev ve sınırları bellidir. Yargının da görev ve sınırları bellidir. Hiç kimse, yargının tasarruflarından dolayı bize fatura kesmeye, bize çamur atmaya, bizi hedef tahtasına yerleştirmeye kalkışmasın.

Ana Muhalefet Partisi'ni, muhalefet partilerini, özellikle de medyayı, son günlerdeki operasyonlar nedeniyle takındıkları tavırdan dolayı sorumlu olmaya, sorumlu davranmaya davet ediyorum. Biz savcı da değiliz, hakim de değiliz, birileri gibi avukat da değiliz. Biz, yürütme olarak, kolluk kuvvetleriyle sadece ve sadece yargıya yardımcı oluruz, yardımcı oluyoruz. Şunu da söylemek durumundayım: Bir siyasetçi olarak, bir Başbakan olarak, yürütmenin ve yasamanın bir üyesi olarak, yargının yıpratılmasına, yargının hedef tahtası haline getirilmesine, yargının işini zorlaştıracak beyanatlar verilmesine de razı olamayız.

Eğer yargı bir tasarrufta bulunuyorsa, biliyor ve inanıyoruz ki bunu Anayasa ve yasalar çerçevesinde, kendisine verilen yetkiler çerçevesinde yapıyor. Bırakalım yargı kendi işini yapsın. En hızlı şekilde yapsın, en hızlı şekilde suçlu ile suçsuzu birbirinden ayırsın. Herkes yargıya yardımcı olsun, işini kolaylaştırsın ve adaletin en hızlı şekilde tecellisine katkı sağlasın. Bunun dışındaki yaklaşımlar yargının işini zorlaştıracak sorumsuzca davranışlardır.''

 

 

"Yargıyı siyasallaştırmak gibi bir amacımız yok"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yargıyı siyasallaştırmak, ele geçirmek gibi bir emel ve arzularının asla olmadığını ve olamayacağını ifade ederek, ''Biz tam tersine, siyasallaşmış, klikleşmiş, hantallaşmış, tozlu dosyaların altında ezilmiş, mecali kalmamış bir yargıyı; meşhur deyimiyle, cüzdanı ile vicdanı arasında sıkışmış bir yargıyı, vicdanı hür bir yargıya, bağımsız bir yargıya, tarafsız bir yargıya, milletin yargısına dönüştürmek için mücadele verdik ve veriyoruz'' dedi.

Erdoğan, Çağlayan'da inşaatı tamamlanan İstanbul Adalet Sarayı'nın Bayındırlık ve İskan Bakanlığından, Adalet Bakanlığına devri dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, ekmek ve su kadar önemli olan adaletin, insanca bir yaşamın tesisi için vazgeçilmez hizmetlerden biri olduğunu söyledi.

Yola çıkarken, Türkiye'yi eğitim, sağlık, emniyet ve adalet olmak üzere özellikle 4 alan üzerinde yeniden inşa etme sözünü verdiklerini anımsatan Erdoğan, ''geç gelen adaletin adalet olmadığı'' gerçeğinden hareketle, hakim, savcı ve diğer adalet personelinin tüm ihtiyaçlarını karşılamanın gayreti içinde olduklarını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Açık söylüyorum, çok zorlu bir süreç yaşadık, adaletle ilgili reformları gerçekleştirirken, adaletin altyapısını güçlendirirken, ihtiyaçları giderirken birçok engelle karşılaştık. Attığımız her adımda önümüze engeller çıkarıldı. Reform girişimlerimiz engellendi ya da yavaşlatıldı. Personel alacağız, önümüze yeni yeni şartlar getirildi. Daire sayılarını artıracağız, karşı çıkıldı.

Kurumlarımızın işleyişini hızlandıracağız, yapısını güçlendireceğiz, muhalefet edildi. Yasa çıkaracağız, yavaşlattılar, kamuoyunu yanlış bilgilendirdiler, kampanyalarla kamuoyunu farklı yerlere yönlendirmek istediler. Yargıyla ilgili hangi sorun alanına elimizi attıysak, hangi sorunu çözmek için kolları sıvadıysak, 'Yargı siyasallaşıyor, hükümet yargıyı ele geçirmek istiyor' dediler. Şunu buradan açık açık söylüyorum; Bizim, yargıyı siyasallaştırmak gibi bir gayemiz asla olmamıştır ve olamaz.

Bizim, yargıyı ele geçirmek gibi bir arzumuz, emelimiz asla olmamıştır ve olamaz. Biz tam tersine, siyasallaşmış, klikleşmiş, hantallaşmış, tozlu dosyaların altında ezilmiş, mecali kalmamış bir yargıyı; meşhur deyimiyle, cüzdanı ile vicdanı arasında sıkışmış bir yargıyı, vicdanı hür bir yargıya, bağımsız bir yargıya, tarafsız bir yargıya, milletin yargısına dönüştürmek için mücadele verdik ve veriyoruz.''

Başbakan Erdoğan, ''personel yetersiz'' denildiğini, ama personel alımında önlerine engeller çıkarıldığını, ''Yüksek yargıda sorunlar var, iş yükü fazla'' denildiğini ama bunu çözmeye yönelik adım atılınca, hemen karşısında durulduğunu söyledi. 'Yargı siyasallaşıyor'' denildiğini ama yargıyı bağımsızlaştıracak her adıma muhalefet edildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Milletimin bu çifte standardı, bu çelişkiyi görmesini özellikle istiyorum. Aslında kimin yargıyı siyasallaştırdığını, kimin de yargıyı bağımsız hale getirmek için mücadele verdiğini milletimin görmesini istiyorum. Aslında kimin yargıyı kendi arka bahçesi gibi gördüğünü, kimin de yargıyı milletin yargısı yapmak için yoğun mücadele verdiğini vatandaşımın bilmesini istiyorum. İşte gördünüz. Tutukluluk süresi dolduğu için, dosyalar zamanında incelenmediği için, terör zanlıları, katil zanlıları serbest bırakıldı. Ama önlerine farklı dosyalar geldiğinde, hemen ışık hızında inceleyip karara bağlayabiliyorlar. İşte karşınızda. 24 saatte benimle ilgili kararı verdiler. Ne oldu? 24 saat... 'Yargı siyasallaşıyor' diye bas bas bağıranlar, 'Onama mı istersin, bozma mı' diyerek, ısmarlama kararlar verebiliyorlar.''

 

''Yargı demokratik bir ülkeye yakışır şekilde değişiyor"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, artık, yargı ve adalet sisteminin de demokratik bir ülkeye, modern bir demokrasiye yakışır şekilde değiştiğini belirterek, ''Aksini iddia edenlere de buradan hodri meydan diyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, 2002 ve öncesiyle, bugünü karşılaştırın, kararınızı öyle verin diyorum'' dedi. Erdoğan, Çağlayan'da inşaatı tamamlanan İstanbul Adalet Sarayı'nın Bayındırlık Bakanlığından Adalet Bakanlığına devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, yasama ve yürütme olarak adalet altyapısına ilişkin sadece adalet sarayları yapmakla kalmadıklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, yargının, yargı mensuplarının ihtiyaçlarını en hızlı şekilde karşılamaya gayret ettiklerini ve iktidarda bulundukları 8 sene boyunca da bu konuda önemli çalışmaları olduğunu anlattı.

Personel sayısını, 2002 yılına göre yüzde 26 oranında artırdıklarını, 2009 yılından itibaren ilk defa sözleşmeli personel uygulamasına geçtiklerini ifade eden Erdoğan, ''2011 yılında yapacağımız alımlarla, personel sayısını 2002'ye göre yüzde 75 oranında artırıyoruz'' dedi.
Faaliyet gösteren mahkeme sayısını da 2002'ye göre yüzde 35 oranında artırdıklarını bildiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Her yüz bin kişiye düşen hakim sayısı, bu örnekler çok önemli, Avusturya'da 20, İtalya'da 11, Portekiz'de 18, Rusya'da 24, Yunanistan'da 33. Bizde ise her yüz bin kişiye sadece 10 hakim düşüyor. İşin zorluğu ortada. İnşallah en kısa zamanda bu sayıyı Avrupa ortalamasına çıkaracağız. Avrupa ülkelerinde bir hakim yılda 200 dosyaya bakarken, bizde yılda ortalama bin 78 dosyaya bakıyor. Personel sayısını artırarak, mahkeme sayısını artırarak, inşallah bu sayıyı da aşağılara çekmeye devam edeceğiz. Yargıda bilişim alt yapısını güçlendirdik. Tüm adliyelerimizi toplam 58 bin bilgisayar ve diğer ekipmanla donattık. Mahkemelerde kullanılan bilgisayar sayısını, 2002 yılına göre yüzde 859 oranında artırdık. Bu da önemli. Nereden nereye... Mali imkanları geliştirdik. Yüksek mahkemelerin binalarını yeniledik.''

Başbakan Erdoğan, yasa ve mevzuat altyapısını elden geçirdiklerini ve yenilediklerini belirterek, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirmek üzere, sonuncusu 12 Eylül'de olmak üzere birçok reforma imza attıklarını söyledi. ''Kısacası, yargının en hızlı şekilde tecelli etmesi, hakça tecelli etmesi, sağlıklı şekilde kararların verilmesi için özellikle hükümet olarak vazifemiz neyse, hamdolsun fazlasıyla yerine getirdik, getiriyoruz, getireceğiz'' diyen Erdoğan, cumhuriyet tarihinin en kapsamlı reformlarını, en kapsamlı yatırımlarını 8 yılda yaptıklarını ve aynı şekilde yapmaya devam edeceklerini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, ''Türkiye değişiyor. Zihniyetler değişiyor. Devlet-millet ilişkisi köklü şekilde değişiyor. Şimdi artık, yargı da adalet sistemi de demokratik bir ülkeye yakışır şekilde, modern bir demokrasiye yakışır şekilde değişiyor. Aksini iddia edenlere de buradan hodri meydan diyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, 2002 ve öncesiyle, bugünü karşılaştırın, kararınızı öyle verin diyorum'' dedi.
 

Haklı gurur

Konuşmasında, bugün, Türkiye'nin en büyük şehrine, dünyanın en büyük şehirlerinden birine İstanbul'a, ona yakışan bir adalet sarayı kazandırmanın haklı gururunu yaşadıklarını ifade eden Erdoğan, İstanbul Adalet Sarayı'nın, ülkede şu ana kadar yapılmış en prestijli yapı olma özelliğini taşıdığını kaydetti. 42 bin metrekare arsa üzerinde, 328 bin 544 metrekare kapalı alana sahip bu adalet sarayının, en azı 4, en çoğu 19 kattan oluşan tam 19 farklı bloktan oluştuğunu dile getiren Erdoğan, bu kompleks içinde, 326 duruşma salonu, 267 savcı odası, 442 hakim odası, 354 kişilik konferans salonu ve 4 adet de seminer salonunun bulunduğunu anlattı.

Erdoğan, aynı zamanda, İstanbul Adalet Sarayı'nda, ofisler, avukat görüşme odaları, yemekhaneler, kafeteryalar, kütüphane, kreş, postane ve banka şubeleri de gayet modern bir şekilde hizmet vereceklerini belirterek, 27 Temmuz 2007'de tarihinde, arsa teslimi ile bu binanın inşaatını başlattıklarını anımsattı. Belediye başkanlığı döneminde aslında bu alana İstanbul Büyükşehir Belediyesi hizmet binası yapmayı planladıklarını ve projelerini hazırlattıklarını, firmanın da belli olduğunu, ancak son anda vazgeçmeleri sebebiyle projenin kaldığını ifade eden Erdoğan, ''İşe bak ki şimdi İstanbul Adalet Sarayı oldu. Hayırlı olsun'' dedi.

Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a, burayı, Adalet Bakanlığına tahsis etmiş olmasından dolayı teşekkür ettiğini ifade ederek, bu eseri adalet ve yargı camiasına kazandıran Adalet Bakanlığı, inşaat süresince kontrolünü yapan Bayındırlık ve İskan Bakanlığını, inşasında emeği geçen her bir kurum ve kişiyi tebrik ettiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısından şantiye mühendislerine kadar hepsini kutladığını ve onlara İstanbullular adına, ülkesi ve milleti adına şükranlarını sunduğunu kaydetti.

Burada çok çarpıcı bir karşılaştırmayı sunmak istediğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Bakınız, şu 8 yılda, Hükümetimiz döneminde, Türkiye genelinde toplam 131 yeni adalet sarayını tamamladık. Bunlardan 83 tanesi hizmete açıldı, 48 tanesi de resmi olarak hizmete açılmayı bekliyor. 2002 yılına kadar Türkiye genelinde yapılan adliye saraylarının toplam kapalı alanı 569 bin metrekare. İstanbul'da bugün hizmete açtığımız bu adliye sarayının kapalı alanı 328 bin 544 metrekare. Kartal'da inşa ettiğimiz adliye sarayının kapalı alanı ise 360 bin metrekare.

Dikkatinizi çekiyorum, Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan adliye saraylarının toplam kapalı alanı 569 bin metrekare; bizim İstanbul'da inşa ettiğimiz sadece iki adalet sarayının toplam kapalı alanı 688 bin metrekare... Toplamda bitirdiğimiz adliye sarayı kapalı alanı, 1 milyon 329 bin metrekare. 2002'ye kadar yapılmış olanın iki katını biz 8 yılda inşa ettik. Devam eden inşaatlarla birlikte, mevcuda 2,5 milyon metrekare eklemiş olacağız.''

Göreve geldiklerinde bu ülkenin hakimleri, savcıları, İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, diğer Anadolu ve Trakya şehirlerinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in konuşmasında ifade ettiği şekilde çalıştıklarını anlatan Erdoğan, ''Bırakınız avukatları, hakimlere, savcılara oda bulunmuyordu. Adalet personeli, insanca çalışabilecekleri, verimli şekilde çalışabilecekleri sağlıklı bir iş yeri ortamından yoksundu'' diye konuştu.
 

Muhteşem eser

Başbakan Erdoğan, ''Muhteşem eser'' olarak nitelendiği İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı'nın hayırlı olmasını dilerken, yüklenici firma Varyap'a süresi içinde canla başla tüm ekibiyle işi bitirdiği için teşekkür etti. Ulaştırma Bakanlığının çevredeki ulaşım ağını da Nisan ayı sonuna kadar tamamlayacağını belirten Erdoğan, bölgede tam anlamıyla 3 bin 500 araç parkı olacağını söyledi.
 


Çiçek: 8 yıl içinde neler kazanıldı?

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'nin daha dün denecek kadar kısa süre önce yargı teşkilatının içinde bulunduğu durumu anlatarak, ''Ben seferberlik döneminden bahsetmiyorum. 8 yıl içinde neler kazanıldı? Onun takdirini yargı mensubu arkadaşlarıma bırakıyorum. Onlar, hakkı her zaman teslim etti, edecektir. Bende yargıya güvende en ufak bir sarsılma söz konusu olmadı'' dedi.

Çiçek, İstanbul Adalet Sarayı'nın, Bayındırlık ve İskan Bakanlığından Adalet Bakanlığına devir teslimine ilişkin törende yaptığı konuşmada, bu muhteşem hizmet binasını ülkeye, millete ve yargı camiasına kazandıran, desteklerini esirgemeyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti. Adliye Sarayının arsasının temin edilmesinde kolaylık sağlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a da teşekkür eden Çiçek, ''Bu binanın maliyetinin 4-5 katı, arsanın kendisi para eder. Satılsa 1 milyar dolardan aşağıya satılmazdı'' dedi.

''Ankara'dan, yargının önemi, yüceliği hakkında hukuk devleti adına çok laf edildiğini, ama lafın gereğinin yapılamadığını'' dile getiren Çiçek, şöyle konuştu:

''Şimdi işin doğrusunu söyleyen de gereğini de yapan biziz. Bunun iyi bilinmesi lazım. Onun için ifade ediyorum. Biz göreve geldiğimizde devlet bütçesinden yargıya ayrılan para 50 milyon liraydı. Bununla bina mı yapacaksınız, araç gereç mi alacaksınız, tamirat, tadilat mı yapacaksınız, ne yapacaksınız? Ama 50 milyon ödeneğin bütçede olduğu günlerde yargının önemiyle ilgili bolca nutuk çekiliyordu.

Şimdi şunu ifade etmeliyim ki benim 4 sene 5 ay süren Adalet Bakanlığım sürecinde yargı adına altına imza attığım paranın tutarı 2 milyar 631 milyon liraydı. 50 milyon nere, 2 milyar 631 milyon nere? Yargıya kim önem verdi, kim önem vermedi hakkın teslim edilmesi lazım. Özellikle bugün teslim edilmesi lazım. Çünkü yargının görevi hakkı hakkına teslim etmektir. Bunu benim söylemem gerekiyor.''
 

''Adliyenin alt katı ahır"

Yargıtay Daire Başkanlığından emekli olan Zekeriya Özdil'in meslek anılarını yazdığını anımsatan Çiçek, Türkiye'nin muhtelif yerlerinde hakimlik yapan, sonra bakanlık müfettişi olarak birçok ili dolaşan Özdil'in iki anısını anlatmak istediğini belirtti. Bakan Çiçek'in, Özdil'in anılarından aktardığı bölüm şöyle:

''Ankara'ya 100 kilometre mesafede bakanlık müfettişi olarak adliyeyi teftişe gittim. İki katlı bir yerin ikinci katı, savcının odasına oturdum. İçeride berbat bir koku var. Bu koku nereden geliyor, geçer diye düşündüm. Ama koku bir türlü geçmedi. Sonra savcıya 'Bu koku nereden geliyor?' diye sordum. Savcı bey 'Efendim adliyenin alt katı ahırdır, ahırın kokusu geliyor' dedi.

Bir başka olay. Türkiye'nin bugün en turistik bölgesi. İstanbullular da büyük ölçüde tatile gidiyor. Bodrum'a gittim. Kapıdan içeri girdim, ahşap merdivenden çıkıyorum. Merdiven ha çöktü ha çökecek, gacur gucur ötüyor. Üst kata çıktım, bir saat sonra polisler yaka paça birisini getirdiler. Anlaşılan bu yabancı. Sağa sola merakla bakıyor. Soru soruluyor, yanıt vermiyor. Tercüman dedi ki 'Bak şimdi savcı bey ifadeni alacak' Dedi ki, 'Burası mahkeme olamaz' Öyle berbat görüntü ki. Turist bir sebepten dolayı getirilmiş.''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, ''seferberlik dönemi''nden bahsetmediğine dikkati çekerek, ''Daha dün denecek kadar kısa süre evvel Türkiye'nin yargı teşkilatının içinde bulunduğu durumu ifade etmeye çalışıyorum. 8 yıl içinde neler kazanıldı? Onun takdirini yargı mensubu arkadaşlarıma bırakıyorum. Onlar hakkı her zaman teslim etti, edecektir. Ben de yargıya güvende en ufak bir sarsılma söz konusu

 

"Değişim sürmeli"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, bugün yüzlerce klasörden oluşan soruşturmaları yürütmekte olan savcıların, 20-30 metrekare odalarda, 2-3 kişi birlikte oturduğunu ve soruşturmayı yürütürken diğer arkadaşlarının işlemlerinin tamamlanmasını beklemek durumunda kaldığını, bazı birimlerde duruşma yapmak için duruşma salonu sırası bekleyen hakimler de bulunduğunu belirtti.

Engin, yargı mensupları olarak, yıllarca hizmet verdikleri binaların yetersiz ve yargının saygınlığına yakışmayan niteliklerinden yakındıklarını, önceki yıllarda adalet hizmetlerinin eski, yetersiz ve köhne binalarda, kiralık iş hanlarında, hükümet konaklarının alt ve zemin katlarında verilmeye çalışıldığını anlattı. İstanbul'da, Sultanahmet'teki Adalet Sarayı hariç aynı yetersiz niteliklere sahip olunduğunu ifade eden Engin, ancak özellikle 7-8 yıldan bu yana Adalet Bakanlığının bu kısır döngüden çıkarak, adalet hizmetlerinin saygınlığına yakışır hizmet alanlarında çalışılması projesi başlattığını, bu kapsamda, birçok il ve ilçede, yargının saygınlığına yakışan görkemli adalet sarayları inşa edildiğini ve hizmete girdiğini anlattı.
''Burada bu binanın küçük bir bölümünü izlerken dahi bu ihtişama bizzat şahit olacaksınız'' diyen Engin, bu binaların birer adalet abidesi olarak yükselmesinin, sadece fiziki bir büyüklüğü ifade etmediğini, devletin ve milletin adalete verdiği önemi de ifade ettiğini söyledi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler