"Yayınlanmamış konuşma bantlarının peşine mi düştünüz?"

CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, güncel gelişmeleri değerlendirdi.

Kuraklık ve açlıkla mücadele eden Somali'de yaşananlara sessiz ve duyarsız kalınamayacağını, Somali'ye yardımın insani bir görev olduğunu vurgulayan Güler, "Bu konuda ulusal ve uluslararası her yardım alkışlanacak yardımdır. Ancak, bu yardımlar şova ve Deniz Feneri soygununda olduğu gibi istismara, haksız zenginleşmeye ve yardıma muhtaç olanların hakkını yemeye, yedirmeye dönüşmemelidir" dedi. Güler, Türkiye'deki yardımların Kızılay eliyle Somali'ye ulaştırılmasını isterken vatandaşları Kızılay aracılığıyla yardıma çağırdı.

"Somalili kadınları dans ettirmek hangi vicdana sığar"

Güler, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Somali ziyaretini de değerlendirirken "Başbakan'ın 'Ben böyle felaket görmedim' dediği yerde, büyük felaketi yaşayan Somalili kadınları 'süper star'ın da katılımıyla dans ettirmek, onlara türkü söylettirerek Başbakan ve beraberindeki heyet için karşılama yaptırmak hangi vicdana sığar, hangi insani duygu ile izah edilir? Yardıma gitmek ne kadar önemliyse, o yardımı şova dönüştürmek de o kadar yakışıksız ve ucuz bir yöntemdir" ifadelerini kullandı.
 

"Can Yücel'in mezarına saldırıyı kınıyoruz"

Şair Can Yücel'in Datça'daki mezarına yapılan saldırıya da tepki gösteren Güler, "Heykelin içine tükürme anlayışıyla başlayan, İnsanlık anıtına ucube demekle devam eden ve Can Yücel'ın mezarına alçakça saldırı ile sürdürülen tahammülsüzlük, saldırganlık anlayışını şiddetle kınıyoruz. Bu arada, dirilere yaptığı hukuksuzluk yetmezmiş gibi, ölülerin mezarına da saldıran veya saldırtan zihniyetin, kendisine karşı olan her şeyi yoketmeye çalışan bir anlayış olduğunu da kamuoyunun bilgisine sunuyorum" dedi.
 

"Bu mu sizin ileri demokrasiniz?"

Güler, Ergenekon soruşturması kapsamında dün İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi'ne yapılan baskınlar ve gözaltıları da değerlendirdi. İktidarın "ileri demokrasi" söylemlerine karşın Genel Başkanı ve birçok yöneticisi tutuklu olan İşçi Partisi'nin üç Genel Başkan yardımcısının gözaltına alındığına dikkat çeken Güler, şunları kaydetti:
"Bu, 'Biz sizi siyaset meydanında istemiyoruz' demek mi? Eğer öyleyse demokrasiden, hukuktan, parlamenter rejimden, milli iradenin her renk ve sesiyle Meclis'e yansımasından bahsedilebilir mi? Bu yetmeyecek, Başbakan'ın, 'kızıma para gönder' diye bir işadamına verdiği talimatı deşifre eden televizyon kanalı ile gazetenin çalışanlarına 'hadi sorguya veya cezaevine' diyeceksiniz. Bu mu sizin çoğulculuk, çok seslilik anlayışınız. Bu mu sizin ileri demokrasiniz?"

"Gelir idaresi müdürünün telefon konuşmasının izini niye sürmüyorsunuz?"

Herkesin İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık'ta polisin ne aradığını merak ettiğini ifade eden Güler, "Başbakanın deşifre edilen konuşmalarının izini mi sürdünüz? Varsa, başka konuşma bantları, onlar yayınlanmadan ele geçirmek mi istediniz? Basılmamış kitabı suç saymanız gibi, şimdi de belki vardır diye yayınlanmamış konuşma bantlarının peşine mi düştünüz? Siz sadece, sizi rahatsız eden veya size karşı olan telefon konuşmalarını takiple mi görevlisiniz? Eğer öyle değilse, Gelir İdaresi Genel Müdürünün bir bürokratla yaptığı telefon konuşmasının izini niye sürmüyorsunuz? Neden takibe almıyorsunuz? Telefon konuşmaları, size, hükümetinize, halk deyimiyle söylersek zülf-i yare dokununca mı suç oluyor?" diye sordu.

Güler, açıklamasında "Sayın Başbakan'a da, hükümetine de, hukukun üstünlüğünü bir yana koyarak, her gün biraz daha fazla Devlet Güvenlik Mahkemesi gibi davranan özel yetkili mahkemelerin savcılarıyla hakimlerine de hukuk devleti olduğumuzu, basının özgür olduğunu ve sansür edilemeyeceğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum" görüşüne yer verdi.