YÖK'ün Önerdiği 'Üniversite Konseyleri'
YÖK Genel Kurulu bu yıl yapılan rektörlük seçimlerinde birinci sırada seçilen adayların sırasını değiştirmiş ve Cumhurbaşkanı ise seçimlerde ve hatta YÖK sıralamasında birinci sırada yer almayan adayları rektör olarak atamıştır. Bunları yapanlar, kendi yetkilerini bu konseye devretmek istiyorlar. Konsey YÖK’ün yerelleşmesidir.
YÖK Yasası’nı tamamen değiştirmeye yönelik çalışma tartışmaya açıldı. Türk yükseköğretim sistemi, cumhuriyetin ilanından bu yana yedi kez değiştirildi, bu sekizinci olacak. Ancak bu diğerlerinden, hatta 1981’de getirilen Anglosakson modelinden de farklı, özellikle Amerikan üniversite yönetim modeli önerilmekte.
Getirilmek istenen modelde, YÖK ve cumhurbaşkanı, dekan ve rektör atama yetkilerini “üniversite konseyi” ismi verilen, diğer ülkelerdeki mütevelli heyeti benzer bir kurula devretmekte. Ayrıca bu konsey çok geniş yetkiler ile donatılmakta. Model özel ve yabancı üniversitelerin açılması, öğretim üyelerinin sözleşmeli çalıştırılması gibi birçok madde içermekte.
Yeni yasa tasarısının ne olduğunu anlamak için üniversite konseyinin oluşumunu ve yetkilerini incelemek yeterlidir. “Yeniden yapılandırma, rekabet, kurumsal özerklik, hesap verebilirlik, finansal esneklik, evrensel kalite rekabeti sağlayacak sistem hedeflenmesi” gerekçeleri ile hazırlanan taslak “üniversite konseyi” oluşumu ve yetkileri ne kadar örtüşmekte?
Üniversite konseyi rektör ve dekanları seçecek ve atayacak, üniversite stratejik planını ve performans programını onaylayacak, yatırımları karara bağlayacak, üniversite mülklerinin üzerinde “üçüncü kişiler lehine ayni hak tesisine karar vermesi” ile yetkilendirilecek, öğrenci kontenjan ve harçlarını belirleyecek, sözleşmeli öğretim elemanı ve personel ücretlerini belirleyecek, senato ve yönetim kurulunun bazı kararlarını(?) onaylayacak. Böylece olağanüstü yetkili bir konsey... Peki özlük hakları nerede? Konsey üyelerinin gazabı nasıl önlenecek? Konseyin hesap verebilirliği var mı? “Konsey, üniversitenin mülkiyetindeki tüm gayrimenkullerini başkalarına kiralama, ortak işletme ve uzun süreli tahsisi gibi ayni hakları kullanabilecektir. Kentlerin merkezinde kalan üniversitenin çok değerli arsa ve arazilerinin her türlü kiralama, işletme, ipotek etme ve tahsisi yetkisi bir şeyler çağrıştırıyor mu?”
Tasarıda, üniversite konseyinin 11 kişiden oluşması; bunun 5 tanesinin kendi öğretim üyelerinden, 2 üye Bakanlar Kurulu’ndan, 2 üye YÖK tarafından (ilgili üniversitenin profesörleri) arasından seçilecek. Bunlar 1 üyeyi mezunları arasından seçecek ve son üye de “üniversitenin bulunduğu ilde en çok vergi verenler arasından ve/veya üniversiteye en çok bağışta bulunanlar arasından seçilir” denilmektedir. Konsey üyelerinin gazabından üniversiteyi kim koruyacak? Dekan ve rektör kendisini atayan konsey üyesi istemlerine karşı durabilecek mi? Son üye ise konseyin nazar boncuğu olmalı.
Kendi öğretim üyeleri arasından seçilen 5 üyenin akademik unvanları (profesör, doçent, yardımcı doçent) farklı olabilir, YÖK’ün seçeceği 2 üye dahil toplam 7 üye üniversitede çalışanlardan olacak. “Atayacakları rektör en az 7 üyenin sicil ve disiplin amiri olacak.” Atayacakları rektör bu üyelerin izinlerini, projelerini, kadrolarını, yurtiçi ve yurtdışı görevlendirilmelerini karara bağlayacak! Onaylayacak veya reddedecek! Hatta gerektiğinde haklarında soruşturma açacak, bilimsel araştırma ve yayınlarda etik ihlal iddialarını inceletecek! Son üye için parayı kazanma yolları bilinen vergi rekortmeni olan bazı isimleri anımsamak yeterlidir. Bu üyenin ilkokul mezunu olması dahi beklenmeyebilir. Bu şekilde oluşturulan üniversite konseyinin üniversitelerin olmazsa olmazı olan “akademik özerklik, akademik özgürlük, akademik etik, liyakat, verimlilik ve hareketliliği” nasıl sağlayacağını anlamak çok zor.
Tasarıyı sunan kurumun son yıl rektör ve dekan atama uygulamalarına baktığımızda bu tasarı için “şaka yapılıyor” diyebiliriz. Yürürlükteki rektör aday belirleme yöntemlerinin ilk aşamasındaki öğretim üyesi oylarının YÖK ve Sayın Cumhurbaşkanı’na göre bir değeri var mı? Ayrıca bu sözde seçimlere dahi YÖK’ten aktif müdahaleler, seçim öncesi aday önermeler giderek artmaktadır.
YÖK Genel Kurulu, bu yıl yapılan rektörlük seçimlerinde birinci sırada seçilen adayların sırasını değiştirmiş ve Cumhurbaşkanı ise seçimlerde ve hatta YÖK sıralamasında birinci sırada yer almayan adayları rektör olarak atamıştır. Bunları yapanlar, kendi yetkilerini bu konseye devretmek istiyorlar. Konsey YÖK’ün yerelleşmesidir.
Sonuç olarak “üniversite konseyi” yapısı ve yetkileri tasarı hakkında yeterli bilgileri vermektedir, diğerleri detay olup yükseköğretimin sorunlarını çözmekten çok uzaktır. Evrensel ölçütlerden uzak, üniversite yönetimlerini bir konsey aracılığı ile kontrol etmeye yöneliktir.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Emekliye iyi haber yok!
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!