YÖK'ün yeni katsayı düzenlemesi
Getirilen bu düzenleme meslek liseleri arasında sadece imam hatip lisesi mezunlarına yarayacak, karardan sadece bu okulların öğrencileri yararlanabileceklerdir. Bu ise kararın subjektif nedenlere dayandığını ideolojik olduğunu göstermekte ve işlemi maksat unsuru yönünden de sakatlamaktadır.
Farklı katsayı uygulamasını kaldıran kararı yargıdan dönen YÖK, yargı kararlarını şeklen uygulamış, gereğini yerine getirmemiştir. Bu karar da yargıdan dönerse şaşırmamalıdır.
Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.
Kuşkusuz yargı idare yerine geçerek idari işlem veya eylem niteliğinde ya da takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremez. Bu şu demektir; yargı (katsayı 12 olsun,15 olsun) diyemez. Ama ne yapar ? Tespit edilen katsayının Milli Eğitim Temel Kanunu ile Yüksek Öğretim Yasası ve tabii ki anayasaya uygun olup olmadığının hukuki denetimini yapar.
YÖK daha önce 21.07.2009 günü kararı ile 1999 yılından beri uygulanmakta olan Farklı Katsayı sistemini değiştirmiş, genel lise, meslek lisesi ayırımı yapmadan katsayıyı tüm öğrenciler için (0.15) olarak eşitlemişti.
Danıştay 8. Dairesi’nin anılan YÖK kararını (özetlersek): öğrencilerin öğrenim gördükleri okul ve alanlara göre bir ayrıma gidilmeyerek üniversiteye giriş sınavı puanının belirlenmesinde herkese eşit bir katsayı uygulanmasının, farklı hukuki statüdeki öğrencilerin aynı konumda değerlendirilmesi sonucu anayasal eşitlik kuralı ile çelişkili bir durum yaratıldığı, bu uygulamanın, hukuksal statüsü farklı olanları eşit koşullara tabi kılarak hak kaybı ve ihlaline yol açacağı... yine, milli eğitim sisteminin yönlendirmeye ilişkin kuralları ile 2547 sayılı yasanın 45. maddesinde yer alan kurallar yürürlükte ve uygulanıyor iken, bu kuralların uygulanmasını bertaraf edecek şekilde alınan kararın, eğitim sisteminin örgütleniş biçimdeki bütünlüğü bozacak nitelik taşıdığı ve amacın dışına çıkıldığı, bu nedenle dayanağı olan yasa hükümlerine uygun olmadığı gibi eğitim sisteminin, hukuka uygun oldukları istikrar kazanmış yargı kararları ile ortaya konulmuş olan AMAÇ ve İLKELERİNE, hukuka ve hakkaniyete de aykırı bularak durdurmuş,YÖK’ün itirazı da İdari Dava Daireleri Kurulu’nca reddedilmiştir.
Hukuku dolanmak
Anayasanın 138., İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 28. maddeleri uyarınca idare, yani YÖK söz konusu yargı kararlarının gereğini gecikmeden ve icabına göre yani hukuku dolanmadan (!) yerine getirmek zorundadır.
Diğer bir anlatımla YÖK, yargı kararlarının gereğini yerine getirerek yeni bir karar verecekse, katsayı milli eğitim sisteminin yönlendirmeye ilişkin kurallarına uygun olmalı, örgütleniş biçimindeki bütünlüğü bozmamalı, 2547 sayılı yasanın 45. maddesinde yer alan kuralların uygulanmasını bertaraf edecek nitelikte olmamalı, sonuçta “Farklı Statüdeki Öğrencileri” aynı koşullara tabi kılarak (genel lise çıkışlılar aleyhine) yine hak kaybına yol açmamalıdır.
YÖK gecikmeden karar verdi ve yargı kararlarına şeklen uydu. Farklı katsayı belirledi. Buna göre; meslek lisesi mezunları, aldıkları mesleki eğitim devamı niteliğinde bir yüksek öğretim programı seçerlerse, üniversiteye giriş puanları hesaplanırken, orta öğretim başarı puanları (0.15) katsayı ile alanları dışında bir yüksek öğretim programı seçmeleri halinde ise (0.13) katsayı ile çarpılacak.
Yargı kararlarının icabına göre yerine getirilip getirilmediğine gelince: Milli Eğitim Temel Yasası ile Yükseköğretim Yasası hükümlerini anımsamakta yarar var. 1997 yılında sekiz yıllık zorunlu ilköğretime geçildikten sonra, Milli Eğitim Temel Yasası ile öğretimin bir sistem bütünlüğü içinde mesleki ve teknik eğitim ağırlıklı olarak yeniden yapılandırılması, öte yandan ilgi ve yetenekleri farklı olan öğrencilerin bu özelliklerine en uygun eğitim kurumlarına ve alanlara yönelmelerinin sağlanması amaçlanmıştır. Yasanın 30. maddesinde; yöneltme ilköğretimde başlar... ortaöğretim devam eder...
Yöneltme esasları ve çeşitli programlar Milli Eğitim Bakanlığı’nca düzenlenir.
Giriş şartları
31. maddesinde de; hangi yüksek öğretim kurumlarına, hangi programları bitirenlerin, nasıl girecekleri ve giriş şartları… YÖK tarafından belirlenir, denilmek suretiyle ortaöğretimdeki yöneltmenin yüksek öğretimde de devam edeceği hükme bağlanmıştır.
Nitekim 2547 sayılı yasanın, yükseköğretime giriş başlıklı 45. maddesinde anılan hükümlere paralel düzenlemeler yer almış, (a) bendinde de: bir mesleğe yönelik program uygulayan lise mezunlarının aynı alanda bir yüksek öğretim kurumuna girerken başarı notlarının ayrıca belirlenecek bir katsayı ile çarpılıp giriş sınavı puanlarına ekleneceği belirtilmiştir. Yani katsayı meslek lisesi mezunlarının aynı alanda bir yüksek öğretim programına yönelmelerini sağlamak üzere getirilmiş bir teşviktir. Amacı aynı alanda bir yüksek öğretime yönelmelerini sağlamaktır. Bu amaç, Milli Eğitim Temel Yasası’nın yönlendirmeye ilişkin kurallarına uygun olup devamı niteliğindedir.
O halde yargı kararları uygulanacaksa, YÖK’ün yapacağı katsayı düzenlemesi bu yönlenmeyi sağlayacak nitelikte, bu amaca yönelik olmalıdır. Bu sonucu doğurmayacak bir düzenleme yine yasa hükümlerine, milli eğitim sisteminin yönlendirmeye ilişkin kurallarına aykırı olacak, sonuçta örgütleniş biçimdeki bütünlüğü de bozacak ve yargı kararlarının gereği yerine getirilmemiş olacaktır.
Hak kaybı
Öte yandan farklı statüde eğitim gören öğrencilerin farklı koşullara tabi kılınması anayasal eşitlik kuralı gereğidir. 2547 sayılı yasanın 45. maddesi, milli eğitim temel yasanın yönlendirmeye ilişkin kuralları gözardı edilerek yapılacak katsayı düzenlemesi beklenen yönlenmeyi sağlamayacağından sonuçta bundan zarar görenler yine genel lise mezunları olacak, haklı beklentilerinin önü kesilecek, hak kaybına sebep olacaktır.
YÖK kararı yukarıdan beri anlatılanlar ışığında değerlendirildiğinde, YÖK’ün yargı kararlarını şeklen uyguladığı ama gereğini yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
O zaman kararın gerçek amacı ne? Bunu sorgulamak gerekir. Milli eğitim sistemimiz; örgün eğitimde, zorunlu ilköğretim sonrası, genel lise, mesleki-teknik lise şeklinde yapılandırılmıştır. Genel lise akademik eğitim verir, öğrenciyi üniversiteye hazırlar.
Meslek liseleri ise bir mesleğe yönelik eğitim verirler ve öğrenciye kısa yoldan meslek sahibi yapmayı hedefler. Bu nedenle bu okullarda sadece 1.sınıflarda genel lise benzeri temel dersler okutulur.
Bunun tek istisnası (sayıları çok az olduğu için teknik liseleri saymazsak) imam hatip liseleridir. Çünkü bu okullarda özellikle 2006 yılında yapılan düzenleme ile genel lise müfredatı da zorunlu ders olarak okutulmaktadır.
Bugün imam hatip liseleri, genel liselere alternatif oluşturan din eğitimi de veren genel lise fiili statüsündedir. Bu statünün Eğitim Birliği Yasası’nın getirdiği laik eğitim sistemine (ve tabi anayasanın 174. maddesi karşısında anayasaya) ne derece uygun olduğu sorusu bir yana, getirilen bu düzenleme meslek liseleri arasında sadece imam hatip lisesi mezunlarına yarayacak, karardan sadece bu okulların öğrencileri yararlanabileceklerdir.
Yargıdan dönebilir
Bu ise kararın subjektif nedenlere dayandığını ideolojik olduğunu göstermekte ve işlemi maksat unsuru yönünden de sakatlamaktadır.
Son söz: Milli eğitim sistemini belirleyen yasa kuralları ve anayasal kurallar gözetilmeden alınan son YÖK kararının da yargıdan dönmesine şaşırmamalıdır.
Tansel ÇÖLAŞAN (Danıştay emekli başsavcısı)
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'