Eski Türk toplumuna farklı bir bakış

Eski Türk toplumu, Şamanlık ve Osmanlı devlet örgütlenmesi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan ve kısa bir süre önce 17 Ocak’ta yitirdiğimiz Prof. Dr. Ümit Hassan, 80 yıllık yaşamının 54 yılında Mülkiye, ODTÜ ve Yakın Doğu Üniversitesi’nde 20’ye yakın alanda çok sayıda alt başlıkta dersler verdi. İbn Haldun’un siyaset yaklaşımı ve eski Türk toplumunun örgütlenmesi üzerine yaptığı çalışmalarla, bu konuların değerlendirilmesinde egemen olan “metodolojik yaklaşımların” dışında olmasıyla önem kazandı. İbn Haldun’un Metodu ve Siyaset Teorisi (Ankara Üniversitesi SBY Yayınları, 1977-Doğu Batı Yayınları, 2009), Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler (Doğu Batı Yayınları, 2015) ve Osmanlı: Örgüt-İnanç-Davranış’tan Hukuk-İdeoloji’ye (İletişim Yayınları, 2002-2017) yapıtlarıyla Türk düşünce dünyasına yeni ufuklar açtı...

Eski Türk toplumuna farklı bir bakış
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.03.2023 - 00:01

Türk düşünce yaşamının özgün isimlerinden Prof. Dr. Ümit Hassan’ı kısa bir süre önce (17 Ocak 2023) yitirdik. 80 yıllık yaşamının 54 yılında Mülkiye, ODTÜ ve Yakın Doğu Üniversitesi’nde 20’ye yakın alanda çok sayıda alt başlıkta dersler verdi. Bu derslerin öğrencileri için önemli bir kazanç olmakla birlikte Türk toplumunun tarihi gelişimi üzerine yaptığı çalışmalarını derinleştirmesi ve biz okuyucularına daha çok sayıda yapıt vermesini engellediğini düşünüyorum. Keşke, hocanın kendi ifadesiyle, “Ders makinesi olmaktan ders alsaydı”...

‘SUİ-GENERİS’Cİ SOSYAL BİLİM ANLAYIŞI’

Hassan’ın İbn Haldun’un siyaset yaklaşımı ve eski Türk toplumunun örgütlenmesi üzerine yaptığı çalışmalar, bu konuların değerlendirilmesinde egemen olan “metodolojik yaklaşımların” dışında olmasıyla önem kazanır. 

Hassan’a göre, ülkemizde “herkes için belki, ama Türklerin tarihi için asla” olarak özetlenebilecek “sui-generis’ci sosyal bilim anlayışı” toplumların tarihini araştırmanın yöntem ve ilkelerini çiğnemek pahasına gelişmektedir. 

Ülkemizdeki sosyal bilimler alanındaki çalışmalarda sistemli teorik yaklaşımın olmayışı, özellikle tarih çalışmalarında giderek, paradoksal biçiminde “tasvirci tarihçiliğin” aleyhine işlemekte; modern indirgeyici görüşler çoğalmakta ya da klasik reaksiyoner yaklaşımlar hız kazanmaktadır.

Ayrıca Hassan, bazı uzman tarihçilerin, “Tarih”i zaman zaman kronolojik bir hiyerarşi içerisinde düşünmelerinin Türk tarihinin dinamiklerinin araştırılması için “büyük talihsizliklere” sebep olduğu yorumunda da bulunur. 

‘İBN HALDUN’UN METODU VE SİYASET TEORİSİ’

Hassan’ın yayımlanmış 3 kitabı ve çok sayıda makalesi bulunuyor. İlk kitabı, 1977’de yayımlanan ve aynı zamanda doktora çalışması da olan İbn Haldun’un Metodu ve Siyaset Teorisi’dir (Ankara Üniversitesi SBY Yayınları, 1977 / Doğu Batı Yayınları, 2009). 

Bu kitapta, asabiyet ve mülk kavramları ekseninde Haldun’un siyaset teorisini incelemektedir. Bu çalışmanın 1982’de gözden geçirilmiş bir baskısı yapılmıştı. 2014’te ise Prof. Dr. Süleyman Uludağ’ın Mukaddime çevirisi esas alınarak “yeni yazımı” yayımlandı. 

Hassan, İbn Haldun’a ilişkin “tez”ini ve onu desteklemek için yürüttüğü “asli muhakemelerini” değiştirmeden iki yüzün üzerinde paragrafı yeniden yazdı. Kitabın sunuş yazısındaki ifadeyle “özellikle, Mukaddime’nin özgün terim kavramlaştırmalarına daha da sevecen” yaklaşıldı. 

İbn Haldun’un metodu ve siyaset teorisine günümüzde yeniden ve nasıl bakılabileceğini tartışan söyleşisi / makalesi “İbn Haldun’a Dâir ve Sâir”, çalışmaya eklendi. Kitabının yeniden yazım baskısında İbn Haldun: Metodu ve Siyaseti başlığı kullanıldı.

‘ESKİ TÜRK TOPLUMU ÜZERİNE İNCELEMELER’

Hassan’ın ikinci kitabı 1985’te yayımlanan ve Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü’ne değer görülen Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler’dir (Doğu Batı Yayınları, 2015). 

Yazarın “Eski Türklerde Siyasetin İnançsal Kökenleri” başlıklı doçentlik tezi ile 1983 ve 1984 yıllarında Yapıt Dergisi ve Ankara Üniversitesi SBF Dergisi’nde “anahanlık” ve “şamanlık” üzerine yayımladığı makaleler, ikinci kitabının ön çalışmaları olarak kabul edilebilir. Bu çalışmanın 2009’da gözden geçirilmiş dördüncü baskısı yapıldı. 

‘OSMANLI: ÖRGÜT-İNANÇ-DAVRANIŞ’TAN HUKUK-İDEOLOJİ’YE’

Hassan’ın üçüncü kitabı ise 2001’de yayımlanan Osman Devleti’nin kuruluş felsefesini ele aldığı Osmanlı: Örgüt-İnanç-Davranış’tan Hukuk-İdeoloji’ye’dir (İletişim Yayınları, 2002-2017). Bu kitapta, Osmanlının devlet örgütlenmesinde ve meşruiyet üretiminde eski Türk yönetim zihniyetinin ve otorite figürlerinin izi sürülmüştür. 

“Atadan gelme” töre-yasa(k) sürecinin, “devletlû-sultanî Kânun / Kânunnâme”ye nasıl vardığını, bu sürecin nasıl bir ideolojik ve örgütsel bireşim ortaya çıkardığını incelemiştir. Osmanlının kuruluşuna ilişkin kuramsal yaklaşımlara ve açıklama şablonlarına ilişkin tartışma da eserde yer almıştır. 

SİYASET TEORİSİ DENEMESİ

Hassan ikinci kitabı olan Eski Türk Toplumu Üzerine İncelemeler’in dar anlamda bir iktisadi ve sosyal araştırma kitabı olmadığını bir “Siyaset Teorisi” denemesi olduğunu; metodolojik-teorik kabullerini, bir “hipotez” olarak Türklerin örgütlenme tarihinde sınadığını vurgular. 

Üzerinde önemle durduğu diğer bir konu ise hâkim siyaset teorisi yaklaşımının, inceleme alanını çoğu zaman devlet / siyasal sistem evresiyle sınırlandırdığını bunun ise aşılması gereken bir yaklaşım olduğudur. 

Bu baskın yaklaşım, beraberinde iki “değerlendirme sorunu” getirir. Bunlardan ilki tarihsel çerçeveyi “ileriye alan” bir yaklaşımın benimsenmesi; diğeri ise devletin kurum ve kurallarıyla oluşumu sürecinde “geçmişten” ödünç aldığı kurumları değiştirip dönüştürerek sınıflı topluma dönüşümünün gereğince açıklanamamasıdır. 

“TARİHİ İLERİ ALMA” YAKLAŞIMI

Yazarın “tarihi ileri alma” olarak adlandırdığı yaklaşım, her tür toplum örgütlenmesini baştan itibaren devlet sayar ve bu kabul çerçevesinde devlete varlığını ezelden beri sürdüren kadim bir kimlik kazandırır. 

Hassan, devletsiz toplumdan devletli topluma uzanan süreci açıklamakta üç terimi kullanır: “Örgütlenme-Yönetim-Siyaset”. İlk toplum örgütlenişini, iki ölçüt çerçevesinde değerlendirir. Bunlardan birincisi eşitlik / eşitsizlik; ikincisi ise anahanlık / babahanlıktır. İlk toplumsal örgütlenmenin, birinci ölçüt açısından, eşitlikçi; ikinci ölçüt açısından da anahanlık karakterli olduğunu kabul eder. 

ABDÜLKADİR İNAN VE SADRİ MAKSUDİ ARSAL’A ATIF

Hassan kitabında, önce ulaştığı sonuçları ortaya koyan daha sonra bu sonuçların hangi bulgu ve yorumlardan kaynaklandığını gösteren bir anlatım yöntemi izlemektedir. Konuyla ilgili kaynaklar eleştirel olarak irdelenmekte; “inanç”, “örgütlenme”, “yönetim” ve “siyaset” ile ilgili kavramların etimolojik gelişimi ortaya konulmaktadır.

Kitapta üç çalışmaya çok sayıda atıf yapılmıştır. Bu çalışmalardan ilk ikisi, Abdülkadir İnan’ın makaleleri, üçüncüsü ise Sadri Maksudi Arsal’ın IV. Türk Tarih Kongresi’nde sunduğu bildirisidir. 

HASSAN’IN METODOLOJİ VE TEORİK YAKLAŞIMI

Hassan, toplumsal hayatı nedensellik ilişkisi dışında kurgulayan, böylelikle bilimsel düşünceyi perdeleyen ve sonuçları birbirine çıkan iki yaklaşımın bulunduğunu ileri sürer. 

Bunlardan ilki,  toplumsal yasaların olmadığını, olamayacağını ve dolayısıyla aramamak gerektiğini her çeşit bilinemezcilikle öne sürmek; diğeri ise bilimsel düşünceyi gizemleştirerek onu teolojik cenderelere sıkıştıran yaklaşımdır.

İnsanlık tarihi, basitten karmaşığa doğru gelişmiştir. Bütün zaman-mekânlar için geçerli olan, teorik olan, hareketin, değişkenliğin bütünselliğidir. Teori, bu değişimin-gelişimin incelenmesinin sürekliliği ile oluşur. 

KANDAŞ TOPLUMLAR VE HİYERARŞİ

Uygarlık öncesi toplulukların yaşayış tarzlarına yönelik bilginin intikali, uygarlıklar kurulduktan sonra gerçekleşmiştir. Hassan, “uygar mantığın” kandaş yaşam tarzı ile örgütlenme ve kutsallık arasındaki ilişkiyi incelerken bu ilişkinin daha çok kutsallığa yansıyan formları arasında bir hiyerarşi aradığını; bunun ise hiyerarşisiz toplumun mantığını kavramanın önünde önemli bir engel teşkil ettiğinin altını çizer. 

Kandaş toplumlarda, katmanlaşma ve sivrilme olmadığından hiyerarşi yoktur. Devletteki iktidar kutuplaşması, iktidarın birey üstü duruma gelmesini zorunlu kıldığından siyasal örgütlenme ve hukuksal meşruluk zorunlu koşuldur. 

Devlet dışındaki iktidarlar ise kişisel nitelikler taşıyabilir; bunun sonucu olarak örgütlenme ve meşruluk her durumda zorunlu koşul değildir. İktidar yapıları her toplumsallık düzeyinde doğabilmesine karşılık devlet iktidarı ise sadece uygar toplum koşullarında mümkündür. 

Ancak Hassan çalışmasında, ilkel toplumlarda hukuk dışı mekanizmalarla gelişen sosyal kontrol ve iktidar yapılarına değinmemektedir. 

TARİH DÜZ BİR ÇİZGİ İZLEMEZ: BİRİKİR, ZIPLAR, GERİLER VE İLERLER

Yazar, günümüzde devlet-siyaset formasyonuyla bağlantılı terimlerin geriye doğru takibinin yapıldığında aslında siyasete ilişkin terimler olarak ortaya çıkmadığını, bunların ardında kandaş toplumun ve anahanlığın sosyal işlevlerinin yüklü olduğu uzun bir geçmişinin bulunduğunu ileri sürer. 

Hassan’ın çalışmalarında tarih düz bir çizgi izlemez: Birikmeler, zıplamalar, gerilemeler ve ilerlemelerle oluşan bir süreçtir. Türk toplumunda da sürekli bir değişme olmuş, yeni kültürel birikimler meydana gelmiş ve uygarlığa varılmıştır. 

Eski Türk kandaş toplum gelenekleri, değişik coğrafyalarda kabile toplumlarının kalıntıları olarak muhafaza edilmiş ama çoğu zamanda Türk devletlerinin çevrelediği toplum yapısı içerisinde önce değiştirilmiş sonra üzeri küllendirilmiş ancak ihtiyaç duyulduğunda tekrar göreceli olarak canlandırılmıştır. 

Sonuç olarak Hassan’ın eski Türk toplumuna yönelik görüşleri eleştirilebilir. Ancak bu görüşlerin ve tezlerin zihin açıcı olduğu ve konuya yönelik tartışmalara yeni ufuklar getirdiği de açıktır.

Hassan’ın kitapları ve makaleleri okunmayı ve tartışılmayı bekliyor. Tezleri çerçevesinde yapılacak tartışmalar Türk düşünce dünyasının zenginleşmesine katkı sağlayacaktır. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon