Vitrindekiler... (13 Ağustos 2022)
Cumhuriyet Kitap Dergi’den okuma önerileri...
Toprağa Basınca / Talip Apaydın / Cumhuriyet Kitapları / 210 s.
“Köy sevgisi benliğimi doldurdu. Yurt sevgisi, bayrak sevgisi halini aldı. Köyü sevmeden, köy için çalışmadan Türkiye’nin kurtulamayacağı gerçeğine vardım. Bunun için toprağa basmak, köyü tanımak gerekiyordu. Benim bilgim ve inancım topraktan gelir. Çünkü ben ömrümün en güzel bir yılını köyde geçirdim, köylülerin hayatına karıştım. Toprağa bastım. O toprak öyle bir varlık ki ona değdiniz mi onu bir daha unutamazsınız...” On yaşındaki Erdal ile ablası, köy öğretmeni İnci’nin Anadolu’nun uzak bir köyünde geçirdikleri bir yıllık yaşantıyı anlatan, 1964 Doğan Kardeş Çocuk Romanı yarışmasında üçüncülük ödülü kazanan Toprağa Basınca, Talip Apaydın’ın yalın kalemini ve ne denli usta bir yazar olduğunu genç okurlara da duyumsatacak.
Büyük Zafer-İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele-V: İyonya Niyetlerini Çökerten Muharebe (1921-1922) / Sina Akşin / Türkiye İş Bankası Kültür Yay. / 240 s.
Prof. Dr. Sina Akşin, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele dizisinin bu beşinci ve son cildinde, Sakarya Muharebesi’nin son günlerinden Büyük Zafer’e, ardından İzmir’in kurtarılışına ve İstanbul’un yönetiminin TBMM adına Refet Paşa tarafından devralınıp “Millet Saltanatı” bayramı kutlanırken son padişahın İngilizlere sığınmasına kadar sayısız kritik olay sıralanıyor. Akşin, Atatürk’ün politik ve askeri dehasıyla adım adım yürüttüğü süreçte İtilaf devletlerinin, özellikle de Fransa ile İngiltere’nin birbirinden nasıl ayrıştığını, Dumlupınar Meydan Muharebesi öncesindeki uzun diplomatik girişimler döneminde oluşturulan İyonya özerk devleti projesinin 10 günde 300 kilometreyi aşıp Afyon’dan İzmir’e ulaşan Türk ordusu tarafından nasıl çökertildiğini belgelerin dilinden aktarıyor.
Saltanattan Demokratik Türkiye’ye: Kemalizm Tarihinin Ana Hatları / Giorgiy A. Astahov / Çev. Hazal Yalın / İthaki Yay. / 176 s.
Anadolu’daki bağımsızlık mücadelesi için son derece kritik yıllar olan 1922-23 arasında Sovyet diplomatik kadrosunun bir üyesi olarak Ankara’da bulunan Georgiy A. Astahov, Sovyetler Birliği’nde yayımlanan Yeni Doğu dergisi için döneme dair izlenimlerini kaleme aldı. Astahov’un 1936’da Saltanattan Demokratik Türkiye’ye başlığırda bir araya getirilen makaleleri, savaşın taraflarına ve genç bağımsızlık hareketinin hedef ve kazanımlarına dair yakın bir gözlemin eseri. Kitap Sovyetler’in Türkiye’deki toplumsal hareket ve iktidara bakışını sergilemesi açısından da önemli. Astahov’un özellikle cumhuriyetin ilan edilmesinin hemen öncesinde Anadolu ve Ankara’daki sınıfsal yapılanmaya dair yorumları ve İzmir İktisat Kongresi gözlemleri, genç cumhuriyette emekçi sınıflar üzerine bilgiler aktarıyor. Topal Osman Vakası, saltanatın kaldırılması, meclisteki ideolojik ayrışma, Türkiye’deki komünist hareketin durumu da makalelerde yer buluyor.
Kaçaklar / Alper Akçam / Literatür Yay. / 376 s.
Alper Akçam son romanı Kaçaklar’da günümüzün yakıcı bir sorununu kurmacaya taşıyor: İç savaştan kaçan Suriyeli bir işçi ile kocasının şiddetine maruz kalmış ve boşanmak için mücadele veren evin kölesi bir kadının yasak aşkını; direnme, emek, dayanışma ve toplumun genelgeçerli olumsuz ön yargıları gibi temalarla birlikte ele alıyor.
Hipokrat’ın Romanı / B. Suat Çağlayan / Bilgi Yay. / 224 s.
“‘…Siz, Hekimlik Tanrısı Asklepios’un sülalesinden geliyorsunuz, değerli Hipokrat!’ dedi Hekim Euryphon. ‘Oysa ben halk hekimiyim ve bana yoksullar geliyor; çaresiz ve parasız insanlar!’ Hipokrat, Euryphon’u dinlerken onun yoksulluk felsefesi yaptığını düşünüyordu. ‘Değerli meslektaşım Hekim Euryphon,’ dedi, biraz üstten bakarak. ‘Hekimlik bir sanattır ve hiçbir sanatçı sanatını karşılıksız yapmaz!’ Hipokrat’ın kibirli tavrı, Euryphon’u kızdırmıştı. ‘Bak meslektaşım!’ dedi sert bir sesle. ‘Hekimlik hizmetini paraya çevirmek için onun bir sanat olduğunu söylüyorsan, ben orada yokum!’” Suat Çağlayan kitabında, “tıbbın babası” Hipokrat’ın hayatını akıcı bir roman kurgusuyla anlatıyor.
İnsan Nedir? / Mark Twain / Çev. Emrah Serdan / Can Yay. / 112 s.
Mark Twain’in basılmaya hazır hale gelip gelmediğinden bir türlü emin olamadığı İnsan Nedir? anonim olarak yayımlanmış ve yazarın öngördüğü üzere, epey tartışma yaratmış. Biri genç, diğeri ihtiyar iki adamın sohbeti aracılığıyla insan hakkında kimilerinin pek de hoşuna gitmeyecek tespitlerin aktarıldığı yapıt, günümüzde insanın akıl yürütme yetisini anlamak ve konuya farklı bir açıdan bakabilmek isteyen okuyucu de için değerli. Düşünebiliyor olmak insanı gerçekten özel kılar mı, kişi nasıl akıl yürütür ve fikir sahibi olur, biliminsanı ya da sanatçı için düşünme süreçleri nasıl işler gibi sorular üzerinden yorgun ve bilge bir ihtiyarın gerçekçiliği ile bir gencin muhalefet olma tutkusu ve romantizmini çarpıştırıyor Twain.
Kafkas Halk Destanları / Der. Tanzilia Hadjieva / Çev. Laura Kochkarova / VakıfBank Kültür Yay. / 200 s.
Kafkas folklor araştırmaları alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Tanzilia Hadjieva tarafından derlenen kitap, Kuzey Kafkasya’da yaşayan halkların örfüne, kültürüne ve manevi değerlerine ışık tutuyor. Eser, Kuzey Kafkasya halklarını ve özellikle Karaçay-Malkar milletinin manevi değerlerini aydınlatıyor. Cesur, kudretli ve onurlu olmak gibi hasletleri kendilerinde barındıran Nartlar, örnek bir millet olarak anılıyor. Destanlarda Nartların da kıskançlık ve aç gözlülük gibi kötü duygulara kapıldıkları, masumiyetlerini yitirdikleri ve bu yitimin de aralarında huzursuzluk tohumlarının yeşermesine sebep olduğu ele alınıyor. Kitap aynı zamanda Kafkas halkları için de öz eleştiri ve ders niteliğinde mesajlar içeriyor.
Rafine Sosyalizm / Cazim Gürbüz / Berfin Yay. / 392 s.
Sosyalizm, teorisi ve pratiği ile belirli ve tek midir, tartışılmaz mıdır? Ya da teorisi belirli ve tektir, tartışılmazdır da hatalar pratikte midir? Yoksa teorisi ve pratiği ile yeniden gözden geçirilmeli, tartışılmalı, yeni yorumlar mı getirilmelidir? Sosyalizmin rafine işlemi nasıl olabilir? “Sosyalizmin doğrusu tek değildir” diyen Cazim Gürbüz bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Geçmişini, teorisini ve pratiğini eşeleyeceksin; iyi ve doğru yanlarını en çarpıcı biçimde ortaya koyarken, olumsuzlukları, özellikle de sosyalistlerin kısır döngülerini, takıntılarını, saplantılarını, tutuculuklarını acımasızca eleştireceksin.”
Davetsiz Misafir: Marx - Eleştirel Bir Serüvenin Güçlü ve Zayıf Yanları / Daniel Bensaid / Çev. Mehmet Sert / Yordam Kitap / 480 s.
Daniel Bensaid kitapta, Marx’a ve ekonomi politik kuramının köklerine, bunlar etrafında yaşanan tartışmalara ve fikir ayrılıklarına odaklanıyor. Marx’ın üç eleştiri başlığını, tarihsel akıl, sosyolojik akıl ve bilimsel pozitivizm eleştirisini okurlara sunarken bu konularda gündeme getirilen temel görüşleri ele alıyor: Tarihin sonu felsefesi, proletaryanın kaçınılmaz zaferini ilan eden ekonomik ve toplumsal determinizm, halkların yönelimini tespit ettiğini savunan kesin bilimler. Bunlar Marx’ın yönelttiği eleştirilerin temelini oluştururken kitabın genel çerçevesini de belirliyor. Bensaid, Marx’ın temel eserlerini yeniden ve ısrarla okumanın çağdaş soruları yanıtlamada, günümüz dönüşümlerini ve krizlerini anlamlandırmada, cinsiyet, milliyet, din gibi çeşitli çatışma odaklarının Marksist kuramda nasıl ele alındığının ve güncel olarak hangi bağlamlarda ele alınabileceğinin düşünülmesinde işaret ettiği yolların izini sürüyor.
Başıboş Köpek: Commissario Morello Venedik’te / Wolfgang Schorlau, Claudio Caiolo / Çev. Hulki Demirel / İletişim Yay. / 329 s.
Wolfgang Schorlau, Claudio Caiolo ile yarattıgˆı komiser Morello karakteriyle I·talya’nın toplumsal hayatına, siyasetine ve suc¸ alemine dalıyor. Arka planda, mutfak zevki, sohbeti muhabbeti, s¸en karakteri ile “I·talyan tarzı hayat” akıyor... Tarihi binaları, San Marco Meydanı, kanalları, gondollarıyla du¨nyanın belli bas¸lı kitle turizmi merkezlerinden Venedik... Komiser Morello’nun ugˆras¸tıgˆı vaka da o kitle turizmi endu¨strisinin s¸ehri mahvetmesine kars¸ı gelis¸en muhalefetten rahatsız olan sermaye ve siyaset gu¨c¸leriyle ilgili. Memleketi Sicilya’da mafyayla yas¸adıgˆı acı olaylardan o¨tu¨ru¨ siyasi yozlas¸ma meselesini iyi bilen Komiser Morello ic¸in yine de farklı bir meydan okuma. U¨stelik s¸imdi, kibirli Venediklilerin Sicilyalılar ve “Gu¨neyliler” hakkındaki o¨nyargılarıyla da bogˆus¸mak zorunda.
Çürüme / Cem Kalender / Doğan Kitap / 392 s.
Başüstü mahallesinin içine kapalı, ağırbaşlı, yüzünü Tanrı’ya dönmüş Ongun Apartmanı’na iç güveyi olarak gelen Sıddık her şeyi geri dönülmez bir biçimde değiştirecektir. Bütün aile, hatta bütün mahalle bu karanlık, gizemli adamın günaha çağrısının peşinden gidecektir. İnsanlar büyülenmişçesine Sıddık’a itaat edip onun kurduğu dünyada hazzın, günahın, suçun, tövbenin, inkârın iç içe geçtiği bir hayat sürdürürken, mahallenin genç imamı İsmail de her yeri saran çürümüşlüğün ve yıkımın kaynağını bulmaya çalışacaktır. Bu sofuca günahkârlığa bir son veren de kutsal kitapların kurban hikâyesini tersine çeviren oğul İshak olacaktır. Cem Kalender Çürüme adlı romanında Palu ailesinden yola çıkarak yazdığı bu romanda toplumun ve bireyin çürümüşlüğünü gözler önüne seriyor.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi