Madımak katliamı davasından çıkan karara ailelerden tepki: Ruhumdaki sızının zamanaşımı yok
Sivas’ta 33’ü aydın 35 yurttaşımızı yitirdiğimiz Madımak katliamından yaralı kurtulan yazar Lütfiye Aydın, yargının zamanaşımı kararına itiraz etti: “İçimde cılız da olsa var olan umudu yok ettiler. Ruhumdaki sızının zamanaşımı yok.”
Sivas’ta, 2 Temmuz 1993’te 33’ü aydın 35 kişinin gericiler tarafından yakılarak katledilmesine ilişkin Madımak katliamı davasında önceki gün mahkeme “zamanaşımı” kararı verdi. Ancak katledilen aydınların aileleri, o gün Madımak Oteli’nden ağır yaralarla yaralı olarak kurtulanlar için “zamanaşımı” diye bir şey yok. O isimlerden biri yazar Lütfiye Aydın.
(Lütfiye Aydın)
Yazar Lütfiye Aydın, eşiyle birlikte o gün Madımak Oteli’ndeydi. Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin belgeselini yapmak üzere Sivas’a gidenlerdendi. Eşi ve kendisi aylarca hastanede tedavi gördü. Yaşadığı travmanın ardından “okuma - yazmayı, hatta konuşmayı” unuttu. Madımak katliamı davasında önceki gün çıkan “zamanaşımı” kararı sonrası, yaşadığı üzüntüyü anlattı:
- BİZİM İÇİN BÜYÜK BİR YIKIM: Biz ailece yaşadık Madımak’ın acısını. Gördüğüm ağır tedaviler nedeniyle yargılama süreçlerine katılamamıştım, benim yerime eşim katılmıştı. Eşimim her mahkemede söylediği bir cümle vardı: “Bu kalkışma eğer bizim ailemize yönelik olsaydı, ben davamdan vazgeçebilirdim. Ancak laik Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olduğu için vaçgeçmedim” derdi. Çok acılar çektik. Bugün hâlâ “bütünüyle iyileştim” diyemiyorum. Ben ne zaman bu konu açılsa, hâlâ “zangır zangır titriyorum.”
- ACIYI KIZIM DA YAŞADI: O dönem kızım 17 yaşındaydı. Annesinin adını “ölüler listesinde”, babasını da hastanede, yanıklar içinde, “mumya gibi sarılı” görünce psikolojisi bozuldu. Kızımızı toparlama süreci de eklendi bu acının üzerine.
- ŞİMDİ ÜÇÜ DE YOK: Geçenlerde bir fotoğraf gördüm. Asım Berzirci ile iki genç semahçı kızımın fotoğrafı. Hatırladım. O fotoğrafta ben de vardım. Ben yerimi kızlara vermiştim. Şimdi fotoğraftaki o üçü yok. Bunun bana verdiği vicdan azabının ağırlığı ise geçmiyor.
- ‘KORKMAYIN’ DEMİŞTİM: Otel ateşe verildiğinde, o semahçı kızların yanına gitmişim ve o çocuklara tek tek dokunmuşum. “Korkmayın çocuklar, bizi kurtarırlar elbet” demişim. O çocukların şimdi hiçbiri yok. Bir otel 8 saat kuşatılmış. Bir süre sonra dönemin İçişleri Bakanlığı buradaki “ihmali kabul etmişti.” Olaydan zarar gören herkese de cüzi miktarda tazminat ödenmişti. Biz eşimle o tazminatı geri vermeyi düşündük. Ancak kiramızı ödeyemez durumlara düştüğümüzden, “bize zehir zıkkım gibi gelen” o parayı kabul etmek zorunda kaldık. Ama içimde hep bir umut vardı. Ne kadar acımasız olursa olunsun, “insanlık bir yerde tutar” diye düşünmüştüm. Benim dünyalar güzeli duygularımı yok etmeye hakları yok. 30 yıldır adalet bekliyorduk. “Cılız da olsa adalet yerini bulur” diyorduk.
- YANIKLAR ‘HER GÜN’ HATIRLATIYOR: Biz, “bir daha kimsenin kılına zarar gelmesin” diye adalet bekledik. Şimdi “güvende” hissetmiyorum. Boynumdaki yanık izleri “her an, her saniye” bana o günü hatırlatıyor. Bunun “zamanaşımı yok.”
(Zeynep Karababa)
‘YARADANA NASIL SIĞINIYORSUNUZ?’
Zeynep Karababa, Madımak’ta kardeşi Gülsün Karababa’yı yitirdi. 30 yıldır o da diğer aileler gibi “adalet bekledi.” Karababa, karara tepkisini şöyle dile getiriyor:
“Gülsün artık sadece benim, bizim kardeşimiz olmaktan çıktı, o toplumun bir çocuğu oldu. Bu acı ise hepimizin acısı. Sivas’ta bizim kardeşlerimizi yakanlar, bu ülkenin geleceğini de yaktılar. 9 yaşında bir çocuk yakıldı, bunu kim kabul edebilir? Ağır bir yas bizimkisi. Ben, mahkeme salonunun içine giremedim. Bizim yasımız bitmedi, biz hâlâ yas tutuyoruz. Ağır bir yas bizimkisi. Neden bu davayı 30 yıl beklettiniz? Yaratılanı katledip, yaradana nasıl sığınıyorsunuz? İnsanlığınsa vicdanındaki yarayı kapatamayacaklar.”
‘ÇOCUKLARIN NE GÜNAHI VARDI’
Madımak katliamında yaşamını yitiren 33 aydının yanı sıra onlarla birlikte küçük yaştaki çocuklar da katledildi. Bu çocuklar arasında 18 yaşındaki Belkıs Çakır, 19 yaşındaki Serpil Canik, 19 Yaşındaki Serkan Doğan, 12 yaşındaki Koray Kaya ve 15 yaşındaki ablası Menekşe Kaya, 18 yaşındaki Nurcan Şahin, 17 yaşındaki Özlem Şahin, 16 yaşındaki Asuman Sivri ve 19 yaşındaki Yasemin Sivri bulunuyordu. Koray ve Menekşe Kaya’nın annesi Hüsne Kaya’nın, “Hep kendi kendime sorarım. ‘Niye’ diye? Çocuğum 12 yaşındaydı ne günahı vardı” sözleri hafızalardan silinmedi.
(Yılmaz Tunç)
ZAMANAŞIMINI SAVUNDU
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Sivas katliamı davasının zamanaşımıyla düşürülmesi hakkında konuştu. Bakan Tunç, “30 yıllık süre doldu, 3 firari sanık yakalanamadı. O nedenle dava düşürüldü. Bu konunun cumhurbaşkanımız ile ilişkilendirilmesi kabul edilemez. Suç ortağısınız demek çok çirkin, sahibine iade ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Tunç, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kararla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttiği “Buna karar denmez, olsa olsa suç ortaklığıdır” eleştirisine yanıtında, “Bu tür davalarda zamanaşımını kaldıran bir iktidarız biz” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'