Son dakika... Akşener'den bomba 'İmralı' iddiası: AKP adam gönderdi, yardım istedi!

Son dakika haberi... İYİ Parti lideri Meral Akşener, katıldığı canlı yayında, PKK elebaşı Abdullah Öcalan'la görüşülmesi için İmralı'ya heyet gönderildiği iddialarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Akşener, "Daha yeni İmralı’ya adam gönderdiler, yardım istediler. Kimin gönderildiğini biliyorum. Siyasetçi olsa adını hemen söylerim. Yargıdan birini gönderdiler" dedi.

Son dakika... Akşener'den bomba 'İmralı' iddiası: AKP adam gönderdi, yardım istedi!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.05.2023 - 21:00

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı. Burada gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Akşener, Cumhuriyet Gazetesi yazar Murat Ağırel'in gündeme getirdiği iktidarın PKK elebaşı Abdullah Öcalan'la görüşülmesi için İmralı'ya heyet gönderdiği iddialarına ilişkin konuştu.

Akşener, 28 Mart'ta gerçekleştiğini öne sürülen görüşmeyle ilgili 'yargıdan biri'nin gittiğini ileri sürdü. Akşener, “Daha yeni İmralı’ya adam gönderdiler, yardım istediler. Kimin gönderildiğini biliyorum. Siyasetçi olsa adını hemen söylerim. Yargıdan birini gönderdiler" ifadelerini kullandı.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Ciddi bir sadmelenme oldu. Fakat yapılan işin Akşener'in şahsıyla ilgili olmadığını, İYİ Parti'nin tüzel kişiliğine dair oy için bile durum olmadığını insanlar anladı. Şu anda sayın İmaoğlu, sayın Yavaş, ben, sayın Kılıçdaroğlu ve diğer arkadaşlar çalışınca, bu seçimi kazanmaya dair endişelerin giderilmesinin sağlandığını sahada görüyor ve inanıyorum. Anketlerde de yükselmeler var. En düşük oyumuzun yüzde 15 olacağına dair bir kanaat var. Bizim veri işleme departmanın başında Birol Aydemir var. Hiçbir anket şirketini suçlayamam. Hepsini saygıyla karşılıyorum. Üç kağıt vardır, yoktur bilemem. Bunların ortalamasından böyle bir simülasyon yaptı Birol Bey. En kibar halimle anket yapanların işin stratejisine soyunmasını doğru bulmuyorum. Anlaşılan o ki, benim yapmaya çalıştığımı, arkadaşlarımızın yapmaya çalıştığını vatandaşlarımız anladı. Şimdi birinci turda kazanmak konuşuluyor. Birinci turda alacağız biz. Halkın feraseti bazılarından üzgün. İkide bir 'Meral hanım çalışacak mı?' diye saçma sorular oluyor. Şu anda 22 noktayı tamamladım. İzmir'deki miting muhteşemdi. Bizim yaptığımız mitinglerde de Kemal Bey'in adını andığımda alkış kopuyor.

"GİTTİĞİM YERLERDE KADINLARA BAKIN"

Siyasete DYP'de başladım. Siyasi terbiyemi DYP'de aldım. Siyasi duruş denen ideolojik diyebileceğim tutum gençliğimden, ailemden kaynaklanır. Kendimi Türk milliyetçisi olarak tarifleyen insanım. DYP'de şöyle bir durum vardı. Annemin ailesi DP'nin tam göbeğindedir. İslamcı kesim, o gelenekten gelenler çok fazla bu işin içinde değillerdi. Din üzerinden kavgayı DP-CHP yapmıştır. Biraz eşraf olmanın getirdiği üstencilik vardı. Ondan gelen çekingenlik vardı. Kemal Bey'in şahsına dair samimi bir biçimde insanları kamplaştırmadan kucaklamaya yönelik durumu var. Sayın Erdoğan ve arkadaşların çılgın konuşmaları karşılığında ekonominin berbat oluşu, evlerde açlığın konuşuluyor olması ve kadınların sahaya inmiş olması. Gittiğim yerlerde kadınlara bakın. Evde ceremeyi çeken kadınlar olduğu için. Sınıfsal olarak her bir sınıfın, her yaşın, her inancın kadını var. Tülbentlisi var. İpeklisi, şalvarlısı, pardösülüsü. yeleklisi var.

"CİNSİYETİM ÜZERİNDEN CÜMLE KURULDU"

Benim ağrıma gitmesi de o kadar değil. 2015 yılında bir şey fark ettim. Korunaklı bir ailede büyümüşüm. Evin en küçüğüm. Korunaklı kız çocuğu olarak büyüdüm. Bir yanlışlıkla karşılaşmadım. O dönemin siyasetinde de, harıl harıl medya ile işadalarımla, 28 Şubat'ta kavga ettik. Hiç kimsenin aklına cinsiyetim üzerinden söz söylemek gelmedi. 5 vakit namaz kıldığı her seferinde altı çizilen sayın Erdoğan zamanında eşimi aldattığım ima edildi. Fosforlu dendi, evim basıldı. MHP'nin önemli siyasetçilerinden bir tanesi, ki abimin arkadışdı. Bizler için nesebi gayri sahih dedi. Analarımızın ve bizim babalarımızın başkası olduğu. Bu şahsa annem, 84 yaşındaki annem kahve pişirip vermiştir. Bu arkadaş mahkemede beraat etti. En son ahaber'de gene cinsiyetim üzerinden yine cümle kuruldu.

"KADINLAR BİR ÇOK ŞEYE MARUZ KALIYORLAR"

Bu meğersem bütün kadınlara yapılan bir işmiş bu dönemde. Azmasının sebebi sayın Erdoğan'ın bu konuda çok rahat olması. Bütün kadınlara sürtük dedi. Çürük dedi. Çürüğün sokaktaki anlamını bilmez miyim? Bu mücadeleyi çok sert verdim. Sürekli mahkemeye gittim, hepsi beraat etti. Cinsiyetiniz üzerinden koca soru işareti oluşup, gülerek yapılan tarif. Benim abim kanserdi o zaman, vallahi öldürürdü. Ama kıpırdamıyordu. Eşiniz, oğlunuz var. Düşünüyorsunuz bunların arkadaşları ne der? Benim gibi korunaklı bir ailenin kızıyım. Nasıl bir şey? Kadınlar çok şeye maruz kalıyor ama kocasına söyleyemiyor katil olmasın diye. Çok eziliyoruz Fatih Bey. İster ekonomik durumu iyi olsun, ister fakir olsun. İster tahsilli, ister tahsilsiz olsun. Allah şahidimdir, bu seçimin alınmasına bu derece kelle koyma sebebi biraz da budur. 67 yaşındayım. Bir babaanneye, evli barklı kadına bunlar rahat rahat söylenebiliyorsa. İsmail Kahraman bana 'Meral Kılıçdaroğlu' dedi. Varın tahmin edin. İsmail Kahraman denen şahsa çok itibar ederdik. Hepsini mahkemeye verdik, hepsi beraat ederdi. Ekstradan destek istiyorum. Sayın Erdoğan bunlara göz yumarsa. Balık baştan kokarmış. Sayın Erdoğan, benim abime 'Nihat abi' derdi. Akciğer kanseriydi. Kıpırdayamayan bir insandı. Bu ülkede hukuk, guguk olmaması lazımdı.

"BİRİNCİ TURDA ALINACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR"

Talep eden problemin oluşmasını engelleyemeye çalışır. Hem sayın Oğan'a hem sayın İnce'ye bağıranlar ona cinsiyet üzerinden tek kelime etmiyorlar. En azından eylem ve söylemler üzerinden manevi sopa yiyor. Ben hep cinsiyet üzerinden yedim. Ne sayın İnce ne de Oğan'ın hakarete uğramaları kesinlikle doğru değil. Ben sayın Oğan'ı tanırım. Onun MHP Genel Başkan olmak hedefi var. Sayın İnce'yi Millet İttifakı'na buyur gelin deseler memnun olurum demiştim. Hala aynı yerde duruyorum. Sayın Kılıçdaroğlu sayın Erdoğan'ın rekabetinin ikinci tura kalmasına sebep olur mu bilemiyorum. Herhalde haftaya netleşir. Sonuç ne olursa olsun haklarıdır, saygı duymak gerekir. Bizi partimizin adayı sayın Kılıçdaroğlu olduğu için, ekstradan çalışıp eksilecek oylarını İYİ Parti üzerinden tamamlamaya çalışıyoruz. Birinci turda alınacak gibi görünüyor, bu iki aday arkadaşımızdan bağımsız olarak söylüyorum bunu.

"HDP'Yİ GÜNDEME ALMALARI ÇOK SAHTE"

Aytun Bey istifa etmedi, adaylıktan çekildib. Ön seçim yapınca sonuçlarına uyacağım diye ilan ettim. İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde ikinci sıraları kontenjan kullancağımı söyledim. Aytun Bey'i kontenjan olarak 2. sıradan gördük. Kendisinin bilgisi olmadan ani bir iş yapmadım. Özel kalem arkadaşımıza kendisine bilgi vermesini istedim. Kendisini aradı, 'ikinci sıraya konulacaksınız, bir itirazınız var mı' dendi. 'İkinci sırayı kabul edemem' dedi, akşam üstü 'feragat ediyorum' dedi. Benzer bir şey bir başka arkadaşımıza da aynı bilgi verildi. 'İkinci sırayı isteiyorum' demişti. 'Müracaatımı geri çekeyim, beraber çalışalım' dedi. O arkadaşımız çalışıyor. Bakanlık sistemi içinde değerlendirecek bir arkadaşımız. Yavuz Bey'le ilgili bilmiyorum. Benden randevu istedi. Hayhay buyrun dedim. Sonra bir baktım istifasını getirecekmiş. İstifa makamı ben değilim, Meclis. Sonrasında herhangi görüşmemiz olmadı. Ben partiden ayrılan arkadaşlara incitici bir şey söylemedim. Şu ayrılan arkadaşlarımız HDP ile mevzuyu gündeme koyuyorlar mı, bu çok saygısız ve sahte bir tavır. Sayın Hüseyin Baş, çok saygı duyduğum genç kardeşimiz. Ben masaya götürdüm. Oradaki ölçü şu oldu; hayhay kendi hakkında problem yok, ama 6'lı oldu bu masa, büyütmek istemiyoruz, dediler. Sayın Sarıgül'ü Erzincan'dan aday gösterdiler, çok da güzel oldu. Erzincan memleketi. Bu CHP'nin atması gereken adımdı.

"HER PARTİ KÜRTLERİN OYLARINI İSTİYOR"

HDP'nin o maada olmadığını herkes biliyor. Yeşil Sol parti oldu ama ana gövdesi HDP. HDP'nin Mithat Sancar tarafından sayın Kılıçdaroğlu'nun destekleyeceğini açıklaması için herhangi bir pazarlığın bulunmadığını ilan ederek açıkladı. Ben yazılı okudum. HDP diyor ki, 'Hayır bizim böyle durumumuz yok'. Millet ittifakının içinde en fazla biz gagalanıyoruz. MHP, HÜDA PAR ile yanyana olmayı kabullendi, 'Hizbullah'la alakaları yok' dediler, geçtiler gittiler. Ama HDP'nin oturmadıı bir masada HDP var diye diye iki parti hakaret işitiyor. Öncelikle biz ondan sonra HDP kurumsal yapıya hakaret zinciri oluyor. Diyelim ki CHP 'Onların oyu daha yüksek, sizin oylarınız yetmiyor' dedi diyelim, biz kalkarız. CHP ile İYİ Parti son derece dürüst. Bu ipin ucu o kadar kaçtı ki, Kürt eşittir PKK'lı haline geldi. AK Parti Kürtlerin oyunu istemiyor mu? İYİ Parti, CHP, diğer partiler partiler Kürtlerin oyunu istemiyor mu? Her siyasi partiye oy verenin oyunu istiyoruz. HDP'nin içinde elbette PKK'yı destekleyenlerin oyları vardır ama PKK'yı istemeyenler de vardır.

"O KAĞIDI İMZALAMIŞSAM POLİSİ EVİMDEN ÇEKSİNLER"

O kadar vahim bir cümle ki bu. Sayın Erdoğan'ın İçişleri Bakanı 31 Mart sonrasında İstanbul'da ikinci seçime giderken, TRT'de Osman Öcalan mülakatı, Abdullah Öcalan'ın mektubu yayınlandı. Sayın Bahçeli 'bu mektup dikkate alınmalıdır' dedi. Meral Hanım ile Temel Bey Kandil'le kağıt imzaladı dendi. Çıkıp dedim ki, 'Ben o kağıdı imzaladımsa sen o makamda oturma' dedim. Aynı adamlar Diyarbakır'da faili meçhulcü derken İstanbul'da Kandil'de kağıt imzaladı dendi. Senelerdir evimin kapısında polis noktası vardır. Eğer ben Kandil'le, PKK'yla herhangi bir irtibat kurdurmuşsam, yuh olsun size bana gerekeni yapmadığım için. Ben böyle bir iş yapmışsam Sayın Erdoğan'a sesleniyorum, derhal o şerefli Türk polisini çeksin. Ben Habur rezaletini yapmadım. Sizin aracılığınızla diyorum ki, ister PKK, ister FETÖ, ister Hizbullah ne kadar varsa, bunlarla irtibatı, iltisakı, sempatisi ben de varsam ben de dahil Cenab-ı Hak kahrı perişan eylesin. PKK ile mücadele etmiş şahıslardan birisiyim ben. Benim hala dokunulmazlığım yok. Böyle bir şey varsa tutuklayın.

"AK PARTİLİLER YERİNE OLSAM SAYIN KILIÇDAROĞLU'NA OY VERİRİM"

Bu gerçekten önemli bir seçim. Bir daha parlamenter sistemini konuşmayacağımız seçim. AK Partililere sesleniyorum. Biz diyoruz ki, güçlendirilmiş, 21 yüzyılın değer setlerine uygun demokrasiye, hukukun üstünlüğüne geçeceği diyoruz. Bu yapı öfkesini yenmek zorundadır. Sayın Erdoğan kazandı diyelim. 5 sene sonra bir daha seçilemeyecek, partisinde damatlar dışında kimse yok. Doğal olarak buradan seçilecek. AK Parti'yi çok sevenlerin yanında ben olsam Sayın Kılıçdaroğlu'na ve bize oy veririm. Artık biz bu dilden bıktık.

"BİPOLAR DIŞ POLİTİKA UYGULARSANIZ..."

Abdullah Öcalan'ın kardeşine sayın Erdoğan 'Bizim Mehmet' dedi. Yargıdan birini gönderdiler, destek talep ettiler. Kimin gittiğini, nasıl gittiğini biliyorum. Ne PKK'sı FETÖ'sü, ne Hizbullah'ı, Gaffar Okan'ın katilleri de herhangi bir şekilde serbest kalacak diye bir anlaşma mümkün değil. Siç suç işlemişseniz hukuk gereğini yapar. Ben şu adam, şu kadın suçludur diyemem. Öcalan mahkemesiyle ilgili ne kadar avukat varsa, şehit yakınları adına ne kadar kişi varsa organize eden kişi benim. 30 bin kişi deniyor, 40 bin kişi deniyor. Türkiye'nin silahlı örgüt kurarak cinayet işleyen kişi, bütün ölümlerden sorumludur. İster Kemal Bey olsun ister Öcalan'ın kardeşi olsun yapamaz. Siz dış politikayı bipolar anlayışla 'Kankam Putin, arkadaşım Trump', dün 'aziz dostum Esat' sonra 'Katil Eset' haline çevirirseniz bu bipolar bir dış politika olur.

"BİZ BEŞAR ESAD İLE NİYE KAVGA ETTİK"

Birinci derecede sınırdaş olduğumuz ülkelerle ticaret yapacağımız miktar 7 trilyon dolar. Biz Beşar Esad'la niye kavga ettik? Sayın Davutoğlu ile konuşuruz zaman zaman bu durumları. Rahmetli Demirel'in zamanında İçişleri Bakanıydım. Tansu Hanım'ın talimatı elbette önemliydi ama orada denge unsuru rahmetli Demirel'di. Bu konuda sayın Erdoğan'ı sorumlu görüyorum. Sayın Erdoğan elini yıkayıp birilerini suçlu haline getirir. Sayın Erdoğan vasatlığı sever. Kendi fikirlerini tahsilli kişilerin karşısında uygulatır. Ben AK Parti'nin kuruluşunda varım. Kurucu olamadan derhal ayrıldım. Sayın Erdoğan ilginç bir arkadaştır.

"BAYKAR DAHİL OLMAK ÜZERE HERKES BAŞIMIZIN TACIDIR"

ROKETSAN zamanından beri ilgilendiğim konulardır bunlar benim. Öğrencilerimin bir kısmı bu işlerin ARGE'sini yaptılar. İlgi alanımdadır. Türk mühendislerinin, neticede Baykar Özdemir Bey çok saygın bir insandı. Buradaki mühendislerle çalışıp, ortaya koyduğu güzellikler. Sayın Kılıçdaroğlu'nun rahmetli Özdemir Bey'e duyduğu saygıyı hepimiz biliyoruz. Kendisini ziyarete gitmişti. Sayın Kılıçdaroğlu'nun ABD iki Türkün kurduğu şirketle burada çalışma yapacağız demesinde bir sakınca yok. Bizim yurt dışında pekçok insanımız var. Baykar da dahil olmak üzere ister Türkiye'de ister dünyada herkes baş tacıdır. Siyasi yönetime düşen bu insanların önünü açmaktır. Bu iki Türk'ün kurmuş oldukları şirketi de kötülemek doğru değil; buradan Baykar'a savaş açılmış bir sonucu çıkarmak doğru değil. Ben kişisel olarak Atatürk Havalimanını tekrar uluslararası havalimanı haline getirmek doğrudur diye düşünüyorum. Hatta mutabakat metnine koyduk. Sayın Kılıçdaroğlu uzay merkezi yapalım dedi. Tersine beyin göçü olarak bir anlayış var. Bu da saygıdeğer. Bu Baykar'a karşı olmak değil. İstanbul Havalimanı yanlış yapılan yatırım. Ama çöp olamaz. Paris'e yanlış hatırlamıyorsam 70 ya da 50 milyon turist geliyor idi. Sadece İstanbul'a böyle turist getirdiğinizi düşünün bütün havalimanlarına ihtiyaç var.

"BİRİLERİ CHP'YE AYAR VERMEYE KALKTI"

Meşhur yasanın özelliği Cumhur İttifakı toptan, beraber girecekti. Sonra HÜDA PAR haricinde ayrı ayrı girildi. Böyle bir sistemde DEVA, Gelecek, Saadet ve DP, CHP'nin listesinden girdi. Bu seçimde de biz ayrı girdik. Zaten bunu kendi aramızda hiç konuşmadık. Biz sonuçta seçim geçirmiş partiyiz. 43 milletvekili çıkarmıştık. Benim şöyle bir iddiam var birinci parti çıktığımız takdirde Başbakan yetkilerine haiz olabilirim. Birinci parti çıkmadığınız halde sizin Başbakanlık diye talebiniz olamaz. Bu iddianın ortaya konulması için milletvekili sayınızın artması gerekiyor. Birileri CHP'ye de ayar vermeye kalktı. Elini taşın altına koymayan pekçok muhterem derin fikirlerini saçtılar ortaya yere.

"YATIRIMLAR HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ GÖRMEK İSTER"

Ekonominin patronu güvendir. Kaynağı belli para temiz paradır, o para yatırıma gelir. Yerli para da dahil olmak üzere yatırıma giden her para yargının bağımsızlığını bekler. Kuralların önceden ilan edilmesini bekler. Kısaca hukukun üstün olduğu, denge ve denetleme mekanizmalarının bulunduğu tam ve kamil demokrasinin uygulandığı yer ister. Kaynağı belli yatırım yapacak bir paradan bahsediyor sayın Kılıçdaroğlu. Herkesin bildiği yol bu."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler