Cumartesi Anneleri gözyaşlarıyla kayıplarını arıyor: Türkiye’nin en uzun eylemi
Kelepçelenip gözaltına alındılar, yargılandılar. Ancak onlar yakınları için adalet arayışından hiç vazgeçmedi.
Kayıplar son bulsun, akıbetleri açıklansın, kaybedilenler bulunsun ve yargılansın talebiyle Cumartesi Anneleri’nin başlattığı eylem bugün 1000. haftasına girdi. Cumartesi Annelerinin İstanbul Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemi 29 yıl önce, 27 Mayıs 1995’te başladı. Emine Ocak’ın oğlu Hasan Ocak’ın 21 Mart 1995’te gözaltına alınması ve 58 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin kimsesizler mezarlığında bulunması nedeniyle eylem yapıldı. Kayıp yakınları, o tarihten sonra her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturma kararı aldı. Annelerin gözyaşları içinde yakınlarının akıbetini sorduğu eyleme defalarca polis müdahalesi oldu. Engellemelere karşın Galatasaray Meydanı’ndan buluşan Cumartesi Anneleri’nin eylemi dünyaya örnek oldu.
AYM KARARINA RAĞMEN
Cumartesi Annelerinin eylemlerinin 700’üncü haftasında çıkan olayların ardından meydan annelere yasaklandı. Anneler Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasak kararını Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. Anayasa Mahkemesi, Cumartesi Anneleri’nin 25 Ağustos 2018 tarihinde düzenlenen 700. hafta buluşmasının Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklanmasının “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali” olduğuna hükmetti. Beyoğlu Kaymakamlığı, AYM kararına rağmen 29 hafta boyunca eylemin yapılmasına izin vermedi. 29 haftanın ardından Cumartesi Annelerine sınırlı sayıda katılımla eylem yapmalarına izin veridi. Kayıp yakınlarının mücadelesini, insan hakları savunucusu Sebla Arcan ve gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızın Jiyan Tosun Cumhuriyet’e anlattı.
‘DÜNYADA ÖRNEĞİ AZ’
İlk gününden beri Cumartesi Anneleriyle birlikte eylem yapan ve İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan, Cumartesi Annelerinin 29 yıllık mücadelesini anlattı. Arcan, “Biz Galatasaray’da oturmaya başladığımızda henüz doğmamış çocuklar şimdi avukat ve bizim avukatlığımızı yapıyorlar. Bugün alanda dördüncü kuşak da var. Yani kuşaktan kuşağa aktarılan bir deneyimden söz ediyoruz. Bakın bunun dünyada örneği azdır. Travmalar kuşaktan kuşağa aktarılır. Direnmenin kuşaktan kuşağa aktarılması çok zor bir süreçtir. Cumartesi Anneleri de dünyada eşine çok rastlanan bir şeyi yaptı. Kayıp mücadelesini kuşaktan kuşağa aktarmayı başardı” şeklinde konuştu.
‘HAFIZA MEKÂNI’
“Dönem dönem 90’lı yıllarda ağır saldırılara maruz kaldıysak da her seferinde kendimizi yeniden toparlayıp tekrar Galatasaray’a döndük” diyen Arcan şunları söyledi: “Galatasaray’ın kayıp aileleri açısından özel bir yeri var. Çünkü onların bayramlarda gidecekleri bir mezarları yok. Onlar Galatasaray’ı sanki kayıplarıyla buluşma mekânı olarak görüyorlar. Biz insan hakları savunucuları açısından da Galatasaray gözaltında kaybetmelerle ilgili bir hafıza mekânına dönüştü. Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu ve Cemil Kırbayır ile ilgili 350 sayfalık bir rapor hazırlandı. Biz o zaman şunu farkett ki kayıpların başına neler geldiği devletin arşivlerinde var.”
2018 yılına Türkiye’de artık bir şeylerin değiştiğini söyleyen Arcan, “Elimizde Anayasa Mahkemesi kararıyla 8 Nisan itibarıyla Galatasaray’a çıktık. Ancak meydan hâlâ bir polis karakolu, hala etrafı polis bariyerlerleriyle çevrili. Önünde beklemenin mümkün olmadığı bir yer” dedi.
‘HEM ANNESİZ HEM BABASIZ BIRAKILDIK’
1995 yılının ekim ayında babasının evlerinin önünden gözaltına alınarak kaybedildiğinde daha 9 yaşında olduğunu belirten Fehmi Tosun’un kızı Avukat Jiyan Tosun acısını şu sözlerle paylaştı: “O tarihten sonra annem her yerde babamı aramaya başladı. Galatasaray Meydanı’nda Cumartesi Annelerinin, Cumartesi İnsanlarının oturmaya başladığını öğrendi ve İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuru yaptı. Her hafta Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başladı. Babamı aramak için her yere başvuruda bulundular. O dönemin insan hakları aktivistleri hangi yola başvurulacaksa bütün o yolları tükettiler.”
Annesinin, babasını bulmak için yoğun çabaları sırasında artık onu da görememeye başladığını belirten Tosun, “Biz hem annesiz hem babasız bırakıldık bir yerde” dedi.
Yetkililerin babasına ne olduğu ve faillerin kim olduğu yönünde hiçbir şey söylemediklerini belirten Tosun sözlerine şöyle devam etti: “Babamın dosyası 2015’te zamanaşımı nedeniyle kapatıldı. Annem eşine ne olduğunu merak ediyor. Babamı gömebilme hakkımın bana iade edilmesini istiyorum. Bu tesis edilmediği müddetçe de 2000. haftada da devam edecek. Gerçeği bilme talebinde bulunan insanlara büyük bir şiddet uygulandı. Bunun önüne geçilebilmesinin tek yolu da Cumartesi Anneleri’nin taleplerinin karşılanması. Bu sadece mevcut hükümetin yapacağı bir şey değil. Toplumsal olarak zorla kaybetmenin ne anlama geldiğini, buna maruz kalan kişilerin nasıl bir ızdırap içerisinde hayatlarını sürdürdüğünün anlaşılmış olması gerekiyor.”
BİR KARANFİL BIRAK
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybolan yakınlarını arama mücadelelerinin 1000. haftasında bugün özel bir buluşma gerçekleşecek. Bu özel buluşma için dünya genelindeki destekçileri dijital bir platform üzerinden bir araya getirmek amacıyla bir internet sitesi hazırlandı. Bu site aracılığıyla, dünyanın dört bir yanındaki insanlar, Cumartesi Anneleri’nin uzun süreli mücadelesine desteklerini dijital ortamdan Galatasaray Meydanı’na sembolik olarak karanfil bırakarak gösterebilecekler.
CUMHURİYET İLK EYLEMİ YAZDI
Cumartesi Annelerinin 27 Mayıs 1995’teki ilk eylemi gazetemizde böyle yer aldı. Kayıp Hasan Ocak’ın yakınlarından oluşan grup, Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yaptı. Eyleme demokratik kitle örgütleri de destek verdi.
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması