İzmir Mülteci Dayanışma Platformu: Linç söylemleri terk edilmeli

İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde mültecilere yönelik ‘nefret söylemleri’nin artığına dikkat çekmek için meydanlara indi. Yapılan basın açıklamasında, “Hangi siyasi cephe/ittifaktan geldiğine bakmaksızın, linç kültürüne hizmet eden bu söylemlerin derhal terkedilip, mülteci hakları başta olmak üzere, gerçek sorunlara dair çözüm önerilerini dillendirmeye davet ediyoruz” denildi.

Yayınlanma: 24.05.2023 - 20:59
İzmir Mülteci Dayanışma Platformu: Linç söylemleri terk edilmeli
Abone Ol google-news

İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, ikinci tura kalan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mültecilerin pazarlık masasına konmasını ve ırkçı söylemlerin artmasına tepki gösterdi. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanan kalabalık, "Hepimiz mülteciyiz, ırkçılığa hayır" yazılı pankartın arkasına geçerek bir basın açıklaması yaptı. 

Çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve parti temsilcilerinin de katıldığı açıklamada, "Dayanışma yaşatır", "İltica haktır", “Irkçılığa hayır”, "Göçmen işçiler sınıfın parçasıdır" ve "Ne mülteci ne fakir, bizi asıl soyan yerli ve zengin", Hepimiz biriz ötekileştirme” yazılı dövizlerle taşıyan kalabalık sık sık "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganı atıldı. 

“TOPLUMDA NEFRETİ KÖRÜKLEYECEK BİR DİL…”

Platform adına basın açıklamasını okuyan avukat Meral Kaban, ülkede var olan seçim atmosferi ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda sonuçlanamayıp ikinci tura kalması dolayısıyla tarafların propaganda için tercih ettikleri dilin ilk seçimdeki uzlaşmacı, toparlayıcı dilden uzaklaştığını ifade ederek, 14 Mayıs’ta gerçekleşen seçimde milliyetçilik ve mülteci düşmanlığı siyaseti yaparak seçime giren adaya verilen oyların oranının ikinci tur sonuçlarını etkileyecek düzeyde olması nedeniyle sırf bu kitlenin oylarını alabilmek için toplumda nefreti körükleyecek, düşmanlığı çoğaltacak ve geri dönüşü olmayan üzücü olayların gerçekleşmesine sebebiyet verecek bir dil ile konuşulmaya başlandı. Mitinglerde, TV ekranlarında, sosyal medyada kullanılan bu zehirli dil toplumun en alt katmanında bulunan mülteciler için olduğu gibi aynı sebeple hak talep eden bütün taraflara zarar verecektir” diye konuştu.

“MÜLTECİLERİN YAŞAM HAKKI İLE İLGİLİ KAYGILARI ARTARAK DEVAM EDİYOR”

Türkiye’de henüz doğru bir mülteci politikasının olmadığına dikkat çeken Av. Kaban, “Cenevre Sözleşmesi’ne konulan şerh orta dururken, kendilerinin hak ve adaletten yana olduğunu iddia eden tüm siyasi parti ve liderlerinin, mülteci haklarını tanımaları beklenirken, aksine her fırsatta ve yaşanan her olumsuzlukta mültecileri sorumlu tutmaları, onları ‘günah keçisi’ ilan etmeleri hem nefret söylemi hem de doğru değildir. Unutulmamalı ki siyasi parti liderlerinin söylediklerinin toplumda olumlu-olumsuz bir karşılığı ve aynı oranda bir sorumlulukları var. Ve ne yazık ki; ülkemizde nefret söylemi ile nefret suçu arasındaki mesafenin çok da uzak olmadığını yaşanan birçok örnekte gördük. Yükselen ırkçılık, oluşturulan nefret iklimi, ona hizmet eden şoven dil ve söylemler düşünüldüğünde zaten dezavantajlı olan mültecilerin, gelecek ve de yaşam hakkı ile ilgili kaygıları her geçen gün artarak devam etmektedir" dedi.

"LİNÇ KÜLTÜRÜNE HİZMET EDEN SÖYLEMLER TERK EDİLMELİDİR"

"Yeryüzünün çizilmiş olan sınırlardan bağımsız olarak herkese ait olduğunu savunan kurumlar ve kişilerin bir araya geldiği bir platform olarak bizler hiçbir seçim sonucunun insan hak ve yaşamından önemli olamayacağını belirtmek istiyoruz” diye devam eden Av. Kaban, “Dezavantajlı herhangi bir kesimi düşman ve öteki olarak gösteren hiçbir siyaset yüzde 99,9 oyla dahi seçilse meşru olmayacaktır. Bizler mülteci hak savunucuları olarak, hangi siyasi cephe/ittifaktan geldiğine bakmaksızın, linç kültürüne hizmet eden bu söylemlerin derhal terkedilip, mülteci hakları başta olmak üzere, gerçek sorunlara dair çözüm önerilerini dillendirmeye davet ediyoruz. Zira haklardan yararlanmak için vatandaş değil, insan olmanın yeterli olduğunu belirtiyor ve aksi halde yaşanan tüm olumsuzluklarda bu dil ve söylemin sahiplerinin sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz" ifadelerini kullandı.

Basın açıklamasının ardından bağlama eşliğinde deyişler söylendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler