Yaraları hâlâ sarılmayan depremzedelerin çaresizliği sürüyor: Çivi bile çakmadılar

Hatay İskenderun’da yurttaş depremin yıldönümünü, çamura gömülmüş konteynerde karşılıyor. Her yağmurda yaşam koşullarının daha da ağırlaştığı kentin yıkılan otogarında, kendi olanaklarıyla konteyneri dükkâna çeviren esnaf, “Bir çivi bile çakmadılar” diyor.

Yaraları hâlâ sarılmayan depremzedelerin çaresizliği sürüyor: Çivi bile çakmadılar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.01.2024 - 03:00

Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümüne günler kala depremin en kötü vurduğu kentlerden Hatay’ın İskenderun ilçesinde sorunlar hâlâ çözüm bekliyor. Başta sıvılaşma ve altyapı sorunu olmak üzere deprem, liman kentinde birçok sorunu daha da içinden çıkılmaz bir aşamaya getirmiş. 

Deprem bölgesindeki ilk durağımız İskenderun. Yıkılan otogarın yerinde konteyner dükkanlar var çamurun ortasında. Yerel yönetime ilişkin hiçbir çalışmaya denk gelmedik. Esnaf, kendi konteynerini kendisi bulmuş. Gazeteci olduğumuzu fark edince “Tek bir çivi bile çakmadılar”tepkisini dile getiriyorlar. Yağmurun hafif çiselemesi yetiyor her yerin balçıklaşmasına, sahil yolundaki su seviyesinden araçların lastikleri görünmüyor. 



‘DAYAN BABACIĞIM’

Gazetemizde uzun süre foto muhabiri olarak çalışan ve depremde kolunu kaybeden Akın Bodur’u ziyaret etmek için ilçedeki Üsküdar Belediyesi Konteyner Kenti’ne geçiyoruz. Akın ağabeyin kaldığı yeri ararken bir kadın “Birisini mi arıyorsunuz?” diyor. O sırada konteyner yaşamını merak ettiğimizi görünce içeri davet ediyor. 

İçeri giriyoruz, yalnızca 35 saniye içerisinde ailenin tamamının enkazda kaldığını, 11 yaşındaki kızlarını kaybettiklerini ve 18 yaşındaki kızlarının ise ayağından operasyon geçirdiğini,  destek ile yürüdüğünü öğreniyoruz. Aile yaklaşık 30 bin lira değerindeki aparatı borç harç aldıklarını, hiçbir destek görmediklerini anlatıyor. Sohbet sırasında dört yaşındaki küçük kızları meraklı gözlerle bizi izliyor. Annesinin söyledikleri ise ruhumuza saplanıyor: “İçine kapanık olduğu için yalnızca anne- baba diyebilen kızım, babasının yaralandığını görünce ilk kez enkaz altında cümle kurdu ve ‘Lütfen dayan babacığım’ dedi.”

‘BEKLESEYDİK ÖLÜRDÜM’ 

Sarsılmış bir halde oradan çıkıp Akın ağabeyin yanına geçiyoruz. Video çekimine çok sıcak bakmasa da “Ama aktarmak istediklerim var” diyor ve şunları söylüyor: “Mesleki deneyimim, kriz anlarında devlet mekanizmasının geç kalabildiğini öğretmişti. Depremden beş gün önce çalıştığım yerel gazetede Kahramanmaraş fayını haber yapmıştık. Enkazdayken yukarıda konuşulanları duyuyordum. 

Merkezin Kahramanmaraş olduğunu anlayınca yardım ekibinin gelmeyeceğini anladım. Kolum sıkışmıştı, arkadaşlara kolumu kesmelerini söyledim. Onları dinleyip ekip bekleseydik öleceğimi biliyordum. Zaten ikinci depremde, beni kurtarmak için girdikleri yer de yıkıldı. beklesek, onlar da ölecekti muhtemelen."

Yaşananlar zamanla alışılan değil, zamanla ağırlaşan şeyler. Her gelişte çok daha zor geliyor her şey. Yeryüzünün her anlamda en büyük çaresizliği ile sınanıyor insanlar. Dinlerken bile yutkunuyorsunuz. 10 gün sonra bir yıl olacak ve hâlâ ruhen diz çökeceğiniz yaşanmışlıklara denk geliyorsunuz. 


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler