Geç kalmış bir beraat yazısı
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Geç kalmış bir beraat yazısı

17.09.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sabaha karşı kapım çaldığında gelenleri biliyordum. İkiletmeden açıp “Bekleyin geliyorum” dedim. Birden aklıma düştü. Polislere dönüp, “Gözaltı kararına bakabilir miyim” diye sordum. Yoktu. İstanbul Başsavcı Vekili telefonla talimat vermiş, “acil alın” demişti.

O günden yargılandığım davanın bittiği güne kadar 6 ay 6 gün geçti. 3 ay 20 gününde tutukluydum. Kalan 2 ay 16 gün ise adli kontrol altındaydım.

Tutuklu arkadaşlarımın tahliye haberini beklerken kendimle ilgili kısmı dinlemedim bile. Bir değil, iki kez beraat etmiştim. Biri bütün sanıklarla birlikte “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak” suçlamasından. Öbürü ise “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” ithamından.

‘Pardon’ değil ‘örgüt’ var

Beraat gerekçesinde şu yazıyordu: “Sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması sebebiyle...” yazıyordu. 

Yani ortada tam bir “pardon” durumu vardı.

Hatadan dönülmüş” demeyin. Bu “hata” denilerek kapatılacak bir mesele değil. Elindeki yargı gücünü mensubu olduğu yapılanma için kullanan yargı mensuplarının bıraktığı bir iz. 

Ağır ceza mahkemeleri ile sanık olarak tanışmam 2009 yılında Ergenekon davasına bakan hâkim, savcı ve polislerin iftar buluşmasını haberleştirmem ile oldu. Ömrümün 11 yılının 8 yılında çeşitli gerekçelerle ağır ceza mahkemelerinde yargılandım. 9 yılımın 2 yılını bu davalar nedeniyle hapiste geçirdim. Tamamında suçlama konusu yazılar ya da haberlerdi. Bütün bu hukuk süreçlerinin sonunda hiçbir ceza almadım. Tabiri caizse “yattığımla kaldım”. Haliyle “pardon” kelimesi ağızdan kolay çıksa da ben başka türlü duyuyorum. 

Olmayan suçtan tutuklama

4 Mart sabaha karşı gözaltına alınıp, gecesinde tutuklandığımda yapılan suçlama “MİT mensubunu ifşa”ydı. Kanunların uzaktan bakıldığında soğuk geldiğini biliyorum. Ancak bilenler için bu nedenle tutuklanmak anormal bir uygulamaydı. 1983’ten beri olan, 2014’te sertleştirilen MİT Kanunu canlı yayına çıkarılan istihbaratçılar için bile dolabından hiç çıkmamıştı. Hele hayatını kaybetmiş bir kamu görevlisi için uygulamasının yapılabileceği tartışmalıydı. Üstelik kanunu hazırlayan vekil bile amacın sadece “görev başındaki MİT’çileri korumak” olduğunu söylüyordu.

Öte yandan alt sınırı 3 yıl hapis olarak belirlenen kanunun neredeyse “yatarı” yoktu. Yine de şaşırmadım. Çünkü adliye içinde örgütlü bir grubun bizi hapsetmek için beklediğini çok önceden duymuştum. 

Karar ‘hile’yi kabul etti

Beni tutuklayan hâkim, adliyenin “istenileni en hızlı yapan hâkimi” olarak ünlenen Umut Kasım’dı. Kararını önceden biliyordum. Mahkemede yüzüne bakarak “emin olun tarih göstermiştir ki hukuku kendi ikballerine aracı yapanlar er ya da geç o hukukun pençesinde can çekişir” demiştim.

Bu dönemde süte karışan su gibi hukuka da hileler karıştı. MİT Kanunu’ndan yargılansak, asliye ceza mahkemesine çıkacaktık. Suçlamanın yanına “devlet sırlarını açıklamak” eklendi. Böylece dava, ağır ceza mahkemesine taşındı. Mahkeme, bu suç açısından tüm sanıklar için beraat vererek savcılığın yaptığı hileyi de kabul etmiş oldu.

FETÖ döneminin aynısı

Öte yandan hakkımızda yazılan iddianamede bir değil, üç savcının birden imzası vardı. Nedense soruşturma savcısının yanına, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve vekili de imzasını atmıştı!

Üstelik...

Üç savcı imza attıkları soruşturmaya gizlilik kararı koymuştu. Avukatlarımızın bile dosya içeriğini görmesine izin vermiyordu. Ancak nasıl oluyorsa kilitledikleri dolaptan yandaş medyaya sistematik olarak evrak sızıyordu.

Ya savcı odasının anahtarı bazı muhabirlerde vardı ya da savcılar kendi elleriyle dağıtımcılık yapıyordu. FETÖ döneminde bire bir aynısını yaşadığımız bu durum, hapiste kendisini savunamayan insanları yargı eliyle karalamak için yeni örgütlenme tarafından kullanılıyordu. 

Beni tutuklayan hâkim nerede?

Aylar sonunda beraat ettim.

Aynı içeriğe sahip yüzlerce mesaj, haber, yazı içinden neden sadece iki mesaj ve iki haber ayrılıp özel seçilmiş 8 sanığa iddianame yazıldığı sorusu ise benim için halen havada duruyor.

Emin olun FETÖ’nün “özel yetkili” yargılamaları yıllar sonra nasıl konuşulduysa, “özel seçilmiş yargılamalar” da öyle aydınlatılacak.

Hakkımda beraat kararı okunduktan sonra salondan çıktığımda benim aklım başka yerdeydi. Acaba o gece beni tutuklayan, “söz dinleyen” Umut Kasım şimdi neredeydi?

Adliyeyi iyi bilenlere sordum. “Sen İstanbul Adliyesi’nde yayılan ‘Umut Kasım sendromu’nu duymadın mı” dediler. Meğer “yapılması gerekeni yapmasıyla meşhur” hâkim, ben hapisteyken Diyarbakır’ın Bismil ilçesine gönderilmişti. Yargıtay’a atanma hayalinin bitişi pek hızlı olmuştu. Ardında kalanlar “ya bize de...” diyerek hukuk dışına çıkmanın bedelini sorguluyordu.

Tahliye olurken “bir daha geldiğimde yatarım” diyerek yatağını cezaevine emanet bırakan Rıfat Ilgaz’ların hikâyelerini okuyarak büyüdük. 10 yıl önce adliyeleri yöneten zihniyetin isim değiştirerek yoluna devam ettiği, iddianameleri aynı mürekkebin yazdığı bu filmi izledik, izliyoruz, izleyeceğiz. Hayatımın yıllarının cüppeliler tarafından çalındığı bu hikayenin sonunda da umarım “ben bunu görmüştüm” diyeceğiz...

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025