İki Kelepçe,İki Dilekçe
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

İki Kelepçe,İki Dilekçe

28.12.2014 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

30 yıl önceydi:
1984 yılı. Mayıs ayı…
Prof. Hüsnü Göksel, Prof. Bahri Savcı, Aziz Nesin, Esin Afşar, Bilgesu Erenus ve Prof. Fehmi Yavuz, Çankaya’ya çıkıp Cumhurbaşkanı’na iletilmek üzere bir dilekçe bıraktı.
“Aydınlar Dilekçesi”nin altında, 1260 imza vardı.
12 Eylül karanlığından korkmayan, aydınlığı arayan bir grup cesur insanın 6 sayfalık dilekçesi şu cümleyle başlıyordu:
“Türkiye, en ağır bunalımlarından birini yaşamaktadır.”
Ve özetle deniliyordu ki:
“Biz aşağıda imzası bulunanlar;
-Olağanüstü yargıya başvurmayan bir hukuk devleti istiyoruz.
-Kimsenin siyasi görüşünden veya dinsel inancından ötürü kınanmadığı bir ülke istiyoruz.
-Çoğunluk iradesi bahane edilerek temel hakların yok edilmemesini istiyoruz.
-Basına özgürlük, TRT’ye özerklik istiyoruz.
-Eksiksiz insan hakkı, güçlü demokrasi, çağdaş eğitim, özerk üniversite, sansürsüz sanat istiyoruz.”

***

Bilin bakalım Cumhurbaşkanı, dilekçeyi alınca ne yaptı?
İlk katıldığı törende, “kendini aydın zannedenler”e giydirdi:
“Bu millete hükmetmek için aydın olmak gerekmez” dedi.
Yurtiçinden ve yurtdışından çatlak sesler çıktığını, “iç düşman”ın, “dış düşman”dan daha tehlikeli olduğunu söyledi.
Çerkez Ethem’in bizi arkadan hançerlediğini” hatırlattı.
“Bizim basın özgürlüğüne dokunduğumuz yok ki” deyip ekledi:
“Onların istediği her çeşit Marksist yayın yapılsın. Yağma yok vatandaşlarım.”

***

30 yıl sonra geçen gün, 93 isim, “Demokrasiye Darbe” başlıklı bir bildiriye imza koydu. Gazetelerde tam sayfa ilan olarak yayımlanan o bildiri, şu cümleyle başlıyordu:
“Geçmişte askeri darbelerle kesintiye uğrayan Türkiye demokrasisi, bugün sivil yönetim altında büyük hızla kan kaybediyor.”
Özetle deniliyordu ki:
- Kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını, gösteri hürriyetini, basın özgürlüğünü, ‘milli iradenin önünde engel’ sayan bir iktidar işbaşında...
-Hukuk, özgürlükler aleyhine bir baskı aracına dönüştü.
-Hükümet, her gün daha da otoriterleşiyor.
-Gazeteciler işten attırılıyor, hapse atılıyor, taraftar sermayeye devredilen medya tamamen susturulmak isteniyor.
Biz aşağıda ismi zikredilen imzacılar, Türkiye demokrasisi için çok geç olmadan, AKP hükümetini girdiği tehlikeli yoldan dönmeye davet ediyoruz”.

***

Bilin bakalım Cumhurbaşkanı, dilekçeyi okuyunca ne yaptı?
İlk katıldığı törende, “eli kalem tutanlar”a giydirdi:
“Türkiye aleyhine propaganda yapıyor ilkesizler, pervasızlar, ahlaktan yoksunlar...” diye hakaret etti.
Sizi sırtınızdan kimin hançerleyeceğini göremezsiniz” diye ekledi.
Dünyanın hiçbir yerinde medyanın Türkiye’deki kadar serbest olmadığını söyleyip içeride 7 gazeteci olduğunu açıkladı.
“Biz azarlanacak ülke değiliz. O günler geçti”
dedi.

***

Tanıdık bir korku filminin güncel versiyonu gibi değil mi?
30 yıl arayla, aynı baskılara karşı çıkan iki bildiri…
30 yıl arayla aynı baskıları savunan iki Cumhurbaşkanı:
İlki Kenan Evren, ikincisi R. Tayyip Erdoğan
İnsan umutsuzlanıyor değil mi?
Umutsuzlanmayın!
30 yıl önce aydınlara, eli kalem tutanlara saldıranın şimdi ne halde olduğuna bakıp şimdikinin sonunu hesaplayın.

Neden imzalamadım?
“Demokrasiye Darbe” başlıklı bildiri imza için adresime yollandığında, çoğu cümleye katılmakla birlikte metindeki iki ifadeden rahatsız oldum.
İlki şu:
“Son birkaç yılda pek çok yasa değiştirilerek, hukuk sistemi evrensel hukuk normlarından uzaklaştırılmış ve temel kişi hak ve özgürlükleri aleyhine bir baskı aracına dönüştürülmüştür.”
“Son birkaç yılda” mı?
Yıllardır temel hak ve hürriyetlere yönelik saldırılardan yakınmıyor muyuz?
Hukuksuzluğun, Cemaat’in baskı altına alındığı “son birkaç yıl”la sınırlanması, daha önce yargısız infazlarda evi basılan, tutuklanan, yargılanan, mahkûm olanlara haksızlık değil mi?
İkinci itirazım ise, bildirinin iktidara, “girdiği tehlikeli yoldan dönme” davetiyle sona ermesine…
Tehlikeli yolun bitmesi için, o yolu açanlardan insaf ummak, bir çaresizlik ifadesi…
Bir felaketin nedeni, onun panzehiri olabilir mi?
Artık bizim, iktidara yönelik, “Yoldan dön” ricalarına değil, “Onu yoldan çevirmek için dayanışma ve güç birliği” çağrılarına ihtiyacımız var.

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016