Çarşı pazar gezerken!..

01 Ağustos 2022 Pazartesi

Muhalefet liderleri çarşı-pazar geziyorlar.

İyi bir iş yapıyorlar. Esnafın dertlerini dinliyor, onlarla bire bir ilişki kuruyorlar.

Doğru bir etkileşim yöntemidir bu.

Ancak bir önemli noktayı gözden kaçırmamak gerekiyor:

Bu çarşı-pazar esnafı son seçimlerde hangi partiye oy vermişti?

Daha da önemlisi, önümüzdeki seçimde hangi partiye oy verecek?

Eğer bu esnaf geçmişte oyunu AKP’ye verdi ise, şimdi bu sayıp döktüğü sıkıntılar karşısında oyunu muhalefet partisine verecek mi, yoksa gene döne dolaşa AKP’yi mi seçecek?

Eğer muhalefet partileri bu gezilerdeki izlenimleriyle iktidarı aldıklarını düşünüyorlarsa yanılırlar.

Bizim toplumda özellikle oy verdikleri partiyi değiştirmek çok kolay değildir. 

İnsanın “kendini aldatarak ikna etmesi” sanıldığından daha da yaygın bir psikolojik olgudur.

“Evet, sıkıntı var ama çaresini gene bunlar bulur” aldatmacası, oyunu değiştirmek isteyen seçmenin önünde sığınacağı bir bahane olabilir.

İktidar partisi ve Erdoğan büyük ölçüde bu aldatmacanın başarılı olacağına güveniyor.

Erdoğan’ın görmezden gelinemez karizması bugün de geçerlidir.

AKP’nin örgütsel etkinliği de hesaba katılmalıdır.

İktidarın sadakaya bağladığı yaklaşık 4 milyon aile de kaybetme korkusu nedeniyle AKP’ye oy verecektir.

Seçimlerde oynanacak oyunlar da tabloya eklenmelidir.

Kısacası, seçimde iktidarın el değiştirmesi sanıldığı gibi “çantada keklik” değildir.

Muhalefetin “cumhurbaşkanı adayı” bu tabloya göre değerlendirilmeli, strateji ve taktikler bu hesaplara göre belirlenmelidir.

YAPABİLME GÜCÜ

Anketlerde görünen “kararsız seçmen” oranı yanıltmamalıdır.

Seçmen kararsız değildir ama açıklamak istememektedir. Bu grubun çoğunluğu AKP’ye oy vermek istemeyenlerdir. 

AKP dışında oy vereceği partide kararsız kalan seçmen nereye yönelir?

Bu seçmenin CHP’ye yönelimi zayıftır. İYİ Parti bu seçmene daha yakın görünüyor. Anketlerde bu partinin yükselmesi bundan olmalıdır. DEVA, Gelecek ve Saadet partileri çıkış göstermiyorlar.

Burada toplumu etkileyecek olan “yapabilme gücü”dür.

“Yapabilme gücü” bireyler üzerinde de toplumlar üzerinde de çok etkili bir faktör.

Erdoğan’ı etkili kılan işte bu “yapabilme gücü”dür. İster doğru olsun ister yanlış, “o yapabilir”.

Eğer seçimde kazanılmak isteniyorsa, onun karşısına bu güce sahip bir aday çıkarılmalıdır.

Toplumun da bireyin de “Bu her şeyi yapar” diyeceği bir cumhurbaşkanı adayı olmalıdır.

Bu aday “Bay Kemal” mi olur?

Bu aday “Bayan Meral” mi olur?

Bu aday “Ekrem Abi” mi olur?

Bu aday “Mansur Yavaş” mı olur?

Başka bir aday mı düşünülür?

Ölçüt bu olmalıdır: “Bu dediğini yapar, bunun gözü kara.”

Bu halk neden hâlâ Mustafa Kemal Atatürk’e güveniyor?

Sırrı buradadır.  

Atatürk korkmamış, üstüne gitmiş, dediğini yapmış ve kazanmıştır.

“Yapabilme gücü.”

ZORLU SÜREÇ

Önümüzdeki süreç zorludur.

Seçime uzanan yol her türlü zorluğa açıktır.

Bu süreçte en önemli faktör, topluma güven verecek yapıcı güçtür.

İktidar seçimde kaybetmemek için dinsel dogmalara sığınmak zorunda kalmıştır.

İnanç alanı da onların sömürüsüne bırakılmayacak kadar muhalefetin sahip çıkması gereken bir alandır.

İşte tam da şimdi “laik Cumhuriyet” bütün gücüyle ortamda yerini almalıdır.

Bu yaşamsal noktada tutukluk, çekingenlik, ürkeklik toplumsal güven kaybının nedeni olmaktadır.

Özellikle CHP’ye uyarımız ısrarla bu olacaktır.

Bu zorlu sürecin satrancı doğru oynanırsa,

sonuç elbette “şah mat” olacaktır...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024
Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları