Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!

23 Nisan 2021 Cuma

23 Nisan, başlangıçta savaş sonrası kimsesiz kalan çocuklara yardım toplamak için gayri resmi olarak kutlanan bir çocuk bayramıydı.

Zamanla resmen kutlanan bir çocuk bayramına dönüştü.

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ismini alması 1980 darbesinden sonra, 1981’de Milli Güvenlik Konseyi’nin kararı ile resmileşti.

Yıllarca yeryüzünün tek çocuk bayramına sahip bir ülke olmakla övündü Türkiye.

Dünyanın dört bir yanından bayram kutlamaya gelen çocuklarla şenlikler düzenlendi.

Cumhuriyeti yaşatacak yeni nesillere methiyeler düzüldü.

Başbakanlar koltuklarını her 23 Nisan’da çocuklara bıraktılar.

Yetişkinler, geleceğin çocuklar olduğunu birbirlerine hep hatırlattılar.

Tüm bunlara rağmen çocuklarını yobazlığa kaptırdılar.

Hem de göz göre göre...

HAYALLER VE GERÇEKLER

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ülkenin geleceği olarak görülen ve Cumhuriyete ve laikliğe sahip çıkacak aydın bir nesil olarak yetiştirilmeleri için mücadele verilen çocuklar...

İlk darbeyi Köy Enstitüleri kapatıldığında...

İkinci darbeyi, bayramlarının yeni ismi konulduktan hemen sonra, 1981 Anayasası’yla birlikte zorunlu din dersleriyle tanıştıklarında aldılar.

Nesiller boyunca, laikliği korumak bahanesiyle darbe üstüne darbe yapan askerlerle, bu darbelerden güç alarak yozlaşan politikaların ve ordu içinde örgütlenen irticanın tuhaf savaşını izlediler.

Siyasilerin din sömürülerini seyrettiler.

Kimin kimi kolladığının, gerçek tehlikenin ne olduğunun, hangi ideolojinin hangi niyeti taşıdığının tam olarak hiç anlaşılamadığı siyasi iklimlerde büyüdüler ve kendi çocuklarını da aynı iklime kurban verdiler. 

Nihayetinde bugün bu ülkede devlete ait anaokullarında okuma yazma öğrenmeden önce dini eğitim alıyorlar.

Cehennem ateşiyle korkutulup, cihat fikriyle zehirleniyorlar. 

Laikliği çok ama çok eski zamanlara ait bir masal sanıyorlar.

Dinle devlet işlerinin birbirinden nasıl ayrı olabileceğini anlamaları artık çok zor. Gözlerini, dini siyasete alet etmeyi başarı olarak pazarlayan bir iktidara açıyorlar.

Sünni ve Müslüman olmayanın ya da Sünni ve Müslümanmış gibi yaşamayanın bu ülkede asla barınamayacağına inanıyorlar.

Kadınların, iş bulabilmek için ya da bulduğu işte tutunabilmek için başlarını kapatmalarını...

İnsanların, hayat tarzları ve inançla ilişkileri bambaşka olsa da yalandan oruç tutmalarını...

Sırf kayda geçsin diye cuma namazını aksatmamalarını...

Allah’ın adını ağızlarından düşürmedikleri halde ticari ya da siyasi ahlaksızlıkta bir numara olmalarını doğal karşılıyorlar.

BÖYLE GİDERSE...

Çocuklar yaşadıkları toprakları nicedir, Kurtuluş Savaşı vermiş, bağımsızlığını kazanmış, çağdaşlığı hedeflemiş, yüzünü bilime ve sanata dönmüş bir ülke olarak tanımıyorlar; 

Burayı artık sadece ve sadece “Müslüman bir ülke” sanıyorlar.

Ve kendi gelecekleri ile ilgili, içlerinde bayram edebilecekleri ufacık bir umut bile taşımadan büyüyorlar.

Böyle devam ederse...

Kaçabilenler ilk fırsatta bu ülkeden kaçacaklar. 

Kalanlarsa şu korkunç iktidarın yaptırımlarına boyun eğip sadece dini bayramları kutlayacakları yalan ve riya ile dolu bir geleceğe hapsolacaklar.

Milli bayramların zamanla tamamen sivilleşeceği, daha neşeli, daha kuralsız, daha insani olacağı günleri düşlerken...

Sadece irticai bir hal almaya meyyal dini bayramlara mahkûm edilmek üzere olan bir çocukluğun ardından bakakalan...

Ve çocukları için artık umut dolu hayaller kurmakta zorlanan bu ülkede...

Bugün 23 Nisan.

Ve iktidarı ilk seçimde alaşağı etmek için birleşecek ortak bir öfke yükselemiyor bir türlü ne Meclis’ten ne de halktan. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları