Deprem kırana nasıl dönüşür? - Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Deprem kırana nasıl dönüşür? - Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan

30.01.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Deprem yerin sürekli evrimi olan bir doğa olayıdır. Onu kırana (afete) dönüştüren kişioğludur. Nedenleri: 

Geçmişten esinlenmemek: Depremin bir yasası vardır: “Eğer bir bölgede deprem olmuşsa gelecekte de en az o büyüklükte bir deprem görecektir.” O kentte beklenen en büyük deprem ile deprem yaratacak kırık(lar) bellidir. Depremin en çok yıkım yaptığı yerlere yerleşilmez. Kaldı ki tüm Anadolu uygarlıklarında yerleşimler sağlam tepelere kurulmuş, sulak düzler, tarım amaçlı kullanılmıştır. Bu gelenek 1950’den sonra bozulmuştur. 

Eğitimsizlik: Yapının bir çıkışı vardır, ancak yitirilen canın maliyeti ölçülemez. Bilinmesi gerek, yer-yapı durumu, deprem gelmeden alınacak önlemeler, deprem sırasında, göçük altında, kurtulunca yapılacaklar. 

Bilimsizlik: Kırığın türü, işleyişi, boşalma süresi, deprem odağı derinliği ile sizin uzaklığınız, olduğunuz yer ile yapının davranış özellikleri etkiler. Deprem bölgesinde alan kullanımı, hangi semtlerde, ne tür yapılarda yıkıcı olduğu bilinmelidir. Deprem olmadan önce, sağlam yerde sağlam yapılanma yöntemlerine uyulmalıdır. 

Yazgıcılık: Dini inançlar şunu vurgular: “Kimse Tanrı’ca önceden belirlenen süreden ne bir dakika uzun ne de bir kısa süre yaşar. Herkesin başına gelenler yazgısıdır, bunun dışına çıkılamaz.” Dinsel olarak buna inanan kişi depremde ölümü önceden benimser. Ölümünün kötü yerde, kötü yapıda olmasına değil, Tanrı’ya bağlar. Başına gelenlerin işlenen suçları olduğunu, ölümünün ise cezalandırma olduğuna, gerçek yaşamın burası değil, öldükten sonra başlayacak yaşam olduğuna inanır. Bu akıl, bilim dışı anlayış kişi ölümlerinin önüne geçmeyi engeller. Önlemler alınmadığından sarsıntı da kırana dönüşür. 

Nüfus artışı: Türklerin yüzde 23’ü 0-14 yaşında çocuk, yüzde 68’i 14-64 yaş arası yetişkin, yüzde 9’dan çoğu 65 yaş üzeridir. Birim alana düşen kişi sayısı arttıkça deprem ölümleri artar. Türkiye’de km2’ye düşen ortalama kişi oranı 110 kişi, İstanbul’da 3 bin, Kocaeli 553, İzmir 336, Yalova 326, Konya 58, Erzincan 20, Tunceli 11 kişidir. Dolayısıyla, aynı büyüklükte bir deprem İstanbul’da 30 kat daha ölümcül olur. 553 kişi yoğunluklu Gölcük’te 1999 yılında 7.5’te olan deprem 17 bin 800 kişi öldürdüyse, İstanbul’da aynı koşullarda altı kat daha ölümcül olması beklenir. 

Yoksulluk: Depremlerin yıkım eşik değerleri de ulusal gelirden aldıkları paya göre değişmektedir. Ulusal gelir arttıkça, depremde ölüm sayıları düşmektedir. 

Yoksullar, sağlam yerde, sağlam yapıda oturamazlar. Sağlam yerde sağlam yapıları içindeki konutların aylık kirası 15 ile 50 bin üzerindedir (2024). Oysa emekli aylığı 10.002 TL, yüzde 49’unun aylık geliri ise 7.500 TL’nin altındadır (2024). 2023 yılına göre Türkiye’de kişi başına ulusal gelirden aldığı pay 12.300 dolardır. Oysa bu gelir eşit dağılmamaktadır. Türkiye’de bir kişinin depremden korunması için gereken en az aylık 89 bin TL/ ay’dır. Bu durumda Türkiye’de deprem güvenliği olan kişi oranı yüzde 2 dolayındadır. 

Yüksek ürem (faiz) ile yaşam pahalılığı (enflasyon): İnşaat maliyeti 1’e 100 artınca yapısal dönüşüm de kilitlendi. Kentsel dönüşüm yapılamıyor. Ürem ile fiyatların aşırı şişmesi, ayrıca banka kredilerinin çok yüksek olması sonucu, 2024 m2 inşaat fiyatı 10 ile 25 bin TL’ye çıkınca, deprem bölgesinde yıkılan ağır yaralı yapıların yerine yenileri yapılamaz duruma gelindi. Türkiye’de dönüştürülmesi gereken yapı sayısı 7 milyon, bugüne kadar dönüştürülen ise 3.5 milyondur. 

Çıkarcılık: Yapımcıların kötü gereç kullanarak belediyeye verdikleri tasarımla, uygulamanın ters düşmesi aşırı kazanç beklentisi buna neden olmaktadır. Ayrıca, “Her yere yapı dikilebilir” söyleminden kalkıp depreme çok duyarlı ırmakların çatalağızlarına, doldurulan bataklıklara, oynak, duraysız, sulak tarım alanlarına yeni yerleşimler geliştirilmektedir. Bu durum tarım alanlarını yok ettiği gibi, besinde dışa bağımlılığı artırırken yoksulluğu da kamçılamaktadır. 

Yönetim-siyasiler: İzmir Bayraklı’da, Kahramanmaraş, Elazığ, Malatya, Adana, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Bursa, Kocaeli, Adapazarı, Düzce’de olduğu gibi kötü yerlerde kötü yerleşimleri önlemeyen belediyeler ile üst yöneticilerdir. Devletin 7.5 milyar gelir sağlamak için çıkardığı “İmar Barışı” son günlerde deprem ölümlerini artıracak en büyük rüşvet tabanlı gelirdir. Ne yazık ki bunun bedelini barışan kişilerle, Türk halkı canıyla, malıyla ödeyecektir. 1999’dan beri toplanan deprem vergilerinin amaç dışı kullanılması başlıca sorgulanması gereken konudur. 

Önlem: Çıkan yeni deprem yönetmelikleri kaçak yapılaşmayı büyük ölçüde engellemiştir. Ne var ki bu işin kesin çözümü, “Yer-Yapı Deprem Güvenlik Belgesi” çıkartmak, bunu tapuya işletmektir. Kiralama ya da satış sırasında DASK istendiği gibi ilgili yapının “Yer-Yapı Deprem Güvenlik Belgesi” istenmelidir. Eğer bu belgede, yapı “deprem güvensiz” olarak belirtilmişse, o yapı kiralanmamalı ya da satılmamalıdır. “Yer-Yapı Deprem Güvenlik Belgesi”, jeofizik, jeoloji ile inşaat mühendislerinin ortak çalışması sonucu çıkarılmalıdır. 

Özet olarak, Türkiye’de nüfus artışı durdurulmadıkça, ülke ekonomisi düzeltilmedikçe, kişi başına gelir artırılmadıkça, bilimin ışığında yürünmedikçe, yetkin yöneticilerce yönetilmedikçe, doğal olayları kırana (afete) dönüşmesi engellenemeyecektir.

Jeofizik Y. Mühendisi, İTÜ Maden Fakültesi, Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan 

Yazarın Son Yazıları

KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025
57 yıllık bir ömür... - Mustafa Hüsnü Bozkurt

Okunan 4 bin, yazılan 10 kitap; el yazısı ile tutulmuş onlarca not defteri, sayısız söylev, makale, röportaj, ciltler dolusu emir, talimat, genelge, belge; Fransızca, Almanca, Rumca, Bulgarca, Arapça, Farsça dahil konuşulan 6 dil...

Devamını Oku
11.11.2025
Atatürk’ü anmak ve anlamak - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

Dün 10 Kasım’dı, benim gibi milyonların en büyük yası.

Devamını Oku
11.11.2025
Zamanın kuyusunda yankılanan ses - Abdullah Dörtlemez

Tarih, yalnızca geçmişin kaydı değildir; insanın kendini anlamaya çalıştığı derin bir aynadır. Her çağ, geçmişe farklı bir gözle bakar; bu bakış, çoğu zaman bir yankı gibidir.

Devamını Oku
08.11.2025
Adaletsizliği görmek* - Başar Yaltı

Adalete giden yol, adaletsizliğin görülmesiyle başlar.

Devamını Oku
07.11.2025
Emekliler ölsün mü? - Çetin Düzce

“Emekliler çok yaşadığı için kuruma yük oluyor ” yanlış okumadınız, bunu söyleyen Sosyal Güvenlik Kurumu-SGK Başkanı Raci Kaya.

Devamını Oku
06.11.2025
Çocuk işçiliğinin post-Fordist görünümleri - Özgür Hüseyin Akış

Çocuk işçiliği tartışmalarında belleğimizde canlanan imge, sanayi çağının fabrikalarında ya da tarım alanlarında çalışan çocuklardır.

Devamını Oku
06.11.2025
İstanbul’un su stratejisi - Bekir S. Kocazeybek

İstanbul kenti, 2025 yılı itibarıyla 16 milyon nüfusu ile 5 bin 313 kilometrekare (yüzde 60’ından fazlası Avrupa tarafında) yüzölçümü büyüklüğüne sahip bir şehirdir.

Devamını Oku
05.11.2025
Hukuka uymayan savcı ve yargıçlar... - Erol Ertuğrul

Hukuk fakültesi öğrencilik yıllarımda ceza yargılama hukuk sınavında Prof. Dr. Eralp Özgen, “Tutuklamanın zorunlu olduğu durumları yazınız” diye bir soru sormuştu.

Devamını Oku
05.11.2025
Emekçi babası Karaoğlan... - Şükrü Karaman

Emekçi babası, Türk siyasetinin “Karaoğlan”ı Bülent Ecevit 19 yıl önce, 5 Kasım 2006’da yaşamını yitirdi.

Devamını Oku
05.11.2025
Anayasayı ihlal suçu - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

Toplumu özgür insanın ileri götüreceğini kabul eden siyasi rejim ve anayasalar, özgürlükleri korumak için devleti birbirini denetleyen üç temel güce bölmüşlerdir.

Devamını Oku
04.11.2025
Ulusun onurunun güvencesi - Azmi Kişnişci

Yaşı küçük ama kökleri derin Cumhuriyetimiz, Türk ulusunu insanlık ailesinin onurlu bir üyesi yapmayı amaçlar.

Devamını Oku
04.11.2025
Çok kutuplu küresel düzensizlik - Nejat Eslen

Donald Trump farklı bir ABD başkanı.

Devamını Oku
03.11.2025
Cumhuriyete kavramsal yaklaşım - Prof. Dr. Hakan Reyhan

Cumhuriyetin kavramsal içeriğinde birbirini tamamlayan unsurlar vardır.

Devamını Oku
03.11.2025
Bitkisel üretimde gerileme - Ülkü Sarıtaş

24 Ekim 2025 tarihli haberlerde yer alan bilgilere göre; Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından derlenen veriler doğrultusunda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2025 yılı bitkisel üretim ikinci tahminini yayımladı.

Devamını Oku
01.11.2025
Demokrasi kültürü deyince... - Gülşen Karakadıoğlu

Günümüz insanları pek bilmezler; ülkemizde 1980’lerde düzen karşıtı gösteriler düzenleniyor; gençler, yetişkinler özgürlük ve demokratik bir yaşam için demokratik biçimde örgütleniyor, gösteriler düzenliyordu.

Devamını Oku
01.11.2025
Adaletin sınandığı yer - Hüseyin Özkahraman

Türkiye bir kez daha tarihin o kritik eşiğinde duruyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Yeni casusluk kumpası - Doğan Erkan

Yeni bir düşman ceza hukuku ve Ergenekon operasyonu taklidi “casusluk” kumpası Merdan Yanardağ ve Tele1 üzerinden Ekrem İmamoğlu’nu kapsayacak şekilde kuruluyor.

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyet yıkılamaz - Mahmut Aslan

Cumhuriyet, Türkiye için yalnızca bir yönetim biçiminin adı değil, milletin iradesinin ta kendisi, eşit yurttaşlığın somutlaşmış hali ve özgür bir yaşamın sarsılmaz umududur.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyetin temeli o kadar güçlü ki hiçbir baskı sarsamaz!

“Tarihimizde olduğu gibi demokrasi dışı yollara tenezzül ederek iktidarda kalmak isteyen hiçbir güç başarılı olamamıştır, bundan sonra da olamaz. Ülkemizi bu karanlıktan çıkaracak yegâne güç, milletimizin sarsılmaz iradesi ve Cumhuriyetimizin kuruluşundaki mutabakat ruhudur.”

Devamını Oku
29.10.2025
Ben Cumhuriyet çocuğuyum - Ayşe Yüksel

Cumhuriyetimizin 35’inci yılında, Cumhuriyet ebesi sayesinde dünyaya gözlerimi açmışım.

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet ve demokrasi... - Nazan Moroğlu

Mustafa Kemal’in önderliğinde emperyalist güçlere karşı verilen tam bağımsızlık mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının ardından, 102 yıl önce 29 Ekim’de kurulan Cumhuriyetimizin temeli ulusal egemenliğe dayandırılmış ve yapılan devrimlerle ümmetten ulusa, kuldan yurttaşa kararlı bir dönüşüm sağlanmıştır.

Devamını Oku
29.10.2025
Anadolu ihtilâli fikri - Yüksel Işık

Tarihi günün bir gün öncesidir; Çankaya’dadırlar. Sofra kurulur; herkes toplanır etrafına… Henüz başlanmıştır ki Mustafa Kemal söze girer; “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz”.

Devamını Oku
28.10.2025
Cumhuriyet kimin öyküsüdür? - Abdullah Yüksel

Cumhuriyetin nasıl kurulduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ancak neden kurulduğu belki daha önemli bir soru.

Devamını Oku
28.10.2025
Devrim geriye işle(tile)mez! - Doç. Dr. İhsan Tayhani

Büyük Atatürk, başyapıtı Cumhuriyete yüklediği anlamı, derinlikli bir biçimde yukarıdaki özlü sözünde dile getirir.

Devamını Oku
28.10.2025
'Cumhuriyet sadece bir gazete değildir...'

“Cumhuriyet imecesi” kampanyasını kısıtlı imkânlarıma rağmen ilgiyle takip ediyorum.

Devamını Oku
27.10.2025
KKTC, bağımsız bir devlettir - Hikmet Sami Türk

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 19 Ekim 2025 günü seçmenlerin yüzde 64.82 oranında katılımıyla yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ile yeni bir döneme girdi.

Devamını Oku
25.10.2025
Zeytin saldırı altında - Çağatay Güler

Ülkemiz uzmanlarının değişmez bir kaderidir aynı doğruyu defalarca yazmak zorunda kalmak.

Devamını Oku
25.10.2025
Dış ticaret perspektifinden ‘Türkiye, Rusya, Çin’ - Ahmet Yılmaz

Bugünlerde dış politikada Çin ve Rusya ile ilişkiler yeniden gündemde.

Devamını Oku
24.10.2025
Demokrasimize bulaşan enfeksiyonlar - Ülgen Zeki Ok

Cumhuriyetimizin kuruluşunun 102. yıldönümü yaklaşırken demokrasimizin geldiği nokta, rahmetli Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcımız Sabih Kanadoğlu’nun 10 yıl önce bir tıbbi enfeksiyon hastalıkları kongresinde yaptığı “demokrasiye musallat olan enfeksiyonlar” konulu konuşmayı aklıma getirdi.

Devamını Oku
24.10.2025
Türkiye’de veteriner hekimliğin 183. yılı - Mücteba Binici

Ben bir Köy Enstitülü öğretmenin oğluyum.

Devamını Oku
23.10.2025
Bakanlıkların düşüşü - Ozan Zengin

Bakanlıklar, devlet teşkilatlanmasının merkezinde yer alan yapılardır.

Devamını Oku
23.10.2025
Askeri hastaneler açılmalıdır - Cihangir Dumanlı

AKP, iktidara gelir gelmez “askeri vesayeti ortadan kaldırmak” sloganı ile ulusal güvenliğimizin güvencesi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gücünü ve saygınlığını azaltıcı adımlar atmıştır.

Devamını Oku
22.10.2025
Sosyalist hareketin yönü üzerine - Doğan Sevimbike

Kemal Okuyan’ın soL’da yayımlanan “Sosyalist Hareket ve CHP’yi Desteklemek” başlıklı yazısı, sosyalist hareketin yönü üzerine önemli bir tartışma başlatıyor.

Devamını Oku
22.10.2025