İmar Affı Çıkaranları, Kim, Neden Affetsin? - Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

İmar Affı Çıkaranları, Kim, Neden Affetsin? - Prof. Dr. K. Erçin KASAPOĞLU

18.11.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yeter artık! Depremler bu ülkenin ve bu milletin kaderi değildir, olmamalıdır da!

Deprem bazı softaların ve din simsarlarının dile getirdiği gibi bir ‘takdir-i ilahi’ de değildir. Binalarımız depremlere dayanıklı inşa edilmeli ve imar affından kesinlikle vazgeçilmelidir. Depremler, dünyanın oluşumundan bu yana olagelen, dün de olan, bugün de olan ve gelecekte de hep olacak olan, dünyanın doğal dengesi için de gerekli olan bir doğa olayı”dır.

Deprem, asla bir afet” ya da bir felaket” de değildir. Onu bir afete ya da felakete dönüştüren, ona karşı gerekli önlemleri zamanında ve yeterince almayan biz insanlar”ız.


‘ZARAR AZALTMA’ POLİTİKASI

Bugün için sahip olduğumuz bilgi düzeyi ve teknoloji ile çok büyük bir enerji patlaması ve çok güçlü bir doğa olayı olan depremleri önleyebilme olanağımız yok ama onun neden olduğu hasarları, yıkımları ve can kayıplarını önleyebilecek bilgi düzeyine, teknolojiye ve ekonomik güce sahibiz.

Önce depremlerle mücadeledeki çağdışı “yara sarma” politikasında ısrar etmekten vazgeçip çağdaş “zarar azaltma” politikasını benimsememiz, yani deprem sonrası”na değil, deprem öncesi”ne ağırlık vermeliyiz. Deprem öncesi yapacağımız çalışmalar ve alacağımız önlemlerle olası bir depremin oluşturabileceği hasarları, yıkımları ve can kayıplarını önleyebilir ya da en aza indirgeyebilir, böylece deprem sonrası yapmamız gereken arama kurtarma ve yara sarma çalışmalarımızı daha kolay, daha etkili ve daha ekonomik hale getirebiliriz.

Peki, doğru olan bilimsel gerçeklik bu iken neden siyasilerimiz hâlâ deprem sonrasında ısrar ediyor? Çünkü deprem öncesi yapılması gerekenler, hükümetin ve siyasilerin, anayasamıza göre zaten yapmakla yükümlü oldukları işler; o nedenle onlara siyasi açıdan fazla bir getiri, bir rant sağlamaz.

Oysa deprem sonrası yapacakları arama kurtarma, depremzedelere çadır, battaniye, ekmek ve yemek göndermek, maddi yardımda bulunmak, evi yıkılanlara geçici ikamet olanağı sağlamak ve Yıkılan evlerinizi yeniden yapacağız”, Yaralarınızı en kısa zamanda saracağız” gibi hiçbir zaman tam olarak yerine getirmedikleri ve getiremeyecekleri vaatlerde bulunarak deprem bölgesine birkaç bakan gönderip siyasi şov yaparak tüm bunlardan siyasi rant sağlayabileceklerini ve oy devşirebileceklerini düşünürler.

İşte salt bu yanlış ve çağdışı “yara sarma” politikası yüzünden son İzmir depreminde olduğu gibi her depremde onca binamız hasar görüyor, yıkılıyor ve onca canlarımız yitiriliyor. 30 Ekim 2020 Cuma günü İzmir’de meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremde, son verilere göre 116 canımızı yitirdik.

Tüm bu canların, yıkılıp dağılan ailelerin ve yetim kalan bebeklerin vebali, tüm uyarılara rağmen o bölgede gerekli önlemleri zamanında ve yeterince almayan AKP hükümetinin ve başta belediye başkanları olmak üzere tüm ilgililerin ve yetkililerin boynunadır.

DEPREM SEFERBERLİĞİ ŞART

Artık bu gidişe bir dur” demenin zamanı gelmiş ve geçmektedir. Hep söylediğimiz gibi depremlerin ne zaman olacağını, bugün itibarıyla ne yazık ki bilemiyoruz. Bu nedenle depremlerle mücadelede hem hiç olmayacakmış gibi hem de hemen yarın olacakmış gibi hareket etmeli ve gereken önlemleri hiç zaman yitirmeden bir an önce almalıyız.

Bunun için yarından tezi yok hemen tüm Türkiye’de bir deprem seferberliği” ilan edilmeli, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm ilgili bakanların, valilerin, belediye başkanlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve halkımızın elbirliği ve işbirliği ile tüm deprem bölgelerimizde, öncelikle çocuklarımızı gönderdiğimiz okullarımız, hastalarımızı yatırdığımız hastanelerimiz, aynı anda çok sayıda insanımızın bir arada bulunabildiği alışveriş merkezi, sinema, tiyatro, spor salonu ve cami gibi kritik yapılar olmak üzere tüm binalarımızın teker teker elden geçirilerek o bölgede beklenen olası büyük bir depreme dayanıklı olup olmadıkları belirlenmeli; dayanıksız olanlar, olanak varsa güçlendirilmeli, yoksa yıkılıp yeniden yapılmalı.

BAŞARININ ANAHTARI BELLİ

Yeniden yapılacak binaların yapımı sırasında ve sonrasında denetimler etkili bir şekilde yapılmalı, inşaatın projesine uygun olarak yapılıp yapılmadığı sıkı bir şekilde denetlenmeli, projesine uygun şekilde yapılmamış binalara kesinlikle oturma izni verilmemeli, oturma izni alındıktan sonra yapılacak proje değişikliklerine ve tadilatlara göz yumulmamalı ve hepsinden daha önemlisi imar affı” uygulamasına kesinlikle son verilmeli. 

Depremlerle mücadelede başarının anahtarı, tüm yapılarımızı bulunduğumuz bölgede oluşabilecek olası en büyük depreme karşı dayanıklı hale getirmektir. Bunu başardığımız zaman vatandaşın hem içinde bulunduğu binaya ve devlete olan güveni artar hem de depremler artık ülkemiz için bir felaket ya da afet olmaktan çıkar.

PROF. DR. K. ERÇİN KASAPOĞLU

EMEKLİ HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ


Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025