Sınırlarımızda ve çevremizde, ülkemizin ulusal güvenliğini yakından ilgilendiren yaşamsal önemde gelişmeler oluyor. 3-4 Nisan tarihlerinde Türkiye, İran, Suriye ve Rusya Dışişleri bakan yardımcıları Moskova’da Suriye konusunda toplandı. 7 Nisan’da Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un sürpriz Ankara ziyareti, yeni gelişmelerin habercisiydi. Lavrov, 15 Nisan’da Moskova’da, Türkiye-Suriye ilişkilerinin iyileşmesinin, bölgede önemli gelişmelere yol açacağını vurguladı. Ancak Moskova’da 25 Nisan’da, Türkiye, Rusya, İran ve Suriye Savunma bakanları arasında yapılan görüşmelerde somut adım atılamadı.

Bu gelişmeler olurken Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal, 12 yıl aradan sonra Şam’ı ziyaret etti. Faysal, ziyaretinde Suriye Devlet Başkanı Esad’ı 19 Mayıs’ta Cidde’de yapılacak Arap Ligi Zirvesi’ne davet etti. Suriye Dışişleri Bakanı Mikdat’ın Suudi Arabistan, Mısır, Cezayir ve Tunus’a yaptığı ziyaretlerin ardından, İran Cumhurbaşkanı Reisi de Şam’da Suriye Devlet Başkanı Esad’la görüşmesi önemliydi.

Ortadoğu’da ABD destekli “İhvan Projesi” çökmektedir. Ancak Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’ye 30-35 kilometre uzaklıkta İdlib’in cihatçı unsurları barındırması, bölgenin Türkiye için önemini artırmaktadır. İdlib, karmaşık yapısıyla her an patlamaya hazırdır. İdlib’de olası bir çatışma sonucu ortaya çıkacak göç dalgası, Türkiye’yi çok zor durumda bırakır. Ülkemizin güneydoğusuna ve diğer bölgelerine yönelik olası sızmalar, büyük bir güvenlik tehlikesi doğurur.

Suriye, bölgemizde kilit bir ülkedir. Türkiye-Suriye arasında buzların erimeye başlaması, bölgede barış umutlarını da artırır. Ancak bu konuda en büyük engel ABD’dir ve iki ülke ilişkilerinin normalleşmesine karşıdır. ABD’nin, kuzey Suriye’de PKK/YPG terör örgütünü desteklemesi, terör örgütüne müttefik gözüyle bakması, Irak’ın kuzeyindeki gelişmeler, sınırlarımızda ve çevremizdeki sorunların kolay kolay çözülmeyeceğini göstermektedir.

Sınırlarımızda ve çevremizde bu gelişmeler olurken Suriye’den, Afrika’dan, Afganistan’dan ülkemize gelen ve sayıları her geçen gün artan sığınmacılarla Türkiye’nin demografik yapısı değişmektedir. Tehlike büyüktür. Ülkemizi denetim altında tutan projede, küresel egemenler görev başındadır. Türkiye, içine sürüklendiği Ortadoğu bataklığında ulusun güvenliğini ve geleceğini küresel egemenlerin insafına bırakamaz. Bu büyük oyunda çok dikkatli ve dengeli bir devlet politikası izlenmelidir.