Aileler ve hukukçular Çorlu tren katliamının üstünün örtülmeye çalışıldığını söylediler
Çorlu tren katliamının ardından geçen dört yılda geride kalan aileler, adalet mücadelelerini “Sesimizi duyması gerekenler şu anda bize kör sağır, ama elbet bir gün duyuracağız” diyerek anlattı. Aileler, Çorlu’da adil bir yargılama yapılırsa ihmaller sonucu oluşan kazaların önüne geçilebileceğine dikkat çekti.
Davanın avukatlarından Selvi Yüzbaşıoğlu yargı sürecini “Yargılama yapılamıyor, soruşturma yürümüyor, mahkeme görevini yerine getirmiyor” sözleriyle özetledi. CHP Milletvekili İlhami Özcan Aygun ise birinci derecede sorumluluğu olan TCDD’nin üst yönetimini yargılayamıyoruz” dedi.
ELBET BİR GÜN SESİMİZİ DUYURACAĞIZ
Zeliha Bilgin kazada 14 yaşındaki kızı Bihter Bilgin, kardeşleri Emel Duman, Derya Kurtulmuş ve 6 aylık yeğeni Beren Kurtulmuş’u kaybetti. Bilgin, kızı Bihter Bilgin’in hep trene binmeyi hayal ettiğini söyleyerek “Kızıma ‘Teyzenlerle git’ dedim, ölüsünü aldım. Trakya gibi dümdüz bir yerde tren devrildi. Kazayı ilk duyduğumda ‘Ne olabilir ki’ dedim. Ama oraya gittiğimde gördüklerimi hayatım boyunca unutmayacağım. Ne evladımı ne kardeşlerimi ne o 25 canı unutacağım. Gözlerim her şeyi gördü” diye konuştu.
"BİZE KÖR VE SAĞIRLAR"
Kazanın üzerinden dört yıl geçmesine karşın adalet yönünde hiçbir adım atılmadığını belirten Bilgin, “Şu anda ne bir tutuklama ne bir yargılanan var. Bize hesap hiç kimse vermedi, veremedi. Biz acılarımızın yanı sıra bir de kocaman bir adalet mücadelesi verdik dört yıldır. Biz sevdiklerimizi devletin kurumundaki bir ihmal yüzünden kaybettik ama ne yazık ki adalet yolumuzda bir arpa boyu bile yol alamadık. Birileri ne yazık ki korundu. Bizi duyması gerekenler şu anda bize kör, sağır ama elbet bir gün sesimizi duyuracağız. Bunlar büyük cezalar almalı ki bir daha böyle katliamlar yaşanmasın” dedi.
Bilgin, dört yıl boyunca mahkeme koridorlarında yaşadıklarına ilişkin de “Ben hayatım boyunca mahkeme salonu görmemiştim. İlk gittiğimde acım daha çok yeniyken bile mahkeme salonlarına alınmadık. Sanki biz suçluyduk da mahkemeye her gittiğimde üstüm başım on kere arandı. Sanki biz iktidar karşıtı gibi göründük halbuki ölümün siyaseti, siyasetin de ölümü olmamalıydı” ifadelerini kullandı.
"SAĞ ÇIKMANIZ ŞANS"
Bilgin, “2004 yılında 41 kişinin öldüğü Pamukova tren katliamının failleri cezasını çekseydi, korunmasaydı bugün Çorlu olmayacaktı. Bugün Çorlu’nun suçluları yargılanır gerçek cezalarını alırsa bir daha böyle ihmaller yaşanmayacak. Bu ülkede trene binmek şans. O kadar çok sorumlu menfez var ki adeta şans trenine biniyorsunuz. Sağ çıkmanız tamamen şans. Ben evladımı hayallerini gerçekleştirmesi için gönderdim o trene, o beyaz kefeni giymesi için değil. Benim çocuğum 14 yaşında can verdi. Ben 6 aylık yeğenimi kaybettim. Bize maddi tazminat ödemeye kalktılar. Bana dünyayı verseler de benim yaramı hiçbir zaman saramayacaklar. Bana adaleti versinler. 25 kişinin canını alanları yargılansınlar. Bugün bayramın birinci günü ve onları toprağa verdiğimiz gün. Bize bunları yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur” dedi.
SENA’NIN ANNESİ AYSUN KÖSE:
SALONA GİRİŞTE TERÖRİST MUAMELESİ GÖRÜYORUZ
16 yaşındaki kızları Sena’yı kazada yitiren Aysun Köse, dört yıllık süreçte mahkemelerden bir kazanım elde edemediklerini söyledi. “Meclis’e bir önerge verildi. O dönemde Meclis’in değil mahkemelerin bu konuyu incelemesinin daha doğru olacağı söylendi. Dört yıldır duruşmalara girdik, mahkeme yollarını aşındırdık ancak bir kazanım elde edemedik. Son olarak da savcı değişti, nedenini bilmiyoruz. Gelen savcı da bazı belgelerin eksik olduğunu söyledi ancak onlar da mahkemeye yetişmedi. Eğer bu dava devleti ilgilendirmeyen bir dava olsaydı, dört yıl içinde en azından şu ankinden daha ileride olmamız gerekirdi diye düşünüyorum. Yaşadıklarımız, ülkemiz adına çok üzücü şeyler” dedi.
Köse, kızını kaybettiği günden sonra yaşamın anlamını yitirdiğini söyleyerek şöyle konuştu: Hayat artık sadece normal akışında sürüyor. Yiyorsun, içiyorsun, uyuyorsun, kalkıyorsun. Öyle bir şey, bir anlam yükleyemiyoruz. Anlam, duygu diye bir şey kalmadı. Yaşadıklarımı ifade edecek bir kelime yok. O benim tek evladımdı. Her şeyim ona bağlıydı. O bizim geleceğimizde. Onun hayalleri benim hayallerimdi. Başka hiçbir isteğim, planım yoktu. Kazanın ardından biz duvara tosladık. Hiç ummadığımız bir şey yaşadık. Trene binerken ‘Tren bu ne olacak ki’ dedik. Kendime hâlâ çok kızıyorum. O trene neden güvendim, üstünde neden durmadım diye. Bu iktidarın birçok olayda olduğu gibi bunda da bizi yalnız bırakacağını düşünemedim. Artık kimse bizimle dalga geçmesin, bizi küçük görmesin. Bizler mahkeme salonlarına girerken terörist muamelesi görüyoruz. Bunlar bizi çok yaralıyor. Zaten yeterince acı çekiyoruz. Duyarlı olunup gereğinin yapılmasını istiyoruz.
"FATURA DÖRT KİŞİYE KESİLMEK İSTENİYOR"
CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun kazanın ihmaller sonucu yaşandığını söyledi ve hukuki sürece ilişkin açıklamalarda bulundu. Aygun, “25 canımızı verdik, 340 vatandaşımız yaralandı. Ne yazık ki bu büyüklükteki bir kazada birinci derecede sorumluluğu olan TCDD’nin üst yönetimini yargılayamıyoruz. Üst yönetimle ilgili ek iddianame halen ortada yok. 10 duruşmadan halen adalet çıkmamıştır” dedi.
Kazanın faturasının biri kadrolu memur, üçü sözleşmeli personel olmak üzere toplam dört çalışana kesilmek istendiğini belirten Aygun “Üst yönetim aklanmak istemektedir. Oysa büyük ihmaller vardır. TCDD’nin dört personeli ise ifadelerinde, aşırı yağışa ilişkin istihbarat gelmediğini ortaya koymuşlardır. Çünkü yağış istihbaratı gelse o demiryolu hattı, trafiğe kapatılırdı. Çorlu’daki tren kazasının olduğu 138 kilometrelik mıntıkada beş yol bekçisinin görev yapması gerekirken, sadece bir yol bekçisi, üstelik mesai saatleri içinde nöbet olmaksızın görev yapıyordu. Yani tek hat bakım memuru ile kazayı önlemek de mümkün değildi” dedi.
"DÖRT YILDIR İFADE BİLE ALINMADI"
Davanın avukatlarından Avukat Selvi Yüzbaşıoğlu, 10’uncu duruşması geride bırakılan dava için “4 yıldır tüm delillere, bilirkişi raporlarına ve suç duyurularına rağmen bir türlü ilerlemeyen ve hala iddianamenin hazırlanamadığı bir dava” ifadesini kullandı.
Yüzbaşıoğlu, “Mevcut sanıkların da katliamın gerçekleşmesinde sorumlulukları var fakat böylesine büyük bir katliamın gerçekleşmesinde bu sanıkların dışında üst düzey yöneticiler de sorumlu. Hatta Trakya demiryolu hattının 2013 yılında başlayan yenileme projelerinde görev alan, en temel mühendislik gereklerini bilerek ihmal eden dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve Ahmet Arslan da bu cinayetlerde doğrudan sorumludur. TCDD üst yönetimin yargılanmasına engel olmalarının temel sebebi de bu zaten” dedi.
BİTTİ
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği