Çorlu tren katliamının üzerinden 4 yıl geçti, kazada yaşamlarını yitirenlerin aileleri yargılama sürecine isyan etti
Çorlu tren katliamının üzerinden dört yıl geçti. Kazada yaşamını yitirenlerin aileleri adalet arayışlarını sürdürürken, TCDD’deki sorumluların birçoğunun ifadesi bile alınmadı. Gerçek sorumluların yargılanmadığını dile getiren aileler “Bu hükümet gitmeden adaletin yerini bulacağına inanmıyoruz” dedi.
İstanbul Halkalı’dan Edirne Uzunköprü’ye giden yolcu treni dört yıl önce bugün Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine bağlı Sarılar’da raydan çıkarak devrildi. Katliam gibi kazada yedisi çocuk 25 kişi yaşamını yitirdi, 300’den fazla kişi yaralandı. Kazanın ardından dört sanık hakkında “taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan ikişer yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası istemiyle Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Kazada yaşamını yitirenlerin aileleri bu dört yılda yaşadıklarını Cumhuriyet’e anlattı. Aradan geçen dört yıla karşın gerçek sorumluların yargılanmadığına dikkat çeken aileler, kazanın Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) liyakattan uzak kadrolarla doldurulması sonucu olduğunu anlattı. Kazayı önleyecek ray sistemlerinin düzgün çalışmaması da ailelerin eleştirileri konular arasında bulunuyor.
KAZADA DÖRT YAKININI KAYBEDEN MELİH KURTULUŞ: GÖĞSÜMDE KAYAYLA YAŞIYORUM
Melih Kurtuluş, tren katliamında eşini, kızını, eşinin kız kardeşini ve yeğenini kaybetti. Kurtuluş, dört yıldır mahkemeler arasında mekik dokuduklarını ancak hukuki süreçte bir ilerleme kaydedilmediğini anlattı.
Kurtuluş, “Dört yıl önce başladığımız yerdeyiz. Bir adım ileri gidemedik. Yakın zamanda da bir yere ulaşacakmışız gibi durmuyor. Süreç geciktiriliyor. Savcılar yapması gereken soruşturmayı zamanında yapmıyor. Duruşmaya bir gün kala yazışmaları yolluyorlar. Kasıtlı bir şekilde geciktiriliyor algısı oluşuyor bizde. Nitekim dört yıldır bir adım bile ilerleyememiş olmamızın akla yatkın bir açıklaması da yok. Son aşamada bilirkişi raporuna itirazlarmız neticesinde yeni bir bilirkişi raporu geldi” dedi.
SORUMLULAR YOK
Kurtuluş, mevcut raporların sorumluları ortaya çıkarmadığını, bunun yerine müdürlük, daire başkanlığı gibi birimlerin sorumlu olarak aktarıldığını söyledi. Kurtuluş, “Ortada henüz bir isim yok. Bu isimlerin araştırılması ve somut olarak bizlere sunulmasını bekliyoruz. Bu müdürlük ve daire başkanlığında çalışanların isimlerinin tespit edilip dava sürecine sanık olarak dahil edilmesi gerekir. Bu süreçte ihmaller tescillendi. Saçma kontrol mekanizmasının olduğu, tarih öncesinden kalma, modernize edilmemiş sistemlerle iş yaptıkları ortaya çıktı. Herhangi bir şey yapacaklarını düşünmüyorum. Hukuk ülkemizde işlemediği için bir yandan da hiçbir şey ifade etmiyor, bir yere varamıyoruz. Umudum kalmadı. Bu hükümetle bir yere varılamayacağı açık ve net. Sorumlular siyasi otoriteye de dokunuyor bir yerden sonra. Süreci kasıtlı olarak geciktiriyorlar” ifadelerini kullandı. “Bu acıyla baş edebilmek mümkün değil. Ancak bu acıyla yaşamayı öğrenebilirsiniz. Acısı geçmiyor. Göğsünüzde kocaman bir kaya ile yaşıyorsunuz. O kaya ile yaşamaya alışıyorsunuz” diyen Kurtuluş, yaşadıklarını şöyle anlattı:
HÂLÂ AYNI YERDEYİZ
Başkaları gibi çözümü şiddette veya başka yerlerde aramıyoruz. Hukuk yoluyla aramaya çalışıyoruz. Başkalarının başına gelmesin diyoruz. Bu kaza TCDD’nin liyakattan uzak kadrolarla doldurulması sonucu olmuştur. Kaza yıllarca geliyorum demiş aslında. İş bilmez insalarla doldurulmuş kadrolar. Sorunlar göz ardı edilmiş. Bir sorun olmadığında her iş yürüyor. Bir sorun olduğunda sorguluyorlar. Ülkemizde de bu gibi sorunlar; genelde bu tarz cinayetler sonrasında gündeme geliyor. Bu sadece tren yollarında değil Hendek’te görüyoruz, Soma’da görüyoruz. Bir ölüm olmadığında her şey yolunda gibi gözüküyor. Göz göre göre insanları ölüme sürüklüyorlar. Her duruşmada acımız tazeleniyor ama günün sonunda bakıyoruz ki hala aynı yerdeyiz. Tweet atanların cezası birkaç günde kesiliyorken insan ölümüne sebep olanlar özgürce geziyorlar.
OĞUZ ARDA SEL’İN ANNESİ MISRA ÖZ: SEVDİKLERİMİZİN MEZARINA YİNE ELİMİZ BOŞ GİDECEĞİZ
Kazada dokuz yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i yitiren Mısra Öz, geçen dört yıldaki adalet mücadelesine ilişkin konuştu. Öz, “dört yılın sonunda biz yine ne yazık ki, evlatlarımızın, sevdiklerimizin kabrine bu yıl da elimiz boş gideceğiz” dedi. Öz, “Onları bu hayattan koparan sorumsuzların, iş bilmezlerin yaptığı hatanın hiçbir şekilde ceza almadığını ve adaletin yine olmadığını onların yanına gittiğimizde kalbimizde hissedeceğiz. Yine kendimizi kötü hissedeceğiz. Çorlu tren katliamı yaşandığı andan itibaren ne kayıplarımıza, ne bize, ne de acılarımıza saygı duyulduğunu gördük. Ne yasımızı yaşayabildik. Ne de medeni bir şekilde hukuk karşısında adaletin işleyebildiğine şahit olabildik. Bunlar bizi çok yaralayan şeyler” diye konuştu. Öz, kazanın 4. yılında insanların artık unuttuğunu ve adalet mücadelelerinde yalnız bırakıldıklarını söyledi.
Öz, “Yapılmak istenilen noktaya getiriliyor. Adalet, zaman aşımı karşısında görevini yerine getirmiyor ve göz göre göre gelen bir katliam, toplumun hafızasından silinmeye çalışılıyor. İçimiz buruk ve bizler çok üzgünüz. Acımız ilk günkü kadar taze. Fakat adalet de ilk günkü kadar hukuksuz bir şekilde işlemeye devam ediyor. Herkesin yaşadığı kadar rutin ve olağan devam eden hayat dahi birilerinin sorumsuzluğu yüzünden yok olduysa ve bir mücadele karşısında bu sorumsuzluk cezalandırılmıyorsa, yarın o hayatı yaşayan kişiler de bizimle aynı durumda olabilirler. Yaşanan olaylara sahip çıkıp adaletin, hukukun herkese adil bir şekilde işlemesi için herkesi duyarlı davranmaya davet ediyorum” ifadelerini kullandı.
SERHAT ŞAHİN’İN BABASI HÜSEYİN ŞAHİN: BİZİM İÇİN HER GÜN ÖLMEKTEN BETER
Çorlu tren kazasında yaşamını yitiren Serhat Şahin’in babası Hüseyin Şahin, “Bizim için her gün ölmekten beter gibi günler geçiyor” değerlendirmesini yaptı. Şahin, “Oğlumuz olmadan yaşamayı hak etmediğimizi düşünerek yaşıyoruz. Ama Türkiye’deki adaleti de gördük, adalet diye bir şey kalmamış. Savcı ve hâkimlerden gördüğümüz tek bir şey var mahkeme gününe iki gün kala dosyaları araştırıyorlar. Bu savcı ve hâkimlerden nasıl adalet bekleyeceğiz? Bunlar sümen altı yapıp olayları örtmeye çalışıyorlar. Çünkü bu yolu yapmadıkları kanıtlandı. Bunun başında da Tayyip Erdoğan’a kadar dayalı bir sistem var. Bir ihale sistemi yapmışlar. Hızlı tren yolu değil ama hızlı tren koymuşlar. Ne cezası çekilecek kişiler karşımıza getiriliyor ne de bir şey yapılıyor” dedi.
Şahin, “Bizi bir kere bile aramadılar. Sadece bir mali müşavir o da tazminat verecekmiş. Ben onun parasında değilim. Ben hâlâ o kazadan beri eşimi kızımı tedavi ettiriyorum. İşleri güçleri hep yolsuzluk. Onların çocukları saltanat yapsın, halk böyle ucuz trenlere binsin. Bu hükümet gitmeden bu adaletin bizim istediğimiz gibi olacağına inanmıyorum” diye konuştu.
AVUKAT EVREN İŞLER: BİLİRKİŞİ HEYETİ TCDD’YE ÇALIŞIYOR
Avukat Evren İşler, dört yılda geçirilen hukuki süreci anlattı. İşler, Çorlu’un yargılama sürecinin alelacele ve helikopterlerle bölgeye getirilen bilirkişiler aracılığıyla yapıldığını belirtti. İşler, “Bilirkişi heyetinde iki isim TCDD’ye iş yapan kişiler. Bu durum aslında soruşturmaya nasıl yaklaşıldığının, olayın üstünün kapatılmasının bir göstergesiydi. Ailelerin ve kamuoyunun ısrarla gerçek sorumluların ortaya çıkarılması ve yargılanması talebi nedeniyle geri adım atmak zorunda kaldılar. Taraflı bilirkişiler tarafından hazırlanan ilk raporda dahi TCDD’nin yapısal sorunlarının, neoliberal politikaların yol açtığı organizasyon yapısının, kurumlar arası diyalog olmamasının, kalifiyeli personelle çalışılmaması ve bir bütün olarak ulaştırma politikasının kamu yararına değil, şirketlerin yararına örgütlenmiş olması bu katliama yol açtığını gösteriyordu ilk günden bu yana” dedi.
AÇIK SORUMLU
İşler, Çorlu tren katliamı ailelerinin adalet arayışındaki ısrarlı çabalarının dava sürecinde belirleyici olduğunu söyledi. İşler, “Mahkeme tarafından tayin edilen bilirkişiler, sorumluların şu an sanık olan dört kişiden ibaret olmadığını açık bir şekilde ortaya koydu. Bu katliamda bizce tartışılmaz bir şekilde TCDD 1. Bölge Müdürlüğü, TCDD Genel Müdürlüğü’nün ve Ulaştırma Bakanlığı’nın açık sorumluluğu var. Bu anlık olup bitmiş bir olay değil, ulaşım politikasının bir sonucu. Menfezlerin, köprülerin bakımlarının yapılmaması, altyapı ve üstyapı arasında koordinasyon olmaması, sadece yolcu taşımacılığı ve bilet parasında endekslenmiş olması bu katliamın sebeplerinden birisi” diye konuştu.
İDDİANAME YOK
İşler, Çorlu Cumhuriyet Savcılığı’nın kaza hakkındaki iddianameyi düzenlemediğini ve bu nedenle yargılama sürecinde ilerleme sağlanamadığını kaydetti. İşler, “Mahkeme olayı yargılıyor elbette, ancak başka bir kişinin sorumluluğunu görse bile o kişi hakkında bir hüküm kurabilmesi mümkün değil. Yalnızca suç duyurusunda bulunabilir, ki mahkeme de bunu yaptı. İlk gün kurulan düzenin ortaya koyulan bakış açısının devamını görüyoruz. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı, bu dosyadaki gerçek sorumluların ortaya çıkarılmaması için çaba sarf ediyor. Sorumlular hakkında iddaname düzenlemekten bile çekiniyor. Dosyanın savcısı Galip Yılmaz Özkurşun hakkında görevini ihmal ettiği, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği nedeniyle suç duyrusunda bulunulmasını talep ettik mahkemeden. Mahkeme bu telebi kabul etti. Ancak ne savcı hakkındaki soruşturmada ne de ana soruşturmada hâlâ bir gelişme yok. Savcının şikâyet edilmesi üzerine Çorlu Cumhuriyet Savcılığı’nın yaptığı tek işlem o savcıyı bu dosyadan alıp başka bir savcıyı bu dosyaya görevlendirmek oldu” ifadelerini kullandı.
KATLİAMLARIN ÖNÜNÜ AÇIYOR
İşler, “Gördüğümüz kadarıyla savcılığın sorumluları ortaya çıkarmakla ilgili bir dertleri yok. Bu nedenle de ailelerin isyanı ve adalet arayışı her duruşmada artarak devam ediyor. Çünkü aileler çok net görüyorlar bu dosyada ne olduğunu kimlerin sorumlu olduğunu biliyor. Kamuoyu da biliyor. Ancak bu sorumluların yargıdan kaçırılma çabası nedeniyle de isyan ve öfke artıyor. Uğraştırma politikalarının baştan tekrar kurgulanması kamu yararına, halk yararına kurgulanması gerekir. Aksi halde çok sayıda katliam yaşanır. Çorlu sadece bir tanesi olur. Siyasetin bu anlamda bir sorumluluğu var, yargının da gerçek sorumluları ortaya çıkarmak; kamu görevlilerini; siyasileri, bürokratları yargılamadan kaçınmaması gerekir. Cezasızlıklık bu katliamların önünü açıyor” diye konuştu.
YARIN: ZELİHA BİLGİN, AYSUN KÖSE, SELVİ YÜZBAŞIOĞLU; İLHAMİ ÖZCAN AYGUN
İlgili Haberler
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!