2023 Eğitim Vizyonu: Gerçek mi, hayal mi?
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

2023 Eğitim Vizyonu: Gerçek mi, hayal mi?

06.11.2018 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Eğitim vizyonuna uygun politikalar ve faaliyetler belirlenmediği ve uygulanmadığı sürece 2023 Eğitim Vizyonu sadece bir hayaldir.

Eğitim sisteminde gerçek anlamda bir dönüşümün gerekliliğine ilişkin toplumun her kesiminde yüksek bir beklenti olduğunu söylemek yanlış olmaz. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un 2023 Eğitim Vizyonu ile toplumun karşısına çıkması, paylaştığı vizyon belgesi ile beklentilere ilişkin farkındalığını ortaya koyması, üç yılda yapılacak olanları listelemesi ve bu şekilde kendisini hesap verebilir bir noktaya taşıması cesur ve önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Her ne kadar akademik temelde hazırlanmaya çalışılmış olsa da 2023 Eğitim Vizyonu’nun siyasi kaygıları da içerdiği söylenebilir. Sayın Bakan’ın “yoğun bakımda olan bir eğitim sisteminin varlığına” ilişkin samimi bir tespiti bir taraftan karşımıza çıkarken, diğer taraftan açıklanan vizyonda 2002’den bu yana ulaşılan niceliksel sonuçları bir “başarı hikâyesi” olarak adlandırmak vizyonun “verilere dayalı kararlar” ilkesiyle çelişen bir durumdur.

Yerli duruş
2023 Eğitim Vizyonu’nun “yerli” duruşu olan bir eğitim felsefesi ile şekillendiği söylemi de siyasi kaygılar taşımaktadır. “Bireyi beşerlikten insanlığa tekâmül ettiren ruh” 2023 Eğitim Vizyonu’nun eğitim felsefesi olarak belirtilmektedir. “Yerli” duruşu olan bir eğitim felsefesi ile şekillendiği ifade edilse de gerek Sayın Bakan’ın “Sözün Önü”ndeki vurguları, gerekse 2023 Eğitim Vizyonu Felsefesi bölümündeki ifadeler Eğitim Vizyonu’nun eğitim felsefesinin Pragmatizme dayalı İlerlemecilik ve Yeniden Kurmacılık eğitim felsefeleri olduğunu göstermektedir. Eğitim sistemimizin geçmişte de bu eğitim felsefesine uygun yapılandırdığı iddia edilmiştir. Uygulamada ise daima realizme dayalı Esasicilik eğitim felsefesi egemen olmuştur. Ödül ve cezaya göre işleyen, ezbere dayanan, öğrencilerin satır düzeninde oturtulduğu, derslerin sınıf içine hapsedildiği, sınavların kâğıt-kalemden başka bir şey gerektirmeden yapıldığı, öğrencinin pasif, öğretmenlerin ve diğer tüm yetişkinlerin aktif olduğu bir eğitim felsefesidir Esasicilik. Hiç yabancı gelmedi değil mi? 2023 Eğitim Vizyonu Felsefesi ne diyor: “Her eğitim sistemi içinden çıktığı toplumun bir aynasıdır.”
2023 Eğitim Vizyonu’nun “eğitimde nitelik devrimini gerçekleştirmek” olarak açıklanması vizyoner bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Çünkü iyi bir vizyon ifadesinin, Bakanlığın uzun vadede ulaşmak istediği yeri ve durumu, ilerlemek istediği yönü, başarmak istediklerini gösteren canlı ve güçlü ifade olması beklenir. “Nitelik devrimi” bu anlamda ilham veren, canlı ve güçlü bir ifade olarak değerlendirilebilir. Vizyon ifadesi kadar önemli olan bir diğer nokta ise vizyonumuzu gerçekleştirecek politikalar ve faaliyetlerdir. Bir Japon atasözü der ki “Faaliyet içermeyen vizyon bir hayaldir. Vizyonsuz bir faaliyet ise bir kâbustur.”
2023 Eğitim Vizyonu’nun ana aktörünün öğretmen olduğu açıktır. “Öğretmen yetiştiren programların özgün bir yapılanmayla uygulama ağırlıklı düzenlenmesi” vizyonun öncelikli hedefleri arasında yer alıyor. Oysa ki vizyon belgesini hazırlayan ekibin, 2018 yılı içinde eğitim fakültelerinin öğretmen yetiştiren 25 programının YÖK tarafından yeniden yapılandırıldığını ve üniversitelerden gelen eleştirilere rağmen uygulamanın hemen başlatıldığını bilmemeleri mümkün değil. Henüz uygulamaya konulmuş bir çalışmayı dikkate almadan öğretmen yetiştirme programlarının tek tipleştirilmesini amaçlayan benzer bir çalışmanın gündeme taşınması üniversite özerkliği açısından kabul edilemez bir yaklaşımdır.

Pedagojik formasyon
2023 Eğitim Vizyonu’nda hizmet öncesinde öğretmen eğitimine ilişkin yer verilen bir diğer konu da sertifikaya dayalı pedagojik formasyon uygulamasıdır. Bu uygulama yıllardır öğretmenliğin meslekleşmesini ve eğitimin niteliğini olumsuz yönde etkileyen bir uygulama olup vizyonda bu uygulamanın kaldırılacağının belirtilmesi yerinde bir karardır. Bu uygulama yerine lisansüstü düzeyde, büyük bir olasılıkla uzaktan öğretim yoluyla verilecek “Öğretmenlik Mesleği Uzmanlık Programı” açılması önerisi ise problemi daha da derinleştirecektir. Meslek diploması vermek lisansüstü eğitimin evrensel yapısına ve amaçlarına uygun değildir. Öğretmenlik mesleği için diplomanın alınacağı yer eğitim fakültelerinin öğretmenlik programlarıdır.
Sınav baskısının okullar arasında eşitsizliğin oluşmasında güçlü bir etkisi olduğu söylenebilir. Sınavla öğrenci alan okulların kademeli olarak azaltılacak olması 2023 Eğitim Vizyonu’nun içerdiği az sayıda eğitim politikasından biri olarak değerlendirilebilir.
Eğitim sistemimizdeki bütün sınavların; amacı, içeriği, soru tiplerine bağlı yapısı ve sağlayacağı yarar bakımından yeniden düzenlenecek olması; akıl yürütme, eleştirel düşünme, yorumlama, tahmin etme ve benzeri zihinsel becerilerin sınanmalarının öne çıkarılması, eğitimde nitelik devrimine katkısı olan bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Uluslararası öğrenci değerlendirmelerinde (PISA, TIMSS vb.) de öğrencilerin becerileri benzer yaklaşımlarla ölçülüp değerlendirilmektedir.

Öğrenci başarısını izleme
2023 Eğitim Vizyonu’ndaki eğitim politikası niteliğindeki bir diğer hedef ise yeterlik temelli değerlendirme sisteminin kurulması ve bu kapsamda erken çocukluktan lise mezuniyetine kadar öğrenci gelişimini izleme hedefidir. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından notlandırma olmaksızın, yeterlik temelli “Öğrenci Başarısını İzleme Araştırması” yapılması planlanmaktadır. “Notlandırma” olmaksızın yapılacak bir araştırmanın “Öğrenci Gelişimini İzleme Araştırması” olarak adlandırılması daha uygundur.
5 yaşın, erken çocukluk eğitiminde zorunlu eğitim kapsamına alınacak olması bir eğitim politikası olarak nitelik devrimine katkısı olacak bir yaklaşımdır. Erken çocukluk eğitiminde bu yaş grubunun bulunduğu sınıflar “ilkokul birinci sınıfa hazırlık sınıfı” olarak değerlendirilmeli, hazırbulunuşluk düzeyleri birinci sınıf için yeterli bulunan öğrencilerin ilkokula geçişi sağlanmalıdır.
Genel olarak 2023 Eğitim Vizyonu, bir dizi iyileştirme yaklaşımını içeren destekleyici bir belge olarak değerlendirilebilir. Ancak, eğitimde nitelik devrimini gerçekleştirebilecek güçlü eğitim politikalarını ve bunların gerektirdiği faaliyetleri içerdiğini söylemek oldukça güçtür. Vizyona uygun politikalar ve faaliyetler belirlenmediği ve uygulanmadığı sürece 2023 Eğitim Vizyonu sadece bir hayaldir.
Prof. Dr. Ali Ekber ŞAHİN
Hacettepe Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü Müdürü
 

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025