Topal Demokrasi

12 Kasım 2014 Çarşamba

Hayır, Türkiye’den değil ABD’den söz edeceğim. Türkiye, çoktandır, “topal” ötesi bir yerde.
Pazartesi yazımda, ABD ara seçimler-inde Cumhuriyetçi Parti’nin zaferi üzerine düşüncelerimi paylaşmıştım. Karşımızda dünyanın askeri açıdan en güçlü ülkesinde, dünyanın kritik bir döneminde bir “topal ördek” başkandan çok daha öte bir sorun var: Bir “topal demokrasi”...
Bu demokrasi “topal”; çünkü Profesör Michael Glennon’un pazartesi yazımda aktarmaya başladığım “Çift Hükümet” kitabında ayrıntılı olarak belgelendiği gibi, Amerikan halkı gerek kendi yönetimleri gerekse de uluslararası sorunlar konusunda ilk anda hayal edilemeyecek kadar cahil ve ilgisiz. Bu kesim, geçen hafta salı günü seçim sonuçlarının gösterdiği gibi, kimi zaman sandığa bile gitmek istemiyor. İkincisi, seçimler sırasında yeniden canlanan tartışmalar adayların çok büyük, kaynağı açıklanmayan mali destekler (“karanlık para” kavramı kullanılıyor) aldıklarını gösteriyor. Nihayet, Prof. Glennon’un kitabında, insanın ağzını açık bırakacak biçimde sergilenen kaynakların gösterdiği bir gerçek var: Aslında iktidar, televizyonlarda, merasimlerde, uluslararası gezilerde görünen, yasama-yürütme-yargı organlarının başına seçimlerle gelip gidenlerin elinde değil, sayıları bine ulaşan, ileri derecede eğitimli, halkın cahilliğinden, iradesini ifadelerinden adeta nefret eden üst düzey bürokratların yönettiği bir iç ve uluslararası güvenlik aparatının elinde.

Cehalet, para ve güç
Federal hükümetin 2009’da yaptırdığı bir araştırmaya göre, her yedi Amerikalı yetişkinden birinin okuma düzeyi ancak resimli çocuk kitapları okuyacak düzeyde, bir ilaç prospektüsünde anlatılan yan etkileri anlayamaya dahi yetmiyor. Amerikalıların yüzde 25’i bağımsızlığın İngiltere’ye karşı kazanılmış olduğunu, yüzde 40’ı
II. Dünya Savaşı’nda kime karşı savaştıklarını, yüzde 70’i anayasanın anlamını, yüzde 27’si başkanın yürütmenin başı olduğunu bilmiyor. Amerikalıların yüzde 71’i İran’ın nükleer silahı olduğuna, yüzde 33’ü Saddam’ın 11 Eylül’ü örgütlediğine inanıyor. 2006 yılında, savaşın en sıcak yıllarında 18-24 yaş arasındaki Amerikalıların yüzde 88’i haritada Afganistan’ı, yüzde 63’ü Irak, İran, İsrail’i bulamıyor. Seç-menin önemli bir kısmı başkanlık seçimlerinde yalnızca tek bir adaya oy vermeleri gerektiğini anlayamadığı için, 2000 seçimlerinde Florida’da iptal edilen oyların sayısı, Al Gore ve Bush arasındaki oy farkından daha büyüktü.
Seçmenin durumu böyleyken, seçimlerde adaylar kampanyalarını büyük ölçüde “karanlık parayla” finanse ediyorlar. Centre for Re-sponsive Politics kurumunun açıkladığına göre, “karanlık para” kategorisine giren bağışlar 2010 yılında 161 milyar dolardan bu yıl 216 milyar dolara yükselmiş. Bunun yüzde 69’u Cumhuriyetçi Parti adaylarına gitmiş. Federal hükümetin her adaya yapılabilecek bağışlara koyduğu sınırı aşmak için kurulan 94 “Super Pacs”, bu yıl 54.7 milyon dolar harcamış. Seçimlerde toplam kampanya harcamaları
526.5 milyon dolara ulaşmış. Kampanyalara en büyük katkıyı yaptığına inanılan iki işadamı, Adelson (Cumhuriyetçi), Saban (Clinton’ları destekliyor) fanatik düzeyde İsrail yanlısı. Saban geçen hafta bir toplantıda İran için, “ben olsam o... çocuklarını, dünyalarını karartana kadar bombalarım” diyordu.
Seçimlerle gelip giden “yöneticiler”, büyük paralara, dolayısıyla büyük sermayeye muhtaç ve bağımlı. Hiç değişmeyen, “gerçek hükümet” ise sıradan maaşla, gece gündüz çalışan ama kendilerini güvenlikten, sırları korumaktan sorumlu gören; güç tutkunu ama denetlenemeyen ya da kendi kendini denetlemesi beklenen bürokratların elinde. Prof. Glennon, bu kadroların esas olarak devletin uzun dönemli varlığını düşündüğünü ama eğer kısa dönemde barışla savaş arasında bir tercih yapmak gerekirse genelde, edilgen ya da yetersiz görünmemek için savaşı seçtiklerini aktarıyor.
Bu yapılanma esas olarak 1947’de Harry Truman döneminde oluşmaya başladığında, her iki partiden kimi temsilciler, senatörler, “başımıza polis devleti gelecek”, CIA- FBI “Gestapo olacak”, “Alman genelkurmayına benzemeye başladı” gibi ifadelerle kaygılarını dile getirmişler. Glennon’un sergilediği ver-iler, sürecin o günden bu yana çok ilerlediğini gösteriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları