Kıdem tazminatının sonu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Kıdem tazminatının sonu

27.05.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

DİSK hariç diğer konfederasyonlar siyasi iradenin esiri olmuştur. Kıdem Tazminatı Fonu, sendikalar ve konfederasyonlar için bir sınav olacaktır. Ya direnecekler ve işçi haklarını AKP masalarına meze yapmayacaklar ya da tarihin raflarında yerlerini alacaklardır.

 

Ülkemizde 18 milyon iş sözleşmesi karşılığı çalışan işçinin en önemli iş ve yaşam güvencesi olan kıdem tazminatını AKP hükümeti ısıtıp ısıtıp yeniden masaya koymaktan zevk alıyor. Parasızlıktan işçinin parasına göz dikilmek isteniyor. Buna mecbur, çünkü hükümet çok ciddi bir finansman bunalımı yaşıyor. Piyasada para yok. Hükümet işçinin sırtından, işçinin birikimlerinden bu darboğazı aşmaya çalışıyor. Finansal dar boğazın nedenleri açık. En başta israf ekonomisi.
1000 odalı yazlık, kışlık, sonbaharlık saraylar, muktedirin emrine tahsis edilmiş sayısı bilinmeyen uçak ve lüks araba filosu, 60 bin kişilik cami, geçiş garantisi verilmiş yollar köprüler nedeni ile ödenen yaklaşık 4 milyar lira, hesabı bilinmeyen ve verilmeyen bir örtülü ödenek, 2018’de 76 milyar ve 2019’un ilk üç ayında 30 milyar liralık bütçe açığı, oğlunun, kızının vakıflarına ve derneklerine kamu kullanımına sunulması gereken arsalar ve belediye fonlarından ödenen milyonlar. Bu israfa dağ olsa dayanmaz ve dayanamadı. Ekonomi çöktü ve halk geçim sıkıntısı duvarına yaslandı. Üstüne üstlük ülkenin ancak yüksek faizle çevrilebilen 500 milyar dolayında nasıl ödeneceği bilinmeyen bir dış borcu var.

İşçi birikimleri en kolay kaynak
AKP hükümeti yanlış ekonomi politikaları nedeni ile üretmek yerine ithalatı kolaycı buluyor. Üretemeyen ve büyüyemeyen ekonomi gerekli para kaynağını işçinin sırtından gidermeye çalışıyor. Bu nedenle 125 milyar liralık İşsizlik Sigortası Fonu’nu kendi politikalarının ve işverenlerin finansmanı için kullandı ve kimse de sesini çıkaramadı. Şimdi sıra ikinci bir kaynak yaratmaya geldi.
Maliye Bakanı’nın açıklamalarına göre kıdem tazminatı ve tamamlayıcı emeklilik sistemi adını verdiği BES (Bireysel Emeklilik Sistemi) bir fonda birleştirilecek, fona katılım mecburi olacak ve fondan ancak işçinin emeklilik hakkını kazandığı zaman çıkmasına izin verilecek. Finansmanı üçlü olacak, ama oranları belli değil. Birçok karanlık nokta var: BES’de 56 olan emeklilik yaşı bu sistemde ne olacak? İşçilerin kazanılmış haklarına nasıl bir çözüm getirilecek? Her işçinin hesabı ayrı olacak ve bu hesaplar sigorta şirketleri tarafından yönetilecek. Aralarındaki uyum nasıl sağlanacak? Devlet garantör olacak ve yatırımların nerelere yapılmasına karar verecek. İşçiler iki ayrı hesaba aylık ödeme yapacak, dolayısıyla ücretlerinde ciddi bir azalma olacak

Bu sistem yürümez
Sistemin denetimini hükümet kimse ile paylaşmak istemeyecektir. Bugüne kadar sergilenen yanlış politikalara devam edilmesi ve yeni kurulacak fon birikimlerinin kısa zamanda kurutulması ciddi bir tehlikedir. Ücreti azalacak işçinin geçim sıkıntısı daha da büyüyecektir. İşçinin ödeyeceği primler, tazminattan yararlanma yaşı belli değildir.
Emekli olma ve emekli aylığı hak etme yaşının büyütülmesi, 65-70’e çıkarılması gündeme gelebilir. Şimdilik 6017 lira olan kıdem tazminatı tavanı düşürülebilir. Bir sürü belirsizliği olan ve tek adamın yönetimine bırakılacağı anlaşılan bu düzenlenme, kıdem tazminatının sonunu getirmeye adaydır. Ayrıca hükümet ve işverenler İş Yasası’nın 11. maddesini değişitirip “belli olguya dayanma” koşulunu kaldırarak kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyen belirli süreli iş sözleşmesini yaygınlaştırmak istiyor.

Sendikacılar, oyuna gelmeyin
Kıdem tazminatının ve belirli süreli iş sözleşmesinin bugünkü hali ile kalması işçi için en büyük güvencedir. Değişiklik işçilerin aleyhine olacaktır. AKP iktidarı işçi sorunları ile kolayca oynayabilmekte ve istediği düzenlemeyi yapabilmektedir, çünkü karşısında bölünmüş işçi örgütleri vardır. Evet sendikalar, konfedersyonlar vardır, ama 160 sendikanın varlığı işçi sınıfının gücünü yok etmiş ve büyük çoğunluğu biat sendikacılığı sarmalına asılı olduğundan direnme güçlerini kaybetmişlerdir.
Konfederasyonların siyaset üzerindeki etkisi hiç yoktur. Üye gücü çok zayıf DİSK hariç diğer konfederasyonlar siyasi iradenin esiri olmuştur. Kıdem Tazminatı Fonu, sendikalar ve konfederasyonlar için bir sınav olacaktır. Ya direnecekler ve işçi haklarını AKP masalarına meze yapmayacaklar ya da tarihin raflarında yerlerini alacaklardır.  

Dr. ENGİN ÜNSAL
CHP 15.Dönem İstanbul Milletvekili

Yazarın Son Yazıları

Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025