‘Guguk devletinin’ fotoğrafı

13 Ağustos 2015 Perşembe

Zekeriya Öz’ün Sarp Sınır
Kapısı’ndan Gürcistan’a geçerken görüntülenen fotoğrafı var ya…
Üstünde mavi bir tişört, başında yüzünü gizleyen kasket…
O fotoğrafı saklayın.
Arşiv değeri”ne sahip bir fotoğraf o. “Hukuk” değil zira bir “guguk devleti” olduğumuzun fotoğrafı...
Öz” ve “Temiz Eller” adına mangalda kül bırakılmayan yılları hatırlayın.
Türk basınının mümtaz kalemlerince Öz’e ne ölçüsüz övgüler dizilmişti…
Beş yıldızlı entellerimizdenAhmet Altan örneğin…
Öz için destanlar düzmüştü:
Hukuk tarihimizde daha şimdiden bir ‘dönemeç’ olarak görüleceğine, bir ‘ekol’ olarak değerlendirileceğine, birçok genç hukukçunun onun izinden gidip ‘yeni bir Öz olma’ isteği duyacağına eminim. Bazen tarihi tek bir adamın değiştirdiği söylenir. Öz,bu inancı kanıtlayan kuvvetli bir örnek…Bu ülkeyi değiştiren en önemli insanlardan biri oldu. Umarım, yerine gelenler de onun kararlılığı ve cesaretiyle Ergenekon’un üstüne gider, ‘siyasi iktidar’ vazgeçmek istese bile vazgeçmeden dövüşür. Hepsi birer yeni ‘Savcı Öz’ olur.” (Bir Savcı, 31 Mart 2011 Taraf)
Lafların büyüklüğüne bakın.
En son Gürcistan sınırında tespit edilen “Öz ekolü”, bu kertede trajik olmasa güleceğiz ama gülemiyoruz.
İlhan Selçuk, Türkan Saylan, Kuddisi Okkır gibi…. Ergenekon’un söndürdüğü yaşamları düşünüyoruz. Balbay misali yıllarını demirparmaklıklar arkasına gömen Silivri mahkûmları gözlerimizin önüne geliyor…
Stalin mahkemeleri”ni çağrıştıran toplu yargılamaları hatırlıyoruz.
Ve böyle bir “hukuk faciası” yaşanırken “Temiz Eller yapılıyor” diye zil çalan sözde enteller, köşe yazarlarını anımsıyoruz…

‘Temiz eller’ yalanı
Yalan” AKP iktidarlarında ne yazık ki “normalleşti” ve “sistem” haline geldi.
Ergenekon”u kamuoyuna bir “Temiz Eller güzellemesiyle” sunmak; bu topraklarda “yalan”ı “sistemleştiren” en kritik dönemeçlerden biriydi.
Zekeriya Öz” ve “Ergenekon”u o yıllarda “Temiz Eller propagandasıyla” sunanların kamuyu aldattıklarını kendi adıma bu köşede -ilk günden itibaren- defalarca yazdım.
Öz’le paralellik kurulmak istenen İtalya usulü “temiz eller yargıçları” arasında en ufak bir benzerlik yoktu.
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere referans gösterilen “Temiz Eller İtalya”sında “özel yetkiyle güçlendirilmiş süper savcı” olgusuna rastlanmamaktaydı.
Temiz Eller”i “özel yetkili savcılar” değil “bağımsız yargı” yapmıştı. “Yargı bağımsızlığından” da anlaşılan, HSYK’nin Adalet Bakanlığı’ndan bağımsız olmasıydı.
Bunca basit.
Temiz Eller operasyonu ‘padişah/vezirin emriyle gerçekleşmez. Padişah, vezir, şehzadelerin yarattığı pisliklerdir bu operasyonun hedefi” diye burada bunu israrla vurguladım.

‘Yarın kestirilemez!’
Temiz Eller yargıcı Di Pietro’nun bizzat bana söylediklerini döne döne aktardım:
Temiz Eller, yasallığın tescili, hukuk devleti demektir” demişti vaktiyle Di Pietro; “Hukuk devleti olmadan demokrasi olmaz. Hukuk devletinin vazgeçilmez şartı da yargı bağımsızlığıdır. Yargının yürütmeye bağlı olduğu bir ülkede demokrasinin katresini göremezssiniz. Savcının yasa yerine, denetleyeceği kişilere bağımlı olması ise belirsizlik yaratır. Yarını kestiremezssiniz!
Bu “belirsizliğe” “Her bugünün bir yarını var!”dır diye mim koyan İlhan Selçuk ta bu yüzden “Savcımızın geleceği parlak görünmüyor!” diye baştan uyarmış.
Niye?
İddianamede (çünkü) T. C. Devleti’nin hukuku değil, AKP iktidarının gukuku geçerli” demiş Selçuk.
Sarp Sınır Kapısı’ndaki o fotoğraf önemli.
AKP iktidarının gukukunun fotoğrafı” o!
Torunlarınıza belki bir gün gösterirsiniz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları