Siyaset de Osmanlı’daki Anlamına Döndü...

24 Mart 2016 Perşembe

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 14 yıllık iktidarında tırmandırdığı sorunlar saymakla bitecek gibi değil.
Sıfıra yakın bir oranda teslim aldığı PKK terörünü, kökten çözeceği varsayımıyla başlattığı süreçteki engin (!) hoşgörüsüyle dağlardan kentlere indirmesi yanlışlarının en büyüğü olarak halkın günlük yaşamına yansıyor.
Bu yetmezmiş gibi Suriye’deki girişimleri nedeniyle IŞİD’i ülkenin başına bela etmesi de AKP’nin unutulmazları arasında.
Dindar ve kindar bir kuşak yetiştirmek amacıyla yürürlüğe koyduğu yöntemle çocuklar ve gençlerin hayal kurma özgürlüğünü ellerinden alarak, hayal kurmalarının yalnız uyuşturucuya bağımlı kılınması da büyüttüğü bir başka önemli sorundur.
İlköğretim mahalle mektebine, yükseköğretim medreseye benzedi diyorduk ama o bile tehlikede.
Cahilliği kurtuluş yolu olarak gören rektörlerin atanması medreseden de geriye gidileceğinin işaretlerini veriyor.

***

Osmanlı’yı canlandırma hayallerine koşut olarak gündeme gelen başkanlık hırsının etkileri de son günlere damgasını vuruyor.
Türkiye’de bırakın cumhuriyeti, meşrutiyetin bile gerisine düşmüş bir politik ortam var.
Bunun en tipik örneği de “siyaset” kavramının 1876 öncesinde Osmanlı’daki tanımına döndürülmüş olması.
140 yıldan da fazla geriye gittiğimizde siyasetin “ağır şekilde cezalandırma, işkence” anlamına geldiğini görüyoruz.
Türk Hukuk Lûgatı’nda “...her işi güzelce sonlandırmaya kalkışmaktan ibaret kapsamlı bir kelime” olarak tanımlanıyor.
Başvurduğum kaynakta (*) ise üç türü sayılıyor. “Siyaset-i Seriyye” bölümünde de şunlar yazılı.
“Ulülemr denilen hükümdarla onun vekilleri bulunan ve Osmanlılarda vezir-i azam’ın (başbakanın), taşralarda eyalet valileriyle sancak beylerinin ve benzeri yetki sahiplerinin uygun gördükleri ceza yerine kullanılan bir terimdir. (...) Ölüm, el kesilmek, göz çıkarılmak, diş kırılmak, hapsedilmek gibi çeşitli cezalandırma şekilleri bu terim kapsamındadır.”
Topkapı Sarayı’nda siyaset uygulayan celladın ellerini yıkadığı çeşmeyi de unutmayalım.

***

Bugün yukarıdaki yasal cezalardan yalnızca hapsedilmek yürürlükte. Onu da tepedeki yöneticiler veremiyor. Osmanlı’ya tam dönemedikleri için yalnızca emir vermekle, hedef göstermekle yetinmek zorundalar. Ama ne gam. Sen misin eleştiren? Kendilerinin kurguladığı yargı katları genelde söyleneni anlıyor ve yerine getiriyor. Bir anlamda kafa koparılıyor...
Siyasetin yeni tanımı hayırlı ve uğurlu olsun...
Davutoğlu’nun dünkü deyişiyle, Türkiye’yi felaketin eşiğinden alıp düze çıkaran AKP’yi de kutluyorum(!).
(*) Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Mehmet Zeki Pakalın, MEB Yayını.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları