Batı’ya veda

24 Temmuz 2016 Pazar

Büyük gazetelerde her gün tam boy “demokrasi tutkusu” ilanları yayımlanıyor.
İlanların hemen tamamı “demokrasiye destek deklarasyonları”nın yanında mutlaka “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a
bağlılık teminatıyla devam ediyor…
Hürriyet’te dün böyle yarım düzine ilan saydım.
İçlerinden biri çok düşündürücü ve hazindi...
Tutuklu Cafer Tekin İpek’in oğlu Metin Ali İpek” imzası taşıyan ilan, son derece de kişisel “ellerinizden hürmet ile öperim” ibaresiyle bitiyordu.
Tutuklu babasının da kendisi gibi “alçak darbe girişimini” lanetlediğini belirten Metin Ali İpek, ayrıntılı şekilde ailesinin Cumhurbaşkanı’na duyduğu “hayranlığı” anlatıyor, bunun göstergesi olarak her dem “İpek medya çalışanlarının Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarının canlı yayımlanması için tembihlendiğini” anımsatıyor, “(Gülenci) oluşum tarafından kandırıldığını”(!) söyleyerek “sizin ve devletimizin büyüklüğüne sığınıyorum” açıklamasını yapıyor, üstüne “en samimi duygularla özür diliyor”du.

Biat koşulu
Hukuk devleti”nin Türkiye’de geldiği son nokta bu.
Yargıdan önce “sağlam irade”ye hesap verecek, sağlam iradenin “âlicenaplığına” sığınacaksınız.
Sıkısıysa bu mutlak “biat” noktasına gelmeyin.
Baksanıza aralarında üniversiteler ve hastanelerin de bulunduğu 1700’ü aşkın kurumun kapısına, “Öğrenciler, hastalar ne olacak?” denmeden kilit asılmış...
O kerte acımasız günlerden geçiyoruz.
Gazetelerde cadı avlarının, kitlesel tasviye operasyonlarının haberlerinden geçilmiyor. Kamuda bir kent nüfusunu dolduracak kadar çok insanın tasviyesinden bahsediliyor. Binlerce kişi gözaltına alınıyor.
Türkiye’ye dışardan bakanlar bu nedenlerle dehşet duyuyorlar.
Temiz Eller” yargıçlarından Piercamillo Davigo -misal- Türkiye’deki astronomik sayıdaki tutuklamaları “Avrupa’nın modern tarihinde benzeri görülmemiş” diyerek tanımlıyor. “İtalya’da” diye söze devam ediyor; “Sözgelimi mafya bağlantılı 100 kişilik tutuklamalarda, bu bağlantıların tahkiki için en az 15-20 gün gerekir. Darbe girişiminin hemen akabinde iki bin kişi tutuklanıyorsa listeler önceden yapılmıştır!

‘Allahuekber Humeyni rehber!’
Demokrasinin, sade lider telkiniyle sokaklara inen kitlelerden ibaret olmadığı Batı’da “15 Temmuz” sonrası bu sebeplerle devasa bir kaygı pompalıyor ve Washington’dan, Paris’e… Berlin’e kadar Türkiye’ye sürekli “hukuk devletinden ayrılmayın!” çağrıları yapılıyor.
Bu çağrıların Ankara’da “Kimse bize demokrasi dersi veremez!” atarlanması ve “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nin askıya alınmasıyla karşılanması, Türkiye’nin aslında “tarihi eksen kayması” yaşadığına dair temel bir kuşku yaratıyor.
Vatikan’a yakın “Avvenire” gazetesi bu sebeple “Ve Batı’ya Veda” isimli yeni bir başyazı yayımladı. O yazının yayımlandığı gece “Al Jazeera”ya konuşan Erdoğan’ın söyleşisini değerlendiren yorumcular da, yaşananların darbe teşebbüsünü savuşturan demokratik bir ülkede yaşananlardan çok “İran’da 1979 Humeyni devriminde yaşananlara” benzettiler.
Benzetmeyi yapanlar Şah döneminin yıkılışında sokakların -geceler boyunca- aynı bugün bizde olduğu gibi “Allahuekber!” sesleriyle çınladığını hatırlıyor olmalıydılar.
İran’da yeni doğmakta olan “dinci rejim meşruiyetini”, yollarda “Allahuekber Humeyni rehber!” sloganları ile tesis etmişti.
Cuma namazlarında dahi insanların birbirlerini “sabık düzen yanlısı” diye ihbar ettiği ortamda kamu görevlerinden öbek öbek insan tasviye edilmiş, devlet hızla el değiştirmişti.
İlerde bu yaşananları kuşkusuz daha iyi tahlil edeceğiz. Ama yakın tarihimizin en ağır ve en trajik günlerini yaşadığımız kesin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sevgiliye Mektuplar 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları