Herkesin Bildiği Sırlar Ülkesi

09 Mayıs 2014 Cuma

Efsaneyi bilirsiniz:
Kral Midas, iki tanrı arasındaki çalgı yarışmasında jüridir.
Çobanların ve kırların tanrısı Pan, kaval çalar; güneşin ve ateşin tanrısı Apollon ise lir...
Midas, Pan’dan yana kullanır oyunu...
Apollon da kızıp onun kulaklarını eşek kulağı yapar.
Midas utancından bir külahla örter başını...
Ama berbere gittiğinde kulakları açığa çıkar. Berbere, bu sırrı saklayacağına dair yemin ettirir. Lakin sır, iki dudağın kepengi ardında kilitlenecek gibi değildir. Sonunda dayanamaz berber... Gider, sazların arasına bir kuyu kazar ve kuyuya usulca fısıldar:
“Midas’ın kulakları eşek kulakları...
Midas’ın kulakları eşek kulakları...”
Sesler kuyuda yankılanır. Sonra sazlıklara doğru havalanır ve yel estikçe oradan tüm kente yayılır.
Kral’ın sırrı, artık herkesin dilindedir.

***

Bizim Kral” da eski ortağıyla yolları ayırınca ortaya saçıldı sırları...
“Sıfırlayın” talimatını verdiği telefon konuşmaları, yakın çevresinin yolsuzluk vakıfları, komşu ülkede savaş tezgâhlayan dinleme kayıtları...
Onun günahlarını gizleyecek külahı yoktu; kendi kulakları yerine, bizim kulaklarımızı örttü.
Duymayız sandı.
Lakin tüm yasağa, baskıya, karartmaya rağmen işitenler oldu.
Bir avuç asi gazete, bir grup cesur gazeteci, duyduklarını bağırdı küçücük kuyulara, “Hırsız var” diye...
Kralın hırsızlığının belgeleri, rüzgârın kanadına tutunup sazlıklardan yükseldi, dilden dile, kulaktan kulağa gezdi.
Tüm ülkede herkesin bildiği bir sır haline geldi.

***

Şimdi Kral, o kuyuları kapattırmaya, sazlıkları budamaya, hırsızlığından söz eden dilleri, yazan kalemleri, hatta kulak verip işitenleri cezalandırmaya çalışıyor.
Hakikati hakaret sayıyor.
Hakareti değil, cesareti cezalandırıyor.
İbret olsun, kimse bir daha gerçeği göremesin, görse de söyleyemesin, yazamasın istiyor.
Yargılanmamak için yargılıyor.

***

90. yıldönümünü kutlayan Cumhuriyet gazetesi, Başbakan’ın soruşturma yağmurundan nasibini alan basın kuruluşlarının başında geliyor.
Ana muhalefet liderinin Meclis konuşmasını yazmak, tüm dünyanın dinlediği bir ses kaydını manşete taşımak gibi “suçlar”dan soruşturuluyor.
Bizler de, bazı muhalif meslektaşlarımız gibi, gerçekleri yazdığımız için savcılık kapılarındayız.
Suçüstü”nü kapatmak için üste çıkan suçluların ülkesinde... Hırsızlar değil, “Hırsız var” diyenler mahkemede...

***

90 yılını bu koşullarda kutladığımız Cumhuriyet’in tarihi, aynı zamanda baskıların tarihidir.
Sansürler, müdahaleler, yazar kıyımları, reklam boykotları, kapatma kararları, mahkemeler, hapislikler, saldırılar, suikastlar...
Sadece bu gazetenin tarihi bile, zulmün, hakikati perdelemeye yetmeyeceğini, cesur bir berberin, bir yolunu bulup herkesin bildiği sırrı ifşa edebileceğini, halka mal edebileceğini kanıtlıyor.
Tarih, o devrik kralları değil, bu cesur berberleri yazıyor.
İyisi mi biz de efsaneyi bozmayalım, 90. yılını soruşturmalarla kutlayan gazetemizde, halkın haber alma hakkını mahkemede bile olsa savunarak haykıralım:
“Midas’ın kulakları eşek kulakları...
Midas’ın kulakları eşek kulakları...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları