Bilal Erdoğan’ın tuzunun kokusu
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Bilal Erdoğan’ın tuzunun kokusu

27.04.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tuzu uzatır mısın” diye ne kolay söylüyoruz. Öyle ya, para değil, pul değil, tuz bu. Oysa 8 asır önce Sadi, Gülistan’da devlet adamlığı dersi veriyordu. Nuşrevan-ı Âdil, avda vurduğu hayvanı kebap yaparken tuzun olmadığını fark etti. Uşağını en yakın köye gönderdi ve “Tuzu para ile al, köyden keyfi tuz almak gelenek olmasın” diye de tembihledi. “Aman efendim” dediler yanındakiler tabii, “bir parça tuzun muhasebesini etmeye değer mi” diye sordular. Nuşrevan-ı Âdil, “zulmün esası önceleri cihanda az imiş, sonra her gelen bir parça artırınca bugünkü hale varmış” yanıtını verdi.

Sadi, devlet adamlarını şöyle uyarıyordu: “Ahalinin bahçesinden padişah bir elma yerse, uşakları ağacı kökünden çıkarır. Padişah, birinden yarım yumurta almakla zulmü uygun görecek olursa, padişahın askerleri bin tavuğu şişe geçirir.

Sadi, şimdi maskeler yüzdeyken bile dağıtılan ihaleleri, kamunun arazilerine konan vakıfları, “vergiden kaçınarak” Kızılay üzerinden dağıtılan paraları görse ne derdi?

Devlet içinde devlet gibi olanlar

Günlerdir korona sebebiyle belediyelerin yardım topladığı hesaplara el konulmasını tartışıyoruz. Meğer belediyelerin halk için yardım toplaması “devlet içinde devlet” olmakmış. “Gitti geldi İçişleri Bakanı” sanki aynı şeymiş gibi “ya teröristler de yardım kampanyası düzenlerse” bile dedi.

Haliyle benim aklıma birkaç koğuş ötemdeki Murat geldi. Murat dediğim Murat Ağırel. İmza gününden hapishaneye getirilen Yeniçağ yazarı son olarak Sarmal kitabını yazmıştı. Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’ndan TÜRGEV’e, Ensar’dan TÜGVA’ya son dönem pıtrak gibi çoğalan yandaş vakıfları anlatıyordu. Osmanlı’dan bugüne uzanan az sayıdaki kurumsallaşma örneğinden biri olan vakıfların kimi grupların kamudan nemalanma aracına dönüştüğünü Sarmal gözümüze sokuyor. Arazilerin, binaların hatta AVM’lerin üzerine oturan vakıflar, tam anlamıyla “devlet içinde devletler” olmuş. Çocuklar devlet yurdu yerine onların yurtlarına, devletin okulları yerine onların okullarına gidiyor. Bütün imkânlar devletten geldiği halde, halk vakıflara teşekkür ediyor. Bu sayede her bir vakıf, örgütlenme ve ideolojik eğitim merkezi halinde büyümeyi sürdürüyor.

Önce arazi sonra okçuluk

Merak ediyorum. Bizim çocuklar hep Lego oynuyor ya, Bilal Erdoğan da çocukken okla mı oynuyormuş. Yok, kendisi anlatsın: “Geleneksel sporlarla tanışmam Okçular Vakfı’nın kurulmasıyla oldu. 2012’den önce geleneksel sporlara karşı bir ilgim yoktu. Benim çocukluğumun geçtiği mahallelerin hemen üstü olan bir bölgenin Okçular Tekkesi olduğunu 2012’de öğrendim.

Çocuğunuz Lego isteyince muhtemelen oyuncakçıdan gidip alırsınız. Gençlikten orta yaşa geçmiş oğlunuz, “okçuluk diye bir şey varmış” derse ne yaparsınız? Oyuncakçıdan ok almakla bitmez tabii. Bir vakıf kurarsınız, sonrası gelir zaten!

Okçular Vakfı diye bildiğimiz, Okmeydanı Spor ve Eğitim Vakfı, 5 Eylül 2012 tarihinde kuruldu. 19 Aralık 2012 günlü Resmi Gazetede yayımlandı. Mal varlığı mütevazıydı, 70 bin liraydı. Tabii birilerinin hazırladığı “varlığı” saymazsak!

Şöyle anlatalım, 550 yıllık tarihi Okçular Tekkesi’nin arazisinde OkSpor isimli futbol takımı ve çevresinde de gecekondular vardı. 2005 yılında önce gecekondular yıkıldı. Sonra da 18 bin metrekarelik kulüp arazisine el konuldu. Herkes Beyoğlu Belediyesi’nin bütçeleriyle Okçular Tekkesi, mescidi, Hünkâr Kasrı, konferans salonu, müze ve kütüphane ile birlikte tabiri caizse yeniden yaratıldı. 29 Mayıs 2013’te Recep Tayyip Erdoğan tarafından tesisler açıldığında artık dev yapı çiçeği burnundaki Okçular Vakfı’nındı.

Yani…

Sanki Okmeydanı’ndaki arazi önce değerlenmiş, hazırlanmış, en sonunda Bilal Erdoğan’ın kapısını çalıp, “Bilal Bey ben çok kıymetli bir araziyi, gelin üstüme vakıf kurun” demiş. Çünkü arazi üzerindeki dönüşüm 2005’te başlarken Bilal Erdoğan tesislerin açılmasına bir yıldan az bir süre kala okçuluğu keşfedip kısa sürede vakıf kurarak araziyi devraldı.

Adeta ‘Paralel Federasyon’

Vakıf arazisine yapılanlar saydığımızdan ibaret değil. Topkapı Sarayı Müzesi’nden okçuluk ile ilgili eserler sergilensin diye buradaki müzeye götürüldü. Araziye 300 araçlık bir de otopark yapıldı.

Söz konusu arazinin İstanbul ve Beyoğlu belediyeleri tarafından restore edildiğini söylemiştik. Peki, vakfın kurucuları arasında Bilal Erdoğan’dan başka kimler var? İki tanesini hemen söyleyelim: Ahmet Misbah Demircan ve Hüseyin Ersan Topbaş. Biri dönemin AKP’li Beyoğlu Belediye Başkanı, öbürü dönemin AKP’li İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın oğlu. Yani, belediye başkanları devletin arazisine oğul Erdoğan’la birlikte vakıf kuruyor, belediyenin imkânlarını o vakıf için harcıyordu.

Bu kadar değil…

Restorasyonu İBB iştiraki Kiptaş ile birlikte Güryapı firması yaptı. Güryapı Restorasyon’un sahibi Hasan Gürsoy da Tayyip Erdoğan’ın imam hatipten okul arkadaşı. İstiklâl Caddesi’nde bir yıl bile kalamayan granit taş döşeme ihalesi de Süleymaniye Camii restorasyonu ihalesi de Güryapı’ya verilmişti. Tabii birçok kamu işi de…

Diyeceksiniz ki Bilal Erdoğan 2012’de okçuluğu keşfetmeden önce Türkiye’de okçuluk yok muydu? Tabi ki vardı. Yüzyıllardır süren sporun Türkiye’de federasyonu da var. Türkiye Okçular Federasyonu. Ancak Bilal Erdoğan’ın Okçular Vakfı, Cumhurbaşkanı Erdoğan imzasıyla 21 Şubat 2019’da Resmi Gazetede yayımlanan kararla buna alternatif Türkiye Geleneksel Türk Okçuluk Federasyonu’nu kurdu. Adeta “paralel federasyon” gibi…

Hikâye uzayıp gidiyor. Beykoz Belediyesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’ndan kiraladığı Alibahadır Mesire Alanı’nın kullanım hakkını 2043 yılına kadar vakfa verdi. Belediye, bu alanı düzenleyip devrederken 18 milyon lira harcamıştı. Emlakkonut, Halkalı’daki projesinden dev bir alanı vakfa tahsis etti. Sözcü’den Çiğdem Toker’in ortaya çıkardığı İBB’nin 2018 yılı faaliyet raporu, İBB’nin Okçular Vakfı’na karşılığı 16 milyon 600 bin lira olan destekte bulunduğunu gösteriyordu. Bu destekler, malzeme, hizmet, personel gibi çeşitli kalemlerle sağlanmıştı.

Her iş belediyeden

Bitmiyor değil mi? Ağırel’in kitabından öğreniyoruz ki İBB iştiraki olan, işi raylı taşımacılık olan Metro AŞ gibi şirketler, nedense “Okçuluk hizmet alımı” ihalesi açmışlar, bu ihaleleri de yüz binlerce liraya tabii ki Okçuluk Vakfı kazanmış. Vakfın düzenlediği Fetih Kupası için İBB şirketleri yüz binlerce liralık peyzaj yapmış, organizasyona reklam desteği vermiş.

Kurulduğundan bugüne çok şey değil ama zaman zaman isimler değişti. Bugün, vakfın başkanı Haydar Ali Yıldız. Ne tesadüf, o da AKP’li Beyoğlu Belediye Başkanı. Hani şu mikrofon açık kalınca Bilal Erdoğan’a söylediği, “bakalım şu dönüşümden de bir iki şey bina olarak aldık mı yeterli bize” sözlerini herkesin duyduğu arkadaşı. Kısacası, okçuluk kadar 12’den vurmak da önemli!

Kendi okuyla vurduğu av hayvanına döktüğü bir tutam tuzu köylüden parasıyla alan Nuşrevan-ı Âdil, “vurmaktan” başka bir şey anlayan Okçular Vakfı’nı görse ne derdi acaba? Tahminim var: Bu tuz fena kokmuş!

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025