Eleştirel düşünme

Eleştirel düşünme

19.10.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Eleştirel düşünce, nesnel bir bakış gerektirir. Hemen her dönemin kendi koşulları gereği sıkıntıları mevcuttur. Ancak sanat ve özellikle sözcüklerden oluşan odalar, yani roman, öykü ve şiir “eleştirel bakma” bilincinin gücünü bize gösterir. Üstelik bu bakış; soluk aldığımız dünyaya ait apansızca sorular ortaya atmaktan, zaman zaman “kışkırtıcı” olabilecek ayartıcılığa bürünmekten hiç ama hiç çekinmez. Ülke bilinciyle harmanlanan düşünce üretmek, gittikçe zahmetli bir hal alsa da demokratik ve özgür bir toplum oluşturabilmek adına çalışmak, her şeyden önce sorumlu yurttaşlığın da gereği değil midir?

***

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Ankara’nın sınıf değiştiren insanları kimi edebiyat eserlerinde karşımıza çıkar. Yeni kurulan ülke yukarıdan aşağıya modernleşme eğilimiyle, bir anlamda toplum mühendisliğiyle kurucu değerlerini ortaya koyar. Bu nedenle, Ankara yalnızca bozkırın ortasında kurulan yeni bir başkent değil, aynı zamanda ülkenin siyasasına, kültürel ve ekonomik yaşamına yön veren bir merkezdir. Erken dönemde, değişmenin, savaşların ve en önemlisi “idealizmin” yörüngesinde yaşamayı sanat haline getirmiş bir dizi roman kişisi çıkar karşımıza. Diğer yandan da yöneten yönetilen, sömüren sömürülen, yargılayan yargılanan insanlar kapımızı çalar. Romanlardaki temel çatışma kaynağını da bu yapı oluşturur. Her birini tarihsel koşullar yaratmıştır. Yakup Kadri, “Ankara” romanında, Cumhuriyetin ilk döneminin temel çelişkilerini ortaya koyarken diğer yandan da yeni oluşan bir zümre ile nasıl çatıştığını vurgulama amacındadır:

“Bu gördüğünüz şeyler, bu balo, bu otel, sizin Yenişehir evleriniz, bunlar birer hayat kalıbıdır ama bizim kendi inkılabımızın ateşinde dökülmüş kalıplar değil. Bizim ruhumuzdaki yeni hayat prensibinin, yeni hayat özünün tomurcuğu da çatlamadı. Çatlamış olsaydı, memleketteki hayat şartlarının, yalnız küçük bir ekalliyet lehine değil, bütün millet için değişmiş olması lazım gelirdi.”

Yakup Kadri, Milli Mücadele’de fiili olarak yer almasına, daha sonra da Meclis’e vekil olarak girmesine rağmen, romanlarında kahramanlarının nüfuz ticareti yaparak yüksek zümrenin arasına nasıl katıldığını anlatır. Üstelik, Atatürk’ün, “Kadro” dergisinde en çok sevdiği adamlardan biriydi Yakup Kadri. Eleştirenler, resmi edebiyat adamıydı diyerek eleştirirler ama Yakup Kadri’nin özeleştirisi budur “Ankara” romanında. Toplumsal, siyasal değişimdeki kimi noktalardan rahatsız olan yazar deyim yerindeyse büyük bir hesaplaşmaya girişmektedir. O dönem yarı resmi sayılabilecek “Ulus” gazetesinin başyazarı Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” eserinde de çok güçlü olmasa da benzer vurgular yapar. Atay, anı bütünlüğünü koruyan eserinde, özellikle iş bilmez bürokratların yaşamı cehenneme çevirmesine dair örnekler verir.

Özellikle kırklı yıllarda, bir zamanlar viran bağın ortasında yaşarken Demokrat Parti yıllarına doğru halkçı felsefeyi rafa kaldırmış seçkin zümrenin bambaşka bir görünüme kavuştuğuna şahit oluruz.

***

Muazzam bir atılımın yanında, tamamlanamamış Cumhuriyet projesi, kendini daha çok yapılamayan toprak reformunda ve kırsal kesim insanının yaşamında somut değişiklikler olmamasıyla gösterir. Öte yandan kendini dediğim gibi dönemin yönlendiricisi hisseden yazarlar dahi bu çelişkileri ve çatışmaları yazmaktan geri durmazlar.

Her şeyden önce yazılarının temel niteliği eleştirel düşünce üzerinde kurulu olmasıdır. En azından zaman zaman estetik açıdan dar bir izlekte verilse de sınıf değiştiren insanların dışavuran özellikleriyle biçimlenen bir bakış söz konusudur.

***

Bugün el değiştiren sermaye ile toplumun diğer kesimleri arasındaki uçurumun iyice katlandığı, fakirliğin kent merkezlerinde kendini gösterdiği, bakkallarda ayçiçeği yağının bardakla satıldığı, hızla yoksullaşan orta sınıfın nefes alamadığı bir dönemden geçiyoruz. Buna karşılık belli bir kesimin görgüsüzce gösteriş kumkumalığına gömüldüğünü görüyor, ellerinde altın tepsili varaklı kahve fincanlarıyla, taşlı koltuklarına yaldızlı giysiler içinde gömülen insanların sınıf atlama hezeyanlarını şaşkınlıkla izliyoruz. Peki böyle çetrefilli bir dönemin içinden akarken neden edebi metinlerde bu çelişkileri yansıtan eserleri göremiyoruz? İktidarın yanında saf tutan eli kalem tutan isimleri geçtim ama pek çok yazarın da dönemin gerçeklerinden uzaklaşmasının sebeplerini sorgulamak gerekiyor. 

***

Yeni kurulan Cumhuriyetin yazarları pek çok zorluğa rağmen en azından edebi metinlerde yaşanan sıkıntıları gösterme eğilimi içindeydi. Ya bugün?

Yazarın Son Yazıları

Kapitalizmin laneti futbolda şike...

Sam Shepard’ın yazdığı “Aç Sınıfın Laneti” vahşi Amerikan rüyasının çöküşünü bir çiftlikte yaşayan dört kişilik ailenin hikâyesi üzerinden anlatır bize.

Devamını Oku
06.12.2025
Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025