Mehmet Ali Güller

Meseleleri Filistin değil Hamasçılık

16 Kasım 2023 Perşembe

Arap Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ortak zirve yaparak yayımladığı 31 maddelik bildiri iktidara yakın çevrelerde tepki gördü. Yeni Şafak’tan Sabah’a ve SETA’ya kadar farklı çevrelerde bildiri sert şekilde eleştirildi.

Elbette bildiride eksik görülecek, eleştirilecek yanlar var. Ben de önceki yazımda eksiklere değinmiş ama yine de bildiriyi genel olarak olumlu bulduğumu gerekçeleriyle belirtmiştim.

Ancak iktidar cephesinden bildiriye gelen tepkiler, işaret ettiğim türden eksiklere değil, fazlalıklaraydı: Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) adres gösterilmesine tepki gösteriyorlardı ve bunu Hamas’a ihanet olarak yorumluyorlardı.

ERDOĞAN İMZALI BİLDİRİYE İHANET SUÇLAMASI

O tepkileri, en net ifade edilmiş hali olduğu için AKP’li Mehmet Metiner’in Yeni Şafak’taki yazısından hareketle inceleyelim:

Metiner, “Hamas’ı Gazze’ye gömme zirvesi. İhanetin diğer adı” başlıklı yazısında, FKÖ’yü çok ağır ithamlarla suçlayarak Hamas’ı savunuyor, Hamas’ın yerine FKÖ’yü adres gösteren bu bildiriyi ihanet bildirisi olarak damgalıyor.

İhanet olarak gördüğü bildirinin altında Erdoğan’ın imzası olduğu için de yazısını bitirirken şöyle bir manevraya başvuruyor: “Herkesten çok Hamas’ı mücahitler topluluğu olarak selamlayan Reis’e ‘One Minute’ diyerek bu oyunu bozmak yakışır! Bu ihanet oyunu karşısında susan diller lâl olsun diyorum!” (Yeni Şafak, 14.11.2023)

Metiner başta olmak üzere bu perspektifle bildiriyi eleştirenlerin derdinin ve meselesinin Filistin’den ziyade Hamasçılık olduğu ortada.

SİYASAL İSLAMCILARIN FİLİSTİN TUTUMU

Türkiye’deki siyasal İslamcıların zamanında Filistin meselesine mesafeli durmasındaki nedenler, aslında Metiner’in şahsında yeniden su yüzüne çıkmış oldu.

Türk devrimcileri Filistin cephesinde İsrail’e karşı omuz omuza savaşmaya koşarken, Türkiye’nin siyasal İslamcıları Filistin sorununa mesafeli davranıyorlardı. Gerekçeleri de Filistin’i savunan örgütlerin milliyetçi, antiemperyalist ve solcu olmalarıydı.

Filistin direnişindeki bu örgütler güç kaybettikçe ve siyasal İslamcı örgütler güç kazanmaya başladıkça, Türkiye’nin siyasal İslamcıları da Filistin meselesine daha yakın durmaya başladılar.

ANTİ HAMASÇILIK YANLIŞLIĞI

Siyasal İslamcılar Hamasçılık yapsa da gerçeği olgularda arayanlar elbette anti Hamasçılık yapamaz. Hamas’ın ideolojisi Gazze’deki Filistinlilerin sorunudur; Filistinli olmayanlar açısından önemli olan Hamas’ın ABD-İsrail karşısında Filistin direnişine katkı yapıp yapmadığıdır.

Kaldı ki CGTN Türk’teki yorumumda da belirttiğim gibi “Hamas’ın ideolojisi, Gazze’deki Filistinlilerin çoğunluğunun da ideolojisidir”, dolayısıyla “Gazze’de Hamassız bir çözüm gerçekçi değildir”.

Öte yandan “Hamas’ı IŞİD ve el Kaide ile eşitleyen değerlendirmeler de doğru değildir; zira IŞİD de el Kaide de Hamas’a yıllardır Gazze’de şeriat uygulamadığı için tepki göstermektedir”. (CGTN Türk, 14.11.2023)

TEK ÇATI, TEK BÖLGE

Arap-İslam ortak bildirisinin 27. maddesinde, “FKÖ’nün Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğunun vurgulanması ve tüm Filistinli grupların FKÖ çatısı altında toplanmasının istenmesi”, meselesi Filistin halkı ve Filistin devletinin kabulü olanlar açısından olumsuz değil, tersine olumludur.

Ve bu madde, Gazze’de Hamassız çözüme değil, tersine Hamas’ın dahil olduğu daha güçlü FKÖ çözümüne işaret etmektedir.

Filistinli grupların çatısı özelliğindeki FKÖ, Arap Birliği’nin de BM Güvenlik Konseyi’nin de yıllardır kabul ettiği üzere Filistin halkının tek meşru temsilcisidir. Hamas’ın FKÖ çatısı altına girmesi, hem kendisine bir meşruiyet kalkanı sağlayacak hem de Gazze-Batı Şeria ayrılığını ortadan kaldırarak Filistin Devleti’nin kabulünü kolaylaştıracaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları