2025’te Türkiye ekonomisi - DR. ALİ TİGREL
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

2025’te Türkiye ekonomisi - DR. ALİ TİGREL

02.12.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhuriyetimizin 101. yılında Türkiye ekonomisi ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlar; kronik ve yüksek seviyedeki enflasyon, artan ve yaygınlaşan yoksulluk, ikiz açıklar, yurtiçi tasarrufların yetersizliği, giderek ağırlaşan iç ve dış borçlar, yetersiz seviyedeki net rezervler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın para politikası kararlarına ve düşen CDS primine (kredi risk primi) rağmen yabancı kaynak girişinin yeterli ve beklenen seviyede olmaması, KKM (kur korumalı mevduat) ve KÖİ (kamu özel işbirliği) yükleri ve tüm bu sorunlara karşı kapsamlı, gerçekçi, yapısal reformlara ağırlık veren bir programın izlenememesidir.

Bu noktada vurgulamak gerekir ki ekonomi siyasetten ayrılamaz. Türkiye aynı zamanda çok sorunlu bir siyasi ortam içindedir ve bunun ekonomiye yansımaları tahminlerin çok ötesindedir. Yargının siyasetin etkisine girdiği, kuvvetler ayrılığının işlevini kaybettiği, ifade özgürlüğünün kısıtlandığı ve nihayet rejimin bir ölçüde otokrasiye dönüştüğü bir ortamda, karmaşık bir sistem olarak kabul ettiğimiz ekonominin sağlıklı bir değerlendirmesinin yapılabilmesinin kolay olmadığı açıktır.

DIŞ POLİTİKADAKİ DURUM

Türkiye aynı zamanda sıkıntılı bir dış ilişkiler dönemi yaşamaktadır. Bunun nedeni dış politika eksenindeki bazı tutarsızlıklardan doğmuştur. Bu yüzden Türkiye’nin dünyadaki saygınlığı ve güvenilirliği de olumsuz yönde etkilenmiş, çok ciddi bir sığınmacı ve mülteci sorunu başımıza bela olmuş, ülkemiz birçok ülkeyle sorunlu duruma düşmüştür. Sonuçta ekonomi yönetimine duyulan güven sarsılmış, ülke risk primi olumsuz etkilenmiş, ciddi düzeyde yabancı sermaye Türkiye’den çıkmış, dış kredi faizleri artmış, Türkiye’nin dış borçlarını döndürmesi zorlaşmıştır.

2025 yılına yaklaşırken elimizde bulunan tüm verilere baktığımızda büyümenin istikrarsız bir yapıda olduğunu, ekonominin istihdam yaratma gücünün yeterli olmadığını, kamuda istihdam edilenlerin çalışan nüfusa oranının son 20 yıl içinde yüzde 75 arttığını, gelir dağılımının ücretliler aleyhine dikkat çekici ölçüde bozulduğunu ve orta sınıfın neredeyse yok olduğunu, bir yıllık dış finansman ihtiyacımızın 250 milyar doları aştığını, merkezi yönetim bütçesinin endişe verici bir görünüm sergilediğini, vergi adaletsizliğinin devam ettiğini, Hazine’nin iç ve dış borçlanma ihtiyacının arttığını ve iç tasarrufların yeterli olmaktan çok uzak olduğunu görmekteyiz.

KRİZDEN NASIL ÇIKILIR?

Yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştığımız durumdan yola çıkarak şu önlemler ivedilikle alınmalıdır:

  • Ekonomide istikrar için iç ve dış dengeleri birlikte sağlamak, halkın refah seviyesini yükseltmek ve toplumun her kademesine yaymak, yüksek katma değerli üretimle yaratılan geliri adil paylaşmak, yoksulluğu ve açlığı ortadan kaldırmak öncelik olmalıdır.
  • Ekonomide devletin öncülüğünde “planlı karma ekonomi modelini” esas almak gerekmektedir. Ancak bu şekilde sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma stratejisiyle ve yatırım, istihdam, verimlilik ve teknoloji eksenli bir dönüşümle, Türkiye’yi orta-uzun vadede “orta gelir tuzağından” kurtarıp “yüksek gelirli ülkeler” arasında sağlam bir konuma getirmek olanaklı olabilir.
  • TCMB, TÜİK ve BDDK’nin bağımsızlığı mutlaka sağlanmalıdır.
  • Devlet Planlama Teşkilatı yeniden kurulmalıdır.
  • Kamu atamalarında liyakat temel kriter olmalıdır.
  • Toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısı mutlaka artırılmalıdır. Yurtiçi katma değer ve rekabet artışına dayalı yatırımlar ve ihracata dayalı bir büyüme yapısı desteklenmelidir. Ancak bu sayede büyümenin sürdürülebilirliği sağlanabilir, potansiyel büyüme hızı yukarıya çekilebilir, üretim yapısı ithalata aşırı bağımlı olmaktan kurtarılabilir ve ekonomi sürdürülebilir bir dış denge yapısına kavuşabilir.
  • Firmaların ve özellikle de KOBİ’lerin finansmana erişimi artırılmalıdır.
  • Kamu-üniversite-sanayi ve sivil toplum iş birliğine önem verilmelidir.
  • Teşvik ve destekler bütüncül bir yaklaşımla uygulanmalıdır.

‘VERGİ TABANI GENİŞLETİLMELİ’

  • Enflasyonla mücadele programı geniş bir yapısal reform paketi içinde uygulanmalıdır. Enflasyonla sağlıklı bir mücadelede birinci ön koşul, para politikasında kararlı bir duruş sergileyen, kredibilitesi yüksek bir merkez bankası ve kurumsal çerçevesi iyi çizilmiş, gerçekçi bir enflasyon hedefinin belirlenmesidir.
  • Ciddi biçimde kötüleşen kamu mali dengeleri güçlü bir programla kontrol altına alınmalı, borç ve faiz yükünün sürdürülebilir seviyelerde tutulması sağlanmalıdır.
  • Denetimden ve şeffaflıktan uzak Türkiye Varlık Fonu mutlaka kapatılmalıdır.
  • Kamuda israfı önlemeye yönelik tasarruf programının uygulanması ciddi ve istisnasız kapsamlı olmalıdır.
  • Vergi tabanı genişletilmeli, etkin denetim sağlanmalı, vergi istisna ve muafiyetleri en aza indirilmelidir.
  • Gelir dağılımını iyileştirmek kapsamında dolaysız vergilere ağırlık verilmelidir.
  • Kamu ihale kanunu ivedilikle değiştirilerek tüm kamu ihaleleri şeffaf ve kayırmacılıktan uzak bir anlayışla yapılmalıdır.
  • İşsizlik sigortası fonunun amacı dışında kullanılması önlenmelidir. Kayıt dışılıkla etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.

EĞİTİM, HUKUK VE SİYASET

  • Mevcut KÖİ projelerinin tümü teknik, idari, hukuki ve yasama denetimine tabi tutulmalıdır. KÖİ projeleri Kamu İhale Kanunu kapsamına alınmalı, yükümlülükler TL’ye çevrilmelidir.
  • En güvenilir ve kalıcı finansman kaynağı olan yurtiçi tasarrufların artırılması, artan yurtiçi tasarrufların üretken yatırımlara yönlendirilmesi ve israfın azaltılması çok önemlidir. Bu bağlamda, gerçekçi bir faiz ve kur politikasıyla tasarruflar özendirilmelidir.
  • Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmanın önemli bir dayanağı genç nüfusun beceri düzeyinin değişen işgücü piyasası koşullarına uyumunu sağlamaktır. Bu bağlamda eğitim kalitesinin yükseltilmesi öncelikli bir zorunluluktur. Türkiye’nin geleceği için çağdaş bir eğitim sisteminin yaşamsal derecede önemi olduğu açıktır.

Sonuç olarak Türkiye’nin içinde bulunduğu ciddi ekonomik krizden çıkması olanaklıdır. Ancak bilinmelidir ki bu iş kolay olmayacaktır. Zaman alacak, çok ciddi fedakârlıklar gerekecektir. Bu bağlamda atılması gereken adımları özetlemeye çalıştık.

Unutmayalım ki ekonominin düzlüğe çıkmasının ön koşulları çağdaş bir demokrasinin gerektirdiği ortamın yeniden tesis edilmesi, başkanlık sisteminin en doğru şekilde parlamenter sisteme çevrilmesi, geleceğin inşası için evrensel değişim ve gelişmeleri yakalayacak bir eğitim sisteminin oluşturulması, kuvvetler ayrılığına işlerlik kazandırılması ve yargının bağımsızlığının ve tarafsızlığının teminat altına alınmasıdır.

DR. ALİ TİGREL

Yazarın Son Yazıları

Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025