Atatürk, Halkçılık ve CHP - Mahmut Aslan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Atatürk, Halkçılık ve CHP - Mahmut Aslan

28.11.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Yeni program çalışmalarını başlatan CHP, hazırlayacağı programın adı için de Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920’de Meclis’e sunduğu metinden esinlenerek “Halkçılık Programı” adını vermiş.

Otoriter tek adamcı yönetim tarzının toplumsal yaşantımızın her alanına egemen olmaya başladığı günümüzde halkçılık ilkesini gündemde getirmek oldukça anlamıdır.

Mustafa Kemal’in 13 Eylül 1920 tarihinde Meclis’e sunduğu bu programla ilgili Serdar Şahinkaya tarafından yazılan “Devrime Doğru İlk Adım-Mustafa Kemal Paşa’nın Halkçılık Programı” isimli kitap aslında bu konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin merakını giderecek niteliktedir. Mustafa Kemal bu programı Nutuk’ta 1921 yılında yayımlanan Teşkilatı Esasi’ye kaynaklık eden bir metin olarak tanımlar.

Şahinkaya’ya göre Halkçılık Programı esas olarak Milli Mücadele’nin programıdır. Halkçılık programının en önemli amacı bağımsızlığı kazanmaktır. Bu programın yol göstericiliği sonrasında Kurtuluş Savaşı kazanılmış ve kurulan devletin “halk devleti” olduğu bizzat Atatürk tarafından şöyle ifade edilmiştir. “Bugün haklı olarak kıvanç duyabileceğimiz bütün başarıların sırrı yeni Türkiye Devleti’nin yapısındadır. Türkiye Devleti’nin, bu yeni örgütün dayandığı temeller, nitelik yönünden, kendinden önceki tarihi kurumların temellerinden çok başkadır. Bunun bir kelime ile ifade etmek gerekirse diyebiliriz ki yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir, halkın devletidir.”

TOPLUMU AYDINLATMA GÖREVİ

Halk devletini yönetecek partinin adı da bu nedenle “Halk Partisi” konmuştur. Atatürk döneminde halkçılık uygulamalarına bakıldığında eşitliğin öncelendiği görülmektedir. 1926 tarihli Medeni Kanun ile kadın erkek eşitliği, 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ile de siyasi haklar açısından eşitlik sağlanmıştır. 1923’te oy vermek için vergi verme şartının, 1934’te ise çeşitli lakap ve unvanların kaldırılması ile vatandaşlar arasındaki eşitliği sağlamıştır. Milletin yaygın öğrenimini kolaylaştıracak en büyük adım “Harf Devrimi”dir. 

Kemalizmin halkçılık ilkesinin ana hedefi halkı uyandırıp, bilinçlendirerek yönetimin bir halk yönetimi olmasını sağlamak, halk düşmanlarının siyasal alanın dışına çıkarak, halkın çıkarları doğrultusunda devletin yönetilmesini sağlamaktır. Bu da ülkemizdeki demokrasinin temelidir.

Halkı uyandırıp bilinçlendirme Atatürk’ün halkçılık politikasının temelini oluşturan, halk için halkla beraber anlayışını uygulamak amacıyla Halkevleri kurulmuştur. Toplumu aydınlatma ile görevli Halkevleri ve daha sonrasında kurulan “Köy Enstitüleri” hem emperyalistleri hem de yerli işbirlikçilerini ürkütmüş ve DP’nin ilk yıllarında kapatılmıştır.

İMTİYAZSIZ TOPLUM

İsmet Giritli’nin “Atatürk ve Halkçılık” başlıklı makalesinde CHP’nin 1931 tarihli programına göre halkçılık ilkesi kısaca şöyle anlatılmıştır:

-“İrade ve hâkimiyet kaynağı millettir. Bu irade ve hâkimiyetin, devletin vatandaşa ve vatandaşın devlete karşı vazifelerini tamamıyla yerine getirmek için kullanılması, partinin başlıca prensiplerindendir.”

- “Kanunlar önünde mutlak bir eşitlik kabul eder, hiçbir ferde, hiçbir aileye, hiçbir sınıfa, hiçbir cemaata imtiyaz tanımayan yurttaşları, halktan ve halkçı olarak kabul ederiz.”

- “Türkiye Cumhuriyeti halkını ayrı ayrı sınıflardan mürekkep değil, fakat ferdi ve içtimai hayat için işbölümü bakımından türlü hizmetlere ayrılmış bir cemaat saymak esas prensiplerimizdendir.”

-“Partinin bu prensiple göz önünde tuttuğu gaye, sınıf kavgaları yerine içtimai nizam ve tesanüdü elde etmek ve menfaatlar arasında birbirine zıt olmayacak surette ahenk yaratmaktır.”

‘HALKÇILIĞIN TEMELİ LAİKLİK’

Sınıfsızlık konusunda Şevket Süreyya’nın eleştirisine de kulak vermek gerek: “Türkiye’de elbette ki sınıflar vardı. Derebeylik münasebetleri, ağalık, şeyhlik, aile, cemaat imtiyazı vardı. Bizce bunları gidermek için de ‘inkılapçılık’ ve ‘devletçilik’ ilkeleri evvela parti programına, sonra da anayasaya girmiştir.”

13 Eylül 1920’de başlayan halkçılık uygulamaları 5 Şubat 1937 tarihinde halkçılık ilkesi ile anayasamızın 2 maddesine girmiştir.

27 Mayıs İhtilali sonrasında yapılan 1961 Anayasası ile halkçılık ilkesi sosyal devlet olarak tanımlanmıştır. Niyazi Berkes, “sosyal devlet” konusunda kaleme aldığı bir yazıda şöyle demektedir: “Gerçekte ‘laik’ teriminin etimolojik anlamı ‘halksal’ olmaktır. O zaman sosyal devlet deyimini daha önceki anayasadaki ‘halkçılık’ ilkesinin yerine ve bir adım daha ileri gidilmek amacıyla konduğunu anlarız. Bu çağda topluma dayanmayan, laikleşmemiş bir devletin sosyal devlet olması ölü gözünden yaş gelmesi kadar olanaksız bir şeydir.”

Halkçı politikaların temeli laiklik ve egemenliğin kayıtsız şartsız halkta olmasıdır. CHP yönetimi parti programında halkçılığı inceleyecekse siyasal İslamcı tek adam yönetime karşı, parlamenter sisteme geçişi ve laikliği daha gür sesle dile getirmelidir.

Yazarın Son Yazıları

Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025