Belgrad Ormanı’na milli park maskesi - Prof. Dr. Alper H. Çolak
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Belgrad Ormanı’na milli park maskesi - Prof. Dr. Alper H. Çolak

10.10.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bizans İmparatorluğu’ndan büyük oranda harabe halde devralınan Belgrad Ormanı, içerisindeki su yapılarıyla tarihe tanıklık etmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan’ın ustalığını sergileyen ve abidevi eserler arasında yer alan “Kırkçeşme Su Yolu”, bu kadim ormanın benzersiz güzelliklerine ışık tutar. Bir zamanlar, bu yapı sadece su taşımakla kalmamış, aynı zamanda insanlara huzur vermiştir. 18. yüzyıl başlarında Sultan I. Mahmut’un önderliğinde geliştirilen “Taksim Su Yolu”, bu mirası daha da güçlendirerek Belgrad Ormanı’nın su kaynaklarını korumuştur. 

Orman, büyüleyici atmosferi, tarihi kemer ve bendleriyle adeta bir cennet köşesi gibidir. 18. yüzyılda Alexander Pope’un dostu Leydi Montagu’nun Belgrad Ormanı’nı mitolojik bir cennetle özdeşleştirmesi, bu güzelliğin büyüsünü gözler önüne serer. Yabancı seyyahlar ve diplomatlar, bu eşsiz doğal güzelliği kendi ülkelerindeki en seçkin ormanlarla kıyaslayarak hayran kalmışlardır.

Sultan Süleyman, Mimar Sinan’a Belgrad Ormanı’nda bendler ve kemerler inşa edilmesini emrederken “Bu benzersiz iyiliğin tamamlanması en yüce dileğimdir...” demiştir. Osmanlı döneminde, Belgrad Ormanı’nın korunması için sıkı önlemler alınmış ve bu koruma, çeşitli fermanlar ve emirlerle sürekli kılınmıştır. 

BETONLA GÖLGELENEN TARİH

Sultan III. Selim, 1806’da yayımladığı emirle, ormanın korunmasına özen göstermeyen “su nâzırı”nın sürgün edilmesini emretmiş, benzer hataların tekrarı halinde görevdeki kişinin “katledileceğini” bildirmiştir. Hem I. Mahmut hem de babası II. Mustafa döneminde, Belgrad Ormanı’ndan ağaç kesmek kesinlikle yasaklanmıştır. Avusturyalı tarihçi Joseph von Hammer, 1822 yılında bu durumu “balta girmesi yasaklanmış kutsal bir orman ve su perileri tarafından kutsanmış bir yer” olarak tanımlamıştır.

Atatürk’ün 1924 yılındaki kararnamesiyle Belgrad Ormanı, Orman Mekteb-i Âlisi Rektörlüğü’ne devredilmiş; bu süreçte “ormanın korunması” ve “kimsenin girmemesi” talimatları verilmiş, ayrıca zarar gören ormanın eski ihtişamına kavuşturulması için özel emirler de çıkarılmıştır. Ancak günümüzde, üniversite Atatürk’ün emanet ettiği ormanda yaşanan tahribatları görmezden gelirken Atatürk’ün inşa ettirdiği “orman fakültesi” içindeki tarihi “Fırat Binası”nın mozaik zeminine fayans döşemekle meşgul olması, akademik açıdan son derece utandırıcı bir durumdur. 

YAPILAŞMA KAYGISI

1950’de Belgrad Ormanı, en sıkı koruma statüsü olan “Muhafaza Ormanı” ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak, 1818’de II. Mahmut tarafından tamamlanan ve İbrahim Ethem b. Said’in “mevcut bentlerin en zarif ve latif olanı” diye övdüğü Kirazlı Bend’in çevresinde, bugün doğal ve kültürel mirasa meydan okuyan beton yapılar yükselmektedir. Bu, ormanın tarihindeki en önemli tahribatlardan biri olarak kaydedilmelidir. Irmak Tabiat Parkı’ndaki yeni düzenlemelerle birlikte, bu eşsiz hazineyi koruma sorumluluğunu üstlenmesi gereken Orman Mühendisleri Odası’nın işletmeci olması bir talihsizliktir. Bu muhteşem doğa parçası, geçmişin titiz koruma geleneğini göz ardı eden ticarileşmenin pençesine düşmüştür. 

Osmanlı’dan Atatürk’e uzanan koruma anlayışı, şimdi “tabiat parkı” kisvesi altında kaygı verici bir yapılaşmaya dönüşmüştür. Bu doğa ve kültür mirası, yalnızca betonlaşma tehdidiyle değil, aynı zamanda iktidar belediyelerinin ölçüsüz yararlanma hırslarıyla, sürekli övgüyle anarak yücelttikleri ecdadın izlerine meydan okurcasına yok edilmektedir.

Son günlerdeki “milli park” söylemleri, yaklaşan yağmanın sinyallerini vererek durumu daha da endişe verici duruma getirmektedir. Oysa yaklaşık 150 yıl önce ünlü jeolog Pierre de Tchihatcheff, Belgrad Ormanı’nın güzelliğinin “hiçbir yapay düzenlemenin olmamasından” kaynaklandığını vurgulamıştı.

SAHİPLENİLMEYEN MİRAS

Orman teşkilatı, yıllar önce Belgrad Ormanı’nın ana kapılarını sessizce bir “otopark işletmeciliği şirketi”ne devrederek atalarının mirasına olan vefasızlığını zirveye taşıdı. Ormanı korumakla görevli orman muhafaza memurları yerini, her gün değişen şirketlerin özel güvenlik görevlilerine bıraktı. Bu değişim, tarihi mirasımıza olan ilgisizliğin en somut göstergesidir. 

Orman Genel Müdürlüğü, bu sorumluluğun bilinciyle, Belgrad Ormanı’nın Osmanlı fermanlarına ve muhafaza ormanı statüsüne aykırı olarak tabiat parkı adı altında belediyelerin arka bahçesi, panayır yeri ve bentlerin yanına inşaat alanı haline getirilmesine son vermeli ve ormanı eski haline döndürmelidir. Atatürk’ün 1924’te koruma altına aldığı bu ormanın 2024’teki durumu, yüzyılların korunma geleneğinin tamamen yok olduğu bir manzara sunuyor.

Orman Genel Müdürlüğü, Belgrad Ormanı’nın korunmasına yönelik pasif tutumlarını bir kenara bırakıp bu kadim ormanı geleceğe taşımak için derhal harekete geçmelidir. Bu mirası koruyamazsak, torunlarımızın bizleri hüsranla anacağından kimsenin şüphesi olmasın. Bu böyle mi olmalı, yoksa kaderimizi değiştirmek için bir adım mı atmalıyız?

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025