Dünya İnsan Hakları Günü - HAMZA KİE
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Dünya İnsan Hakları Günü - HAMZA KİE

10.12.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İnsan hakları, insanlık tarihinde devrim niteliğinde bir düşünce olarak ortaya çıkmıştır. İnsanların, yalnızca insan oldukları için belirli haklara sahip olduğunu ilan eden bu kavram, insanlık onurunun evrensel bir teminatı olarak kabul edilir. Ancak bu hakların yalnızca bir teori olmaktan çıkıp günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelebilmesi, belirli bir toplumsal ve siyasal düzeni gerektirir.

İşte bu düzenin temel dayanaklarından biri, hatta belki de en önemlisi laikliktir.

LAİKLİK VE İNSAN HAKLARI

Laiklik, devlet yönetiminin, herhangi bir dinin dogma ve normlarından bağımsız şekilde yapılandırılmasını ifade eder.

Din ve devlet işlerinin ayrılması olarak da tanımlanabilecek bu ilke, bireyin özgürleşmesi ve farklı kimliklerin bir arada uyum içinde yaşayabildiği bir toplumsal düzenin kurulması açısından vazgeçilmezdir.

İnsan haklarının, laiklikle ayrılmaz bir bütün oluşturduğunu içselleştirmek gerekir. İnsan haklarının korunup geliştirilebilmesi için devletin ve hukukun temelinin hiçbir dini veya kültürel dogmaya dayanmadığı, tüm bireylerin eşit kabul edildiği bir düzen inşa edilmelidir. Aksi takdirde insan hakları, belirli bir kesimin inanç ve çıkarlarına hizmet eden, evrenselliğini yitirmiş bir araç haline dönüşebilir.

Günümüz dünyasında insan hakları söylemi, sıklıkla laiklikten bağımsız olarak ele alınmaktadır. Oysa insan haklarının kökenleri laiklik ilkesine dayanır. Laiklik, hukukun ve devletin tüm yurttaşlara eşit mesafede durmasını sağlayan bir ilkedir. Ancak bu ilkenin sağladığı özgürlük ve eşitlik zemini üzerinde insan hakları gerçek anlamını bulabilir.

ÖZGÜRLÜK VE EŞİTLİK

İnsan hakları ile laiklik arasındaki bu ilişkiyi anlamadan, özgürlük ve eşitlik söylemlerinin ardındaki derin bağlamı kavrayabilmek mümkün değildir. Laiklik, bireylerin farklı inançlara, düşüncelere ve yaşam tarzlarına sahip olabileceği gerçeğini kabul eder ve bu çeşitliliği korur. Bu ilkenin en önemli özelliklerinden biri, dinin devlet işlerinden ayrılmasıdır.

Bu durum, hem inanç özgürlüğünü hem de inançsızlık hakkını güvence altına alır. Laiklik, insan haklarının evrenselliği ile birleştiğinde, toplumların daha adil ve kapsayıcı bir yapıya kavuşmasına olanak tanır.

1948’de kabul edilen Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi, insanların hiçbir ayrım gözetilmeksizin eşit haklara sahip olduğunu ve bu hakların korunması gerektiğini vurgular. Ancak bu hakların yaşama geçirilebilmesi için laiklik prensibinin benimsenmesi şarttır.

Laiklik, farklı kesimlerin barış içinde yaşayabilmesi için güçlü bir zemin sağlar. Ancak uygulamada bu ilkenin yorumlanması ve yaşama geçirilmesi zaman zaman zorluklarla karşılaşabilir. Örneğin, bazı toplumlarda din özgürlüğü ve ifade özgürlüğü arasındaki denge sağlanamayabilir. Bu durumda laiklik, toplumsal barışın sağlanması için bir rehber niteliği kazanır.

DEMOKRASİNİN TEMELİ

Laiklikle insan hakları arasındaki güçlü bağ, demokrasinin temel taşlarından biridir. İnsan hakları, herkesin eşit doğduğu ve özgürce yaşama hakkına sahip olduğu ilkesine dayanır.

Eğer bir devlet laiklikten ödün verir ve belirli bir dini veya inancı kayırırsa, bu durum insan hakları ihlallerine zemin hazırlar. Toplumların çeşitliliği bir zenginlik olarak kabul etmesi, hem laiklik hem de insan hakları açısından önemli bir kazanımdır.

Bu bağlamda, laiklik, bir yandan bireyin özgürlüğünü korurken diğer yandan devletin tarafsızlığını ve toplumsal barışı sağlar. Ancak bu idealin sürdürülebilmesi, yalnızca hukuki düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumsal bilincin güçlendirilmesiyle mümkündür. Eğitim ve kültür politikalarının bu süreçteki rolü büyüktür. Laikliğin ve insan haklarının tam anlamıyla uygulanması, bireylerin haklarına saygı duyulan, özgürlüklerin garanti altına alındığı bir toplum yaratmanın anahtarıdır.

GÜÇLÜ TOPLUM

Laiklik ve insan hakları, modern demokrasilerin ayrılmaz iki bileşeni olarak, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyan güçlü bir çerçeve sunar. Bu iki ilke arasındaki güçlü bağ, toplumların daha adil, kapsayıcı ve barışçıl bir yapıya kavuşmasını sağlamaktadır.

Ancak laiklik ve insan haklarının uygulanmasında karşılaşılan zorluklar, bu ilkelerin sadece anayasal düzenlemelerle sınırlı kalmaması gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu değerlerin toplum tarafından içselleştirilmesi, eğitim ve kültür politikalarıyla desteklenmesi büyük önem taşır.

Sonuç olarak, laiklik ve insan hakları, sadece hukuki ve siyasi kavramlar değil, aynı zamanda toplumsal huzurun, bireysel özgürlüklerin ve demokratik değerlerin korunması için vazgeçilmezdir. Bu iki ilkenin bir arada etkin bir şekilde uygulanması, her bireyin haklarına saygı duyulan ve özgürce yaşayabileceği bir dünya yaratır.

Yazarın Son Yazıları

Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025