Otomobilsiz kentler mümkün mü? - Dr. Mine Bora
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Otomobilsiz kentler mümkün mü? - Dr. Mine Bora

21.09.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Otomobil tutkusu ve bağımlılığının sürmekte olduğu büyük kentlerimizin ana arterleri demek olan ana caddeler, meydanlar ve hatta yan yollar ve sokaklar, otoparka dönüşmüştür. Üstelik son derece çarpıcı bir şekilde, dünyanın en güzel manzaralı açık hava otoparkları İstanbul’dadır; örneğin Dolmabahçe rıhtımı ve meydanı, Karaköy, Beşiktaş, Sarayburnu, Kadıköy, Üsküdar rıhtım ve meydanları, son derece keyifli bir şekilde park etmiş, otomobil, otobüs, minibüs vs. taşıtların neredeyse manzaraya karşı bir çay içmeleri eksikmiş duygusu veren “mutlu kalabalığı” ile dolup taşmaktadır. Bu kentin iskele meydanlarının, kıyıların doğasına uygun, otomobillere değil, insanlara yaşam alanları sunacak planlamalara, meydan tasarımlarına hakkı yok mudur?

Son yirmi yıldır, gözlemlenen odur ki güzelim kent sahilleri, eğer yapılaşmamışsa, otomobillere tahsis edilmiştir. Bu, trafiği keşmekeşe dönüştüren, insanları bunaltan durumlar, son yılların şantiyeleşme ve Tanrı’nın “Beton dök Memet”e (Ege Cansen’den bir alıntı) harfiyen uyum gösteren, dev bir şantiyeye dönüşmüş olan kentin en seçkin meydan, kıyı ve sit alanları içler acısı bir durumdadır.

ÇEVRECİ YAKLAŞIM

Öte yandan, “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankası’yız” özdeyişine uygun bir şekilde, okullar kenti olan İstanbul’un caddeleri (Ankara da böyle), kentin bir ucundan öbür ucuna, “seçkin” okullara taşınan öğrenci servisleri ile dolup taşmakta, adeta uyurgezer çocuklar her gün kenti dolaşmaktadır. Atatürk döneminden 1970’lere kadar sürdürülebilmiş çok sağlıklı bir kural olan “okulun eve yakın olması”, artık demodedir. Yani okulunuza yürüyerek ya da bisiklet veya kamu taşıtları ile gitmeniz artık çağdışıdır. Uykulu küçücük çocuklar, örneğin Erenköy’den Maslak’a taşınmakta (anaokulu düzeyinde bile), sonra da güzelim ülkem, bu yorgun çocuklar büyüdüklerinde, zaten teknolojinin esir ettiği beyinlerini ve dershane serüvenlerini de göz önüne alırsak onlardan hayır beklemektedir.

Çözümler mi? Tabii modern sorunlara modern bilimsel çözümler gerekli. Örneğin her semte, belirli bir yoğunluk aşıldığında kamulaştırılıp kat otoparkları yapılması, trafiğe kapalı alanların, özellikle kalabalık kent merkezleri için mümkün olan en yüksek sayıya çıkarılması (Londra örneği, Ken Livingstone uygulaması), bisiklet ve kamu taşımacılığı (özellikle deniz ulaşımı) özendirilmesi, egzoz emisyonlarının yüksek olduğu bölgelerin yol ağaçları ile soluklandırılması ve nihayet, en klasik ulaşım aracı ayakkabı ve bol bol yürüyüş.

Havası kirlenmiş otoyollardan uzak, sokaklardan, parklardan (varsa tabii), eski yerleşim yerlerinden onları keşfederek yapılacak yürüyüşler ayrıca kentlileşme bilincini de yükseltecektir. Yaşadığınız kenti sevmenizi sağlayacak, onu bir sömürü alanı olarak değil, bir yurt parçası olarak algılamanıza yardımcı olacaktır. Ulaşımda, evinin yakınındaki okula gitmek, aynı yöne giden komşuların, otomobili-yakıtı paylaşımı (car-pool) da ekonomik-çevreci bir yaklaşım olacaktır. Otomobiller için değil, insanlar için tasarımlanmış kentlerin mutluluğunu son yıllarda pek çok Avrupa kentinde izleyebiliriz. Pek çok zengin ülkede, otomobiller kent dışı ulaşım için kullanılan bir konumda. Bizde ise hâlâ tutku ile baş tacı. 

MODERN SORUNA MODERN ÇÖZÜM

Modern zamanlarda moda çok önemliydi. Hatta bilimsel alanlarda bile böyleydi. Örneğin 30 yıl önce astronomi modaydı, 20 yıl önce kimya ve mühendislik dalları, 10 yıl önce “çevre ve ekoloji”; son birkaç yıldır genetik ve biyoteknoloji ancak postmodern zamanların savaş ve hukuksuzluk “modası”, mistisizm, köktendincilik, uygarlığı yerle bir etme tutkuları, tüm bunları sildi artık bilimsellik, akılcılık moda değil. Ama doğa bizim akıllanmamızı beklemez. Onun göstergeleri, döngüleri kendi yollarında gider.

Ekolojik döngüleri aksatacak müdahaleler, gelişme-teknoloji-tüketim tutkularımız, doğayı, yaşamı sömüren yaşam biçimlerimiz, savaşlarımız, nükleer denemelerimiz, milyonlarca yılda oluşmuş ekosistem ve iklim dengelerini bozarak, giderek altüst etmektedir. Son on yıldır tüm bu göstergeleri ve sonuçlarını izliyoruz.

Tüm bu kaygıları, yılda bir kez olsun gündemde tutmak amacıyla 30 yıl önce Paris’te 22 Eylül “otomobilsiz gün” (car-free day) olarak ilan edildi ve o gün Paris’te otomobiller trafiğe çıkmamaktadır. Ardından pek çok ülke ve kent bugünü kutlamaya katıldı. En önemlisi, böyle bir gün insanların dünyanın canını emen fosil yakıtları tartışabilmesi için platformlar oluşturabilmesi şansı da verebilmektedir. Ülkemizin, özellikle gittikçe azmanlaşan trafik sorunları ile çaresiz kalan İstanbul’un da bugünü gündeme alıp konuyu kamu ile paylaşabilmesi dileğiyle.

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025