Prof. Dr. Erhan Karaesmen - Cumhuriyetin direnişçi delikanlılarına saygıyla
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Prof. Dr. Erhan Karaesmen - Cumhuriyetin direnişçi delikanlılarına saygıyla

23.03.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ali Sirmen’in vefatı Türkiye Cumhuriyeti’nin toplumsal olgusunun büyülendirici ve coşkulandırıcı yönlerini yeniden düşünmemize yol açtı. Türk toplumunun Cumhuriyet olgusuna evrilişinde her yaştan insanın katkı verdiği bilinegelirdi. 1950’lere kadar uzanan bir ilk Cumhuriyet döneminde cephelerde şehit düşme kavramında buluşan, düşünce ve duyguların payı ağırlıklıydı. Daha sonraki dönemlerde ise düşünsel ve eylemsel etkinliklerin sorumluluğunu taşıma, farklı bir ulusal görev olarak kendini gösteriyordu. 

“Mert Cumhuriyet delikanlıları” Cumhuriyetin kuruluş ve gelişme dönemlerinde gerektiğinde canlarını feda etme uğruna bir ülkü birliğinde buluşmayı ve iş görmeyi başarmışlardı. O dönemde, gerçekleştirilen işlerin bireysel ve toplumsal huzur vericiliği, ülke tarihinin en olumlu ve geleceğe yönelik umut verici eylemlerini kapsamaktadır. Ondan sonra gelen çeyrek yüzyıllarda bu eylemleri planlayarak uygulama alanına koyacak genç kuşakların da eğitsel hazırlığı yapılıyordu. Çağdaş Cumhuriyetin gidebileceği kadar gönüllük seferberliği söz konusuydu. Bu oluşumu sırtlayıp götürecek kuşakların “Cumhuriyet sevdalılığı” düşüncesi ve duygusuyla harman edilerek kucaklaşması gerekliydi. Cumhuriyet gönüllülüğü ulusal ve insani bir görevdi. Aynı zamanda bir sevda idi. Gönül ve akıl orada katıksız bir yanyanalık sergileyecekti. 

Bu anlayış ülke içinde alınan üst düzey eğitime bir disiplin ve belli bir düzey getirirken bilgilenmede ve eğitimde uluslararası ortamlara geçiş gayretlerini de kolaylaştırıyordu.

PARİS’İN EVRENSEL RENKLİLİĞİ

Ali Sirmen ile Paris uluslararası üst eğitim yüksek lisans/doktora programlarında rastlaşmamız, o anlamda bir tesadüf değildi. Aynı dönemde, adını hatırladıkça hep rahmetle andığımız, Ahmet Taner Kışlalı ile de Paris’in evrensel renkliliği, zengin akademik ve ileri uzmanlık çerçevesinde rastlaştığımız olurdu. Ali’nin ve Ahmet Taner’in de iki üç yaş büyüğü olarak Paris’teki işleri kolaylayıp farklı ülkelerin değişik kentlerinde de yaşam sürdürme şansı bulduğumda günün birinde hep birlikte Türkiye’de buluşup Cumhuriyet sevdalılığı görevini yerine getireceğimiz kaderlerimizde yazılıymış; ve öyle oldu. 

1970’lerde Türkiye’nin akademik çalışma ve uzmanlaşma ortamlarında birlikte iş görür olduk. Kurum olarak “Cumhuriyete bağlılığımız” Ali Sirmen ile beni Cumhuriyet adı taşıyan bir yayın organında da yan yana getirdi. Uğur Mumcu farklı bir yaşam yörüngesi çizerek Cumhuriyet direnişçiliği ve gözeticiliği yolunda mutlak bir birliktelik yaratarak Ali ve Ahmet Taner’in büyük yoldaşlığını yaptı. Ülkenin ve ulusun kıt koşulları içinde kendini kurtarma şansı bulmuş genç yurttaşlar olarak bizler Cumhuriyet gönüllülüğüne çoktan hazırdık. Diğer bazı dönemlerde olduğu gibi 1970’lerin akışı içinde de ülkede, yurt ve insan sevgisiyle yoğrulmuş olmanın bedelleri vardı. Ali bunu yıllarca süren işkenceli bir mahpusluk bedeliyle ödedi; bu satırların yazarı ise çok daha ucuz atlatılmış cezalarla, akademik ilerleme ve kamu yöneticiliği alanlarındaki görevlerinin yaşatılması gibi olumsuzluklarla uğraştı durdu. Sevgili Ahmet Taner’in ve Uğur Mumcu’nun geri ve gerici insanlık dışı komplolarla değişik zamanlarda aramızdan çok erken koparılışları, bu cezaların en ağırıydı.

Cumhuriyet aydınlığı Ali Sirmen’in temsil ettiği akılcı ve aydınlık bir geleceğe ülkeyi ve ulusu hazırlamaktaki görevini yerine getirmeye alabildiğine dikkat ve özen gösterdi. Cumhuriyet sevdalısı olmanın tüm gereklerini yerine getirdi. Ali’nin ve de Uğur’un da gidişiyle, çok büyük bir boşluk oluştuğunu büyük üzüntüyle gözlemekteyiz.

Burada dile getirilen görüşlerin genişletilmiş ve politik çeşitlilik anlamı kazanmış bir boyutu da “Cumhuriyetin koruyucu ve direnici müfrezelerini” ortaya çıkarma konumuydu. Aralarında çok kuvvetli bir dostluk ilişkisi de bulunan ve her ikisi de kültürlü esprilerle zenginleştirilmiş harika Türkçe yazan ve konuşan Uğur Mumcu ve Ali Sirmen bu “müfreze” kavramını ilk kez ortaya attıklarında mutlu bir rastlantıyla ben de yanlarındaydım. 

YAŞAM MÜCADELESİ

Müfreze geçici olarak bir araya geliş davranışı gibi gözüken ancak, son derece kararlı ve disiplinli bir olguydu. Bireysel olarak her biri ayrı ayrı birer Cumhuriyet projesi olarak yaşam mücadelesine hazırlanmış Cumhuriyet delikanlılarının zorluklara karşı olağanüstü bir direniş gücü gösterişlerinin öyküsüydü. Ali’nin aramızdan ayrılışıyla Türk yakın tarihinin bu olağanüstü direniş öyküsünden bir sayfa daha eksildi gitti. Aydınlattıkları yolda yol almaya devam ederek anılarıyla yaşayacağız, onları ve Cumhuriyetimizi hep yaşatacağız.

 

Yazarın Son Yazıları

Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025