Türkiye ile Almanya arasında sorunlar ve beklentiler - Onur Öymen
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Türkiye ile Almanya arasında sorunlar ve beklentiler - Onur Öymen

13.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Almanya Türkiye’nin dış ilişkilerinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu ülkede yaşayan yaklaşık 3.5 milyon Türkün önemli bir kısmı Alman vatandaşı da olmuşlardır. Almanya’daki 80 bin Türk girişimci 500 bin kişilik istihdam sağlıyor ve Alman ekonomisine yılda yaklaşık 50 milyar Avroluk katkıda bulunuyor. İhracatımızda ilk sırada yer alan Almanya ile toplam ticaretimiz 40 milyar doları geçiyor. Ancak Almanya’da ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının yükselmesi ciddi bir sorun olmaya devam ediyor.

Son aylarda iki ülke arasında cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ziyaretler, Başbakan Scholz’un Türkiye’ye gelişi, CHP lideri Özgür Özel’in en üst düzeydeki Alman liderleriyle görüşmeleri ilişkilerimizin önümüzdeki dönemde daha da güçleneceği umudunu yarattı.

Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz’un 5 Mart 2024 tarihinde Cumhuriyet’e “Türk-Alman Dostluğu” başlığıyla yazdığı makale bu umutların gerçekleşmesi beklentisini yükseltti.

İlişkilerimizde zaman zaman bazı sorunlar yaşansa da Türk ve Alman milletlerinin beklentisi daima daha güçlü dostluk ve işbirliğinin gerçekleştirilmesi doğrultusunda olmuştur.

Büyükelçinin makalesindeki “Türkiye, AB adaylığı bağlamında da bizimle sıkı bir bağa sahiptir. Katılım süreci, ortak değerleri güçlendirme bağlamında Türk halkının isteğini yansıtmaktadır” sözleri dikkat çekicidir.

AB ÜYELİĞİ

Son yıllarda Almanya’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği konusunda, biraz da Almanya’daki iç politika gelişmelerinin etkisiyle yaşanan inişler ve çıkışlar Türkiye’de bazen umut bazen de hayal kırıklığı yaratmıştır. Almanya’da uzun yıllar sorumluluk taşıyan Hıristiyan Demokrat ağırlıklı iktidarlar, Türkiye bütün beklentileri yerine getirse de AB’ye tam üyeliğimizin desteklenebileceği mesajını vermemişlerdir.

4 Mart 1997 tarihinde Avrupalı Hıristiyan Demokrat partilerin liderlerinin Brüksel’de yaptıkları ve Almanya Başbakanı Helmut Kohl’ün da katıldığı toplantının sonunda, Belçika’nın eski başbakanı Wilfried Martens ile İtalya Başbakanı Prodi toplantıda Türkiye’nin üyeliğine karşı görüş birliğinin oluştuğunu açıkladılar. Hatta bazılarının “bir İslam ülkesinin AB’ye üye olup olamayacağını” sorguladıkları söylendi.

‘KÜLTÜR FARKI’

Bu toplantı hakkındaki görüşlerimi New York Times muhabirine açıklarken özellikle liderlerin bir kısmının uygarlık farkından söz etmelerinin ülkemizde din faktörünün üyeliğimizi engellediği yolundaki görüşlere haklılık kazandıracağını söyledim.

(New York Times, Stephen Kinzer, 12 Mart 1997)

Gerçekten CDU’lu Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schauble, basına verdiği bir demeçte Türkiye’nin hiçbir zaman AB’ye üye olamayacağını belirtti. Kendisiyle yaptığım görüşmede de bu görüşünün gerekçesi olarak kültür ve din farkından söz etti. (Öymen, Onur, Baskılara Direnirken, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2020, s. 107.)

1998 tarihindeki seçimlerde Gerhard Schröder’in başbakanlığında Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyonunun işbaşına geçmesi bu durumu değiştirdi ve Almanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğini açıkça destekleyen bir politika izlemesine ve tam üyelik sürecimizin başlamasına yol açtı. Schröder “Türkiye Almanya’nın desteğine güvenebilir” dedi. (Öymen Onur, Baskılara Direnirken, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2020, s. 127.)

Ancak 2005 seçimlerini Hıristiyan Demokrat ağırlıklı CDU-SPD koalisyonunun kazanması Almanya’nın politikasını yeniden değiştirilmesine yol açtı ve Türkiye’ye AB’ye tam üyelik yerine özel statü verilmesi görüşünün benimsenmesi sonucunu doğurdu.

2021 yılında yapılan son seçimleri “Sosyal Demokratlar”ın öncülüğünde Yeşiller ve Liberal Parti koalisyonunun kazanmış olması, Almanya’nın Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusunda Gerhard Schröder zamanındaki politikaya geri dönmesini sağlayabilir mi? Henüz bunun işaretini görmedik. Ama bu konuyu yeniden gündeme getirmek bence isabetli olacaktır.

Büyükelçi Jürgen Schulz, makalesinde iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin önemine de değiniyor ve Almanya’daki Türklerin bu alandaki katkılarını vurguluyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarından beri Türkiye Paul Hindemit gibi Alman sanatçılarının katkılarından, daha sonra da Hitler zulmunden kaçan Alman bilim ve kültür adamlarına kucak açarak onların çalışmalarından yararlanmıştır. Dünya çapına ün kazanmış Türk sanatçıları da Almanya’nın sanat ve kültür hayatına katkıda bulunmuşlardır.

Bunlar arasında, çok küçük yaşında üstün yeteneği anlaşılarak yurtdışında ileri müzik eğitimi gören ve dünyanın sayılı piyano virtüözlerinden biri olan İdil Biret de vardır. İdil Biret, Almanya’nın en büyük konser salonlarında yıllarca ünlü orkestralar ve şeflerle konserler vermiş, festivallere katılmış, pek çok Alman bestecilerinin eserlerini çalıp CD olarak yayımlanmasını sağlamıştır. Ne yazık ki 1990’lı yılların sonlarından itibaren Alman müzikseverler İdil Biret’in konserlerinden neredeyse tamamen mahrum kalmışlardır.

Kısa bir süre önce Serhan Yedig tarafından yazılan ve Tarihçi Yayınevi tarafından yayımlanan “Kara Liste” isimli kitapta, plak şirketleri arasındaki ticari rekabet nedeniyle İdil Biret’e ve dünyaca ünlü başka sanatçılara Almanya’daki festivallere ve konserlere katılmalarını fiilen engelleyen adeta bir ambargo uygulandığı iddiasına yer verilmekte ve bu iddiayı kanıtlayacak bazı belgeler sunulmaktadır. İdil Biret’in eşi Şefik Büyükyüksel de titiz bir çalışmayla bu belgelerin ortaya çıkartılmasına katkıda bulunmuştur.

BELGELER VE İDDİALAR

Ümit ediyoruz ki Alman makamları Kara Liste isimli kitaptaki belgeleri ve iddiaları araştıracak ve gerçeklerin gün yüzüne çıkarılmasına yardımcı olacaklardır.

Ne yazık ki geçirdiği bir hastalık nedeniyle İdil Biret şimdilik konserlerini sürdürememektedir. Ama Almanya’daki müzik kuruluşlarının, plak şirketlerinin ve ilgili makamların kendisine hiç değilse bir özür borcu vardır. Türk-Alman ilişkilerinde beklenen olumlu gelişmelerin gerçekleştirilmesi için bütün bu konuların yapıcı bir yaklaşımla ele alınması yararlı olacaktır.

ONUR ÖYMEN

EMEKLİ BÜYÜKELÇİ

Yazarın Son Yazıları

‘Asgari’ sömürü - Aydın Öncel

Aralık ayının son günlerinde yaşanan “asgari ücret” tartışmalarında gelenek bu yıl da bozulmadı!

Devamını Oku
25.12.2025
İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025