Yetiştirilecek nesillerin nitelikleri - Prof. Dr. Doğan Soyaslan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Yetiştirilecek nesillerin nitelikleri - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

29.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” programı ile Milli Eğitim Bakanlığı “aklı selim, kalbi selim, zevki selim” nesiller yetiştirecekmiş. Aslında Milli Eğitim Temel Kanunu’nun amacı, Atatürk ilkelerine, Türk milletinin kültürel, ahlaki, milli ve manevi değerlerine bağlı, hür düşünen, yaratıcı nesiller yetiştirmektir (1739 sayılı kanun md. 2). Bakanlığın “aklı selim, kalbi selim, zevki selim” nesiller yetiştirme projesi, Milli Eğitim Temel Kanunu’nun amaçlarından sadece birisidir. 

Bakanlık Atatürk ilkeleri ve laik hukuk devleti içinde hür düşünen, sorumlu ve yaratıcı nesiller yetiştirmekten söz etmiyor. İçeriği belirsiz olan “aklı selim, kalbi selim, zevki selim” nesiller yetiştirmek gerekçesiyle hayata karşı kendi kendini pasifize edecek, değişime karşı olacak, kendilerine göre “milli ve manevi değerlere” bağlı, dindar, kindar, dogmatik düşünen, önyargılı, kendi iç dünyasından haberi olmayan, hakkını aramayan, mutlak itaatçi, özünde Cumhuriyet değerlerine karşı nesiller yetiştirmek istiyor. Adı geçen model 1970’li yıllardan beri Cumhuriyet sayesinde devletin çeşitli kademelerinde görev almış ancak Cumhuriyeti bir türlü içine sindirememiş Osmanlı eğitim düzeni özlemi içinde olan çevrelerin “milli ve manevi değerlere” bağlı gençlik yetiştirme hayalinin son aşamasıdır. 

Aslında iktidar 2002 yılından beri yavaş yavaş eğitimi dinselleştirdi. Karma eğitimi tartışılır hale getirdi. Felsefeyi önemsizleştirdi. Oysa felsefe düşünmenin ve olayları izah etmenin, beynin düşünme ve araştırma kapasitesinin gelişmesinin anahtarıdır. Dünyanın en büyük biyoloğu kabul edilen Darwin müfredattan çıkarıldı. Ancak yerine bulgulara dayanır şekilde kâinatın oluşumunu izah eden bir düşünce konulamadı. Netice olarak kâinatın nasıl oluştuğunun düşünülmesi istenmedi. Düşünmeye, araştırmaya set çekildi. Oysa her şey düşünen, araştıran aklın eseridir. 

Milli ve manevi değerler denen olgular, İslama inanmak ve gereğini yerine getirebilmek, kadere inanmak, haline şükretmek, yaradanın öyle takdir ettiğini kabullenmek, kadın ve erkeği eşit saymamak, insan iradesinin acizliğine inanmak, sorgulamamak, niçin-neden sorusunu sormamak, objeler arasındaki ilişkiyi araştırmamak, dünya nimetlerinin önemini kabul etmemek, asıl dünyanın ölümden sonra olduğuna inanmak, sorumlu olmamak, olgular arasındaki ilişkiyi düşünmemek, doğru ya da yanlış düşündüğünden şüphe etmemek, dogmalarla bağlı olmak, olayların üzerine gitmemek, pasifliği tercih etmek, hayata karşı teslimi olmaktır. Bu değerlere sahip toplumlar hiçbir bilimsel buluşa imza atamamaktadır. Çünkü bu değerler Doğu’nun ilk çağının sosyoekonomik şartlarında oluşmuştur. Tarih boyunca Osmanlı toplumu bu değerlere bağlı kalmış, değişim ve gelişim geçirememiş, kapitülasyonlarla sanayileşen ülkelerin açık pazarı olmuş, neticede kendiliğinden çökmüştür. Ancak söz konusu değerler bir şekilde iktidarı eline geçirenlerin iktidarlarını hep sürdürmesine hizmet etmiştir. 

Oysa insan aklı ve tarih özgür, can-mal güvenliği içinde yaşayan, özgüvenli, analitik düşünen, olayları sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendiren, meraklı, akılcı, hayal gücü gelişmiş, girişimci, ruhen bağımlı olmayan, zihni sonsuza yönelik, insana insan olması dolayısıyla saygı gösteren, eşitlikçi, hayatla mücadeleye hazır, kendi kaderi üzerinde egemen, sorgulayıcı, ürettiği malın başka objelerle ilişkisini araştıran, kendini aciz saymayan, itiraz ederek hakkını arayan, dogmalarla bağlı olmayan, özgür, sorumlu, girişimci, ölümü düşünmeksizin hep daha iyi yaşamak peşinde olan, yenilikçilik yapan, seri üretim yapıp bunu pazarlayan, hayata karşı teslimi olmayan insanların oluşturduğu toplumların, insanı pasif olan diğer toplumlar üzerinde daha egemen olduklarını ve refah içinde yaşadıklarını göstermektedir. O halde Türkiye’yi idare edenlerin görevi insanı etkisiz hale getiren kültüre sadece saygı duymak, ülkenin değişim ve gelişimini frenlememek, özelliklerini belirttiğimiz gelişmiş insan tipini oluşturmaya çalışmak olmalıdır. Kimse korkmasın, insanların kültürleri geliştikçe dini düşünceleri değişebilir ancak kimse inancından olmaz.

Milli eğitim bakanı izlemiş olduğu eğitim politikasıyla laik Cumhuriyetin şüpheciliğe, akılcılığa, analitik düşünceye dayanan ve dogmatizme karşı olan eğitim felsefesinin içini boşaltmakta, kamu menfaatinin gereği olan devletin empoze etme gücünü hukuka aykırı kullanarak (manevi cebir) TCK 309. maddesinde düzenlenmiş bulunan anayasayı ihlal suçunu işlemektedir.

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025