Düşünmekle başlayan...

Düşünmekle başlayan...

24.04.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Günün gerçekleri ve yalanları arasında kendimizi siyasi haberlere öylesine kaptırıyoruz ki siz okurlarla mutlak paylaşmam gerek dediğim nice güzellikler, nice çarpıcı sanatsal ve kültürel etkinlikler, daha tek satır yazmadan bir de bakıyorum parmaklarımın arasından kayıp gidivermiş. İşte belki de bir ay önce Studio Oyuncuları’ndan izlediğim “Ölüyor mu Ne?” adlı oyun bunlardan biri.

Bir zamanlar her tiyatronun sürekli oyun sunduğu mekânlar, tiyatrolar vardı bu kentte. Şimdi kapkaç durumu, kim, nerede, hangi AVM altında mekân bulursa orada oynuyor. Takip edecekseniz, kollayacaksınız, yakalarsanız kaçırmayın, koşun görün.

ŞAHİKA TEKAND FAKTÖRÜ

Tiyatromuzun en çalışkan, en araştırmacı neferlerinden Şahiha Tekand’ın yazıp yönettiği, hareket, ses ve ışık tasarımını üstlendiği bir oyun bu. Dekor ve kostüm tasarımı Esat Tekand, müzik Nedim Zakuto’ya ait. Oyunun adı bile tuhaf: “Ölüyor mu Ne?” (Günümüzde ha öldü ha ölecek diye beklediğimiz öyle çok şey var ki belki de her zamankinden daha az tuhaf!)

Şahika Tekand, ilginç bir tiyatro insanı, kendiyle yarışan, oyunculuk ve sahneleme yöntemlerini geliştiren bir sanatçı, neredeyse 40 yıldır Studio Oyuncuları’yla bir ekol! Hem klasik hem çağdaş tiyatro dünyasını iyi biliyor. Harika göndermelerle sağlam bir kurgu yaratmış.

O bomboş sahnede “Ölüyor mu Ne?” dediği, haşa dünyalı biri değil, hele bizden hiç değil, Olympos’un ebedi ve ezeli tanrısı Zeus! Zaten bir Zeus bir de hizmetkârı,/ çöpçü, sömürülen, her işi yapan var. Bedenen ve zihnen son demlerini yaşayan Zeus ile hizmetkârın ilişkisini yazar, yönetmen müthiş ironik ele almış!

Zeus emrediyor hizmetkâr yapıyor. Kalk! Kalkıyor. Otur! Oturuyor. Eğil! Dans et! Konuş! Sus! Ve bir an gaflet içinde Zeus. Düşün! Emrini veriyor. İşte kıyamet o zaman başlıyor. O ana dek sadece Olympos dağının meseleleri korku, hırs ve arzular üzerinden iktidar, evlilik, emek, adalet, akıl, fırsat, savaş gibi kavramlar havada uçuşurken birdenbire her şey biz dünyalılara ait olmaya başlıyor. Çünkü...

DÜŞÜNEN İNSAN VE TANRI

Çünkü... Hizmetkârın dediği gibi:

“Düşünce dediğin şey bir kere geldi mi gitmez. Durduramazsın. Her adımında seninledir. Her nefes alışında seninledir. Gölgen gibi izler seni yanı başında, kurtulamazsın. Düşünme korkusu önce düşünme merakına, sonra merak düşünme hevesine, düşünme hevesi düşünme düşünme çılgınlığına sonra da her şeyimi ele geçiren tutkulu bir öfkeye dönüşür dedim sana.”

Çünkü... Tanrıları örnek alan insanlar, öldürdüler, savaştılar, zulmettiler, yeryüzünü tükettiler, doğayı yok ettiler, insanı ve insanlığı sömürdüler, kadınları kullandılar. Artık Zeus her ne kadar “Düşünme!” diye emretse de düşüneni durdurması çok zor! İmkânsız!

Ve düşünen hizmetkâr o sözcüğü fırlatıverir Zeus’un suratına. Yaptıkları onca tahribat, yıkım karşısında bir kez olsun tanrıların akıllarına getirmedikleri o sözcük: VİCDAN! Tanrıların bilmediği o kavram!

O her şeye muktedirin o zirvede kalabilmesi için tek ihtiyacı hizmetkârın deyişiyle “Sana eski gücünü bahşedecek insanlar, aptalca sana hâlâ inanan insanlar”.

Zeus hiç bu kadar güncel olmamıştı! Zeus’ta Nedim Zakuto, hizmetkâr rolünde Arda Kurşunluoğlu mükemmeller. “Düşün” komutundan sonra Arda Kurşunluoğlu’nun bir makineli tüfek gibi önümüze serdiği ülkenin (pardon) dünyamızın tüm halleri olağanüstü. Zaten tek perdelik arasız oyun o komuttan sonra adeta bir senfoniye dönüşüyor! Bu oyun kaçmaz!

BİR İKİ NOT

1) Sevgili okurlar, kendini bilmezin teki ya da okuduğunu anlamaz, ülkemize sanki Japonya’dan ışınlanmış ama televizyonlara çıkıp konuşmaktan geri kalmayan biri, bir yazı yayımlamış. Genco Erkal’dan Zülfü Livaneli’ye, Şükran Soner’den bana bir sürü ismi sıralayıp “Unutmayın bunlar ‘Yetmez ama evetçi’dir” diye ilan etmiş. Allah akıl fikir versin diyorum, polemikle beslenen adamın reklamı omasın diye adını vermiyorum.

2) Sevgili okurlar, 10. Üsküdar Kitap Günleri’nde, (Harem Etkinlik Alanı) bu cumartesi (26 Nisan) saat 16.00’da, Cumhuriyet Kitap standında olacağım. İlgilenen okurları imzaya ve sohbete beklerim.

Yazarın Son Yazıları

Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025
Bodrum’da doludizgin sanat

Ah bilmez değilim. Bu başlığı okur okumaz delirdiğimi sanacaksınız...

Devamını Oku
20.07.2025
Günler geçerken...

Pınar Kür... Edebiyatımızın cesur kadınlarından biri daha sonsuzluğa göçtü.

Devamını Oku
17.07.2025