Zamansız şarkıların kadını: Melike Şahin
Yürekleri dağlayan güçlü kadın seslerin son temsilcisi. Kimileri onun için 21. yüzyılın divası diyor. Genç yaşına karşın her yaştan dinleyicisini duygu seline sürükleyen Melike Şahin, daha çok uzun yıllar göz önünde olacak gibi görünüyor.
Türkiye’de müzik alanında son bir iki yılda ismi en hızlı yükselen isim kim diye sorulsa herhalde yanıt tek olur: Melike Şahin. Duygulara dokunan sesi, dinleyicisiyle kurduğu yoğun duygusal ilişki, zamanları türleri birbirine harmanlayan hem geçmişten hem gelecekten esintiler sunan tarzıyla milyonlarca dinleyicisine “Ölmeden Melike Şahin konserine gitmek lazım” dedirtti. Buyurun öyküsünü kendisinden dinleyelim.
- Müziğe nasıl sarıldınız? Aileden gelen bir ilgi miydi, yoksa kendinizi anlatma isteğinin karşı konulamaz gücü mü? Veya hayal kırıklıklarından bir kaçış mı?
Hepsinin etkisi var galiba. Çocukken şarkı söylemeyi sevdiğimi fark ettim, etraftakiler de “Sesin ne güzel” deyip durdu. Kendi kendime şarkılar yazardım, kardeşime ninni vesaire... Şimdi bakınca “İçimde varmış tohumları” diyorum. Ama sonra hayat ilerledikçe tabii bahsettiğiniz hayal kırıklıklarını anlatma ihtiyacı da hissediyor insan. Onları yazıp temizleniyorsun gibi oluyor. İşimin en sevdiğim kısmı bu dönüştürücü gücü. Beni ve ve dinleyeni bir yerden alıp daha ferahça bir yere götürme ihtimali...
- Son bir yıl içinde gerçekleştirdiğiniz konserlerinizdeki performansınızla sanırım artık Türkiye'de en çok konserine gidilmek istenen müzisyenlerdensiniz, belki de ilki. Sahnede izleyiciyle nasıl bir iletişim kuruyorsunuz ve duygular nasıl bu kadar yükseliyor?
Bunu anlatabilmek biraz zor. Beni dinlemeye gelmiş insanlarla bir bağ kurmayı elbette önemsiyorum, bir enerji akışını beraber yaşatıyoruz o 90 dakikada. Bu kadar büyük konserler vermeyi beklemiyordum pandemi dönüşü. Benim için de enteresan oldu. Sahnedeki Melike’yi, nam-ı diğer Diva Bebe’yi, yükselmesini, kendini şarkılarıyla yeniden yaratmasını izlemek çok keyifli. Performansını geliştirebilmesi için ne lazım, ona nasıl yardımcı olabilirim, bunu sık sık düşünüyorum. Yazdığım şarkları binlerce insana söylerken elbette ben de başka dünyalara girip çıkıyorum. Hep bir “Tey tey nerden nereye be!” hissi oluyor. İnsanların merak ettiği şey sesim ve şarkılarım hariç söylerkenki o yolculuklarım galiba. Dalıyorum çıkıyorum bir yerlere.
- Çok dokunaklı bir sesiniz var ve sırf kendi şarkılarınız değil yorumunuzu kattığınız her şarkıya sesinizin yarattığı duygular hâkim oluyor bana kalırsa. Peki sizce şarkılarınız ve sesiniz dinleyicilerinizde hangi duyguları uyandırıp harekete geçiriyor?
Dinleyicilerimin cevaplaması gereken bir soru. Ben bilemem. Her konserde farklı duygular dolaşıyor. Ama sanki umut dolup çıkıyorlar konserden, yıkık dökük değil. O tazelenmişliği okuyabiliyorum gözlerinde, umarım yanılmıyorumdur.
- Belki de Melike Şahin parçalarını iki farklı kategoride değerlendirebiliriz. Bir, hemen dillere dolanan Nasır, Öpmem Lazım gibi şarkılar bir de zamanla pişen, kıvamını bulanlar. Peki "Şimdiye kadar hak ettiği ilgiyi göremedi, ama ileride, zamanı gelince yerini bulacak, bir klasiğe dönüşecek” dediğiniz bir şarkınız var mı?
Bedelini Ödedim için düşünüyordum bunu ama sonra zaten buldu dinleyicisini. 8 Mart dövizlerinde “Hak ediyorum her milimini bu dik gülüşün” cümlesini gördüğüm an zaten yaşadığım duygu selini tarif etmem mümkün değil. Bir de eskilerden Kimin Izdırabı’nı çok severim, sonradan değerlenecek gibi hissettiriyor. Ama değerlenmese de olur, benim içimdeki büyüklüğü bana yetiyor zaten.
- Kişisel yorumum: Müzikal kariyeriniz aslında Türkiye'deki müziğin geleneğini geleceğe taşıma yolculuğuyla çok eşleşiyor. Sizi dinlerken yaptığınız işbirlikleriyle ortaya çıkan farklı sesleri görünce hem 20. yüzyılın Türkiye'deki kadın müzik divalarından esintiler hem de yerel sesleri dijital seslerle harmanlayarak ortaya sıra dışı, türleri bir araya getiren yenilikçi bir müzisyen akla geliyor. Sizin açınızdan müzikal duruşunuz geçmişe mi geleceğe mi daha yakın?
Bugüne daha yakın durmak isterim. Tabii ki geçmişten ilhamlar taşıyor, yeni sesler keşfetme arzusu da duyuyorum. Merhem’i üretirken de ana motivasyonlarım bunlardı. Dinleyicimi bir zaman yolculuğuna çıkarma fikri beni çok heyecanlandırıyor. Zamansız şarkılar yapmak hedefim. Sadece bugün dinlensin diye değil, yıllar sonra da beni dinlemeyi insanların canı çeksin isterim.
- Diva demişken, yeni çağın divası olmaya aday mısınız?
Değilim, “diva bebe” yakıştırması bu yüzden hoşuma gidiyor. O “bebe” ekinin bende çağrıştırdığı şeyler daha çok ilgimi çekiyor; öğrenmek, büyümek, yetişmek gibi.
- Giderek artan şöhretinize nazaran, internette sizin hakkında yapılan olumsuz yorum çok az, bu pek sık rastlanılan bir durum değil. Çevrenizde böyle olumlu bir "aura" oluşmuş olmasını neye bağlıyorsunuz?
Nasıl oldu, ben de şaşkınım. Bir yandan da değilim. Negatif esintilerle akan birisi değilim, dışarıdan belli oluyordur herhalde. Ondandır belki de.
ÖLMEDEN ÖNCE MELİKE ŞAHİN KONSERİNE GİTMEK
- Sosyal medya ile aranız nasıl, hakkınızda yapılan yorumları okuyor musunuz? Bugüne kadar gördüğünüz en ilginç ve garip yorumlar hangileriydi?
Yeni şarkı çıktıktan sonra takip ediyorum yorumları. Twitter’da günaşırı ismimi aratıyorum. Genelde “Ölmeden Melike Şahin konserine gitmek”li cümleler görüyorum hoşuma gidiyor. En sevdiğim yorum galiba: “Derdimi anlatacak kadar Melike Şahin şarkısı biliyorum.” Çok duygulandım onu okuyunca.
‘EN BÜYÜK HAYALİMDİ’
- Merhem albümü sanırım kariyeriniz açından önemli bir basamaktı. Bu çalışmanın sizin için nasıl bir önemi var?
İlk albümüm, hayatımın en büyük hayalini gerçekleştiriyorum. İnsanlara kendimi anlatıyorum “Bakın ben geldim şöyle biriyim” diyorum. Bambaşka bir heyecan. Üstelik pandemi gibi ölü bir dönemde bir sanat yeşertmiş olmak da enterasan. İçindeyken anlamıyormuş insan ama şimdi “Helal olsun” diyorum kendime. Pusulam Rüzgar da güzel bir şarkı ve sevgili arkadaşım Mert Demir’le ilk ortak çalışmamız. Büyük ilgi gördü çok memnunuz.
YAŞLARI SÜZÜLMÜŞ BİR GÖZE, UMUT
- Neden gül sembolünü kullanıyorsunuz, sizin için nasıl bir anlamı var?
Logomdan bahsediyorsunuz sanırım, Oğuzcan Pelit tasarlamıştı 2018 senesinde. İlk gördüğümde ağladım, nasıl bu kadar doğru ifade edebilir kafamdaki şeyi diye. Gül benim için çok önemli bir sembol değil bu arada. Ama yaşları süzülmüş bir göze bir umut ihtimali uzatmak önemli. Müziğimle yapmaya çalıştığım şey tam olarak bu. “Ben yanındayım, nasıl bir his biliyorum” gibi bir sırt sıvazlama etkisi.
Fotoğraf: Civan Özkanoğlu
‘YÜRÜMEYİ ÇOK SEVİYORUM’
- Müzik dışında nasıl bir Melike Şahin var? Arkadaş çevreniz de müzik camiasından mı genel olarak yoksa sosyal yaşantınızla iş ortamını ayrı tutmaya mı çalışıyorsunuz?
Yakın arkadaşlarım genelde sektör dışından, bu işe ilk başladığım yıllardan beri hayatımda olan kişiler çoğunlukla. Yıllar içinde tabii ki işim ortamlarından tanıştığım çok sevdiğim insanlar da oldu. Çalışmadığım ve turnede olmadığım zamanlarda epey evcil birisiyim. Yürümeyi çok seviyorum ve seyahat etmeyi de.
En Çok Okunan Haberler
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!