Amsterdam’ın ışık festivali
İçimde buruk bir tat... Çiseleyen yağmur altında Herengracht Kanalı boyunca yürüyorum. Amsterdam’ı ilk defa ziyaret eden turistlerin keyifli halleri bile yılgın ruh halimi dağıtmaya yetmiyor. Hava alacakaranlık... Birazdan sokak lambaları yanacak. Ben ise aklıma saplanan sorunun yanıtını bulmaya çalışıyorum. Şehirler yanlış alınmış kararların günahını ne zamana kadar üstlenir?
Noel geleneği mi, ırkçılık mı?
Oldum olası yeni yıl kutlamalarına eşlik eden rengârenk süslenmiş yılbaşı ağaçlarını, yüzlerce ışıkla bezenmiş caddelerini, Noel şarkılarını, vitrinlerdeki kızaklı geyik maketlerini ve zencefilli kurabiyelerini sevmişimdir. Yılbaşı tüketim çılgınlığının yaşanmadığı ilkokul çağlarımda bile parlak simli yeni yıl kartlarının her türlüsünden satın alır, postalamak yerine sadece kendime saklardım. Kartpostalda yer alan dağ kulübesinin pervazlarına biriken kar taneciklerini temsilen serpiştirilmiş simler ellerime bulaşır, çocuk aklıma hayaller kurdururdu.
Suyun yönettiği hayatlar
Avrupa’yı kasıp kavuran sıcak hava dalgasından rahatlık ya da memnuniyet duyduğumu söyleyemem. Tam tersine sıcaklıkla birlikte artan nem oranı insanı soluksuz bırakıyor.