‘Evvel Zaman İçinde İstanbul’... Kentler yazıldıkça yaşar...
Tarih boyunca yazın insanları için yaşadıkları kentler önemsenmiş ve farklı nedenlerle yapıtlarının ya da günlük yazılarının konusu yapılmıştır. Bunlar anı kitabı, gazete makalesi ya da günlük yaşamı yakalayan yazı, deneme, kültür ve sanat dünyasına ilişkin bir çalışma olarak karşımıza çıkar. Yazılanlar kentin tarihine ve belleğine katkı olduğu kadar, amaçlanan anlatılanı görünür, tanınır ve unutulmaz kılmaktır.
Son yıllarda özellikle yerel yönetimler bu konuda önemli ve dikkat çekici çalışmalara imza atıyor. Ahmet Bozkurt’un derleyip, yayına hazırladığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan, on yedinci yüzyıldan başlayarak yakın dönemden tanınmış yazın insanlarımızın anlattıklarından İstanbul’a bakmamıza katkı sağlayan Evvel Zaman İçinde İstanbul da böyle bir seçki.
Yakındaki uzak Avrupa’nın kalbinden yazılar
“Yurt dışında yaşamak isteyenlerin sayısının her geçen gün daha çok arttığı bu günlerde, uzunca bir süre yurt dışında yaşamış biri olarak, Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’in sosyal ve siyasal renklerinden söz etmek gerekiyordu” diyor Çimen Turunç Baturalp.
AB’nin Kalbinde Biz(siz) Onlar’da (Cumhuriyet Kitapları) yer alan yazılarında, giderken kurduğu “Türkiye’de huzur yok!” cümlesinin “Türkiye’de huzuru sağlamayı beceremiyoruz biz!” cümlesine evriliş sürecini bir gazeteci olarak radarına takılan farklı örnek ve gözlemlerle aktarıyor.
Gürsel Aytaç’tan ‘18. Yüzyıl Dünya Edebiyatında Aydınlanma’
Prof. Dr. Gürsel Aytaç, Avrupa’nın yanı sıra ülkemiz yazını üzerine yetkin çalışmalara imza atan bir bilim insanımız. Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler, Çağdaş Alman Edebiyatı Tarihi, Yeni Alman Edebiyatı Tarihi, farklı yazın alanlarının yararlandığı çalışmalarından akla ilk gelenler.
Prof. Aytaç’ın Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanan, çağdaşlaşma uğraşının hiçbir zaman yitirilmemesi gerekliliğini Aydınlanma olgusu üzerinden yalın bir anlatımla vurguladığı 18. Yüzyıl Dünya Edebiyatında Aydınlanma, döneme ilişkin ulusal yazınların gelişimi, öne çıkan adları, akımları, tarihsel olay ya da olguları üzerine değerlendirmelerinden oluşuyor.
‘Iphigenia-Helen’
Norveçli oyun yazarı Finn Iunker’in kaleme aldığı “Iphigenia-Helen”, çağdaş tiyatronun anlatım tekniğiyle kaleme alınmış iki oyun. Troya Savaşı’nın başlangıcında duran “Iphigenia” ile savaşın son altı ayı üzerinde biçimlenen Helen, iki oyunla bir araya geliyor.
Destanlara bir de böyle bakın!
Norveçli oyun yazarı Finn Iunker’in kaleme aldığı “Iphigenia-Helen”, çağdaş tiyatronun anlatım tekniğiyle kaleme alınmış iki oyun. Troya Savaşı’nın başlangıcında duran “Iphigenia” ile savaşın son altı ayı üzerinde biçimlenen Helen, iki oyunla bir araya geliyor. Yunan dünyasının büyük ozanı Homeros’un (İ.Ö 800’lü yıllar) İlyada ve Odysseia destanları, Troya’da olan bitenin birer anıtsal yapıt olmanın ötesinde, olay örgülerinin öncesi ve sonrasıyla da farklı alanlardaki sanatçılara çıkış noktası oluşturdu. Öyle ki pek çoğu, bu iki destanın bilindik anlatımlarının ve içeriklerinin dışına çıkılarak biçimlendirildi. Iunker’in Iphigenia ve Helen adlı oyunları da böylesi bir yaklaşımın karşılığı...