12. Cumhurbaşkanı Seçimi ve YSK
YSK, anayasal görevini yerine getirmelidir. Ancak bu tabloda tüm siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ve yurttaşlar da demokratik ve hukuksal yolların etkin kullanımı bağlamında YSK’ye başvurmaktan geri durmamalıdır.
30.6.2012 - 28.8.2012 tarihleri arasındaki on ikinci cumhurbaşkanı seçim takvimine sayılı günler kala, seçimlerin 2012’de mi yoksa 2014’te mi yapılacağına ilişkin hukuksal belirsizliğe herkes tanık olmakta, AB 2011 ilerleme raporunda bile bu konuya vurgu yapılmaktadır.
TBMM’nin 31.5.2007 tarihinde kabul ettiği ve 21.10.2007 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu yürürlüğe giren anayasa değişikliklerine göre artık cumhurbaşkanları, halk tarafından ve beş yıl için seçilecek, bir kişi iki kez seçilebilecek, bu seçimlerin usul ve esasları yasayla düzenlenecektir. Halk tarafından seçilme işlemlerinin genel yönetim ve denetimi ise milletvekili seçimlerindeki hükümlere göre yapılacaktır. YSK’ye, bu seçim tutanaklarını kabul etme görevi de verilmiştir. Bu konudaki özel yasa henüz çıkarılmamış olup, anayasanın 67/son maddesinde, seçim yasalarındaki değişikliklerin, yürürlüğe girdikten sonraki bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı vurgulanmaktadır.
YSK, milletvekili seçimlerinde kısalan süreyi esas almıştır
XXIII. yasama dönemi için 22.7.2007 tarihinde yapılan genel seçimlerde, milletvekilleri beş yıl görev yapmak için seçilmişlerdir. Daha sonra anayasada halkoylamasıyla, Milletvekili Seçim Yasası’nda ise 2009 yılında yapılan değişikliklerle bu süre dört yıla indirilmiştir. TBMM, XXIV. yasama dönemi için herhangi bir seçim kararı almadan, Dışişleri Bakanlığı’nın gümrük kapılarındaki oylarla ilgili 13.12.2010 tarihli yazısından hareketle YSK, XXIII. dönem TBMM’nin yürürlükteki hükümlere göre kısalan süre uyarınca dört yıl görev yapacağına, bu nedenle XXIV. yasama dönemi seçimlerinin de 2011’de yapılacağına değinerek gümrük kapılarıyla ilgili 26.02.2011 tarih ve 120 sayılı kararını almıştır. Beş yıl için seçilmesine rağmen, görev süresi YSK tarafından dört yıl olarak vurgulanan TBMM, bu karardan sonra 22.7.2011’deki genel seçimlerin de erken seçim yoluyla 12.6.2011’de yapılmasına, 03.3.2011 tarihinde karar vermiştir. YSK de 07.3.2011 tarih ve 157 sayılı kararı ile seçim takvimini açıklamıştır.
On ikinci cumhurbaşkanı seçiminin 2012 yılında yapılması anayasal zorunluluktur
Sayın Abdullah Gül TBMM’ce, 28.8.2007 tarihindeki hükümler uyarınca, yedi yıl için ve bir dönem görev yapmak üzere cumhurbaşkanı seçilmiş ve aynı gün görevine başlamıştır. Halen yürürlükteki hükümlere göre ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili tek yetkili organ YSK olup bu konuda yasama ve yürütme organlarına herhangi bir yetki veya görev verilmemiştir.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, milletvekili seçimlerindeki hükümlere uyulacağı anayasal kuralı karşısında bu seçim, anayasa ve yasalardaki milletvekili seçimleriyle ilgili hükümler uygulanarak bir özel yasa bile olmadan, yargı denetim ve yönetiminde yapılacaktır. Özel yasa çıkarılmadığı sürece, bu seçimlerin yapılamayacağı asla söylenemez. Tersi bir akıl yürütme, özel yasayı çıkarmamak yoluyla mevcut Cumhurbaşkanı’nın padişah gibi süresiz görev yapmasının kabulü de demektir. Yine bu makamın herhangi bir nedenle boşalması durumunda, özel yasa çıkmadı diye seçim yapılamayacak mıdır?.. Olası bir boşalma durumunda, çıkarılacak özel yasanın zaten anayasal kural uyarınca yürürlüğünden sonraki bir yıl içindeki seçimde uygulanamayacak olması, böyle bir özel yasanın varlığının, bu seçim için zorunlu olmadığını da göstermektedir.
Cumhurbaşkanının görev süresi, anayasada açık ve kesin bir süre olarak yer almış olup bu anayasal süre, anayasa dışında herhangi bir yasa, karar veya yorumla uzatılamaz ve kısaltılamaz. Bu sürenin başlangıç veya bitimi de herhangi bir karar koşuluna bağlanamaz. Sayın Gül, halen yürürlükteki anayasada yer alan hükümlere göre, milletvekili seçimlerindeki gibi kısalan süre esas alınarak, beş yıl görev yapacak olup YSK’de, 2012’deki seçim için gerekli kararları almakla yükümlüdür. Anayasa değişikliğinde, farklı bir irade sergilenmemiş, halkoylaması yoluyla ilk cumhurbaşkanı seçiminin ne zaman yapılacağı, Sayın Gül’ün görev süresinin kaç yıl olduğu konusunda herhangi bir geçici madde de yürürlüğe konulmamıştır. Anayasa koyucu süre boyutuna özel önem vermekle, beş yıl görev yapacak olan Sayın Gül, halkoylaması yoluyla yapılacak seçimde de Cumhurbaşkanlığı’na aday olabilecek, seçilirse ikinci ve son kez beş yıl için görevini yürütebilecektir. Böylece on yıla çıkarılan toplam süreden de yararlanabilecektir. Bu durum, üçüncü bir anayasa metni yaratmak anlamına da gelmemektedir.
YSK, anayasal görevini yerine getirmelidir
Geçmişte YSK, tartışmalı, hukuksal olmayan birçok karara imza atmıştır. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görevini yapmaktan uzak durmaktadır. Siyasi iradenin 2012 yılı için isteksiz davranması, hatta seçimlerin 2014’te yapılması eğilimini yansıtması, YSK’yi anayasal görevini yapmaktan alıkoymamalıdır.
YSK, 2010’da anayasa hükümlerine aykırı olarak ve bu hükümleri de dolanarak Adalet Bakanlığı bürokratlarının HSYK seçimlerine girebilmesine karar vermekle, bugünkü HSYK’nin yapılanmasında tarihi bir sorumluluk altındadır. Aynı durum siyasal, sosyal ve hukuksal yönleri olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri içinde mi tekrarlanmaktadır? Bu seçim, iktidarın kendisini hazır hissettiği veya uygun bulduğu tarihte mi yapılabilecektir?
YSK’ye, cumhurbaşkanı seçiminin ne zaman yapılacağına ilişkin Bilgi Edinme Hakkı Yasası’na dayalı bir başvuru, anılan yasadaki, “çözümü özel çalışma, inceleme ve araştırmayı gerektiren konulara yanıt verilmeyebilir” hükmünden hareketle olumsuz yanıtlanmıştır.
Bu satırların yazarının, seçme ve seçilme hakkına sahip bir yurttaş sıfatıyla 2012’de gerçekleştirilmesi anayasal zorunluluk olan bu seçimlerle ilgili işlemlerin yapılması ve hukuksal belirsizliğin giderilmesi için 24.10.2011 tarihinde sunduğu on dört sayfalık dilekçe, YSK başkanvekili tarafından, “YSK’nin görevi anayasa ve yasalarla belirlenmiş olup bu gereklere uygun olarak çalışmalarını mevzuatın öngördüğü biçimde ve zamanında yapmaktadır” içeriğindeki tamamı iki satır bile etmeyen 21.11.2011 tarihli yazıyla yanıtlanmıştır!.. Basında, konuyu Kurul olarak görüşen YSK’nin bu yanıtı verdiği bilgisi yer almışsa da ortada ne bir kurul kararı vardır ne de başkanvekili, kurul kararı yerine geçecek biçimde yazı yazmaya yetkilidir. Seçim takviminden önce de seçimlerle ilgili kararlar alabilen, bunun ihsası rey olmadığını bilen bir YSK’nin, anayasal görevini yerine getirmemesi, anayasayı ihlal niteliğindedir.
YSK, anayasal görevini yerine getirmelidir. Ancak bu tabloda tüm siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ve yurttaşlar da demokratik ve hukuksal yolların etkin kullanımı bağlamında YSK’ye başvurmaktan geri durmamalıdır.
Ömer Faruk Eminağaoğlu / YARGI-SEN Başkanı
En Çok Okunan Haberler
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- 9 aydır raporluydu...
- Akaryakıt tankeri patladı!