Acı rakam: Cezaevinde 3 binin üzerinde çocuk var
Cezaevlerinde 3 binin üzerinde çocuk var. Yarısı yetişkin koğuşunda kalıyor. 8 yıl içinde 17 çocuk tutuklu yaşamını yitirdi; bunların 9’u intihar etti.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Avukat Cansu Şekerci, milletvekillerinin bilgi edinme önergelerine Adalet Bakanlığı’nın verdiği yanıtlara göre, şu anda 82’si kız çocuğu olmak üzere 3 bin 85 çocuğun cezaevlerinde bulunduğunu söyledi. OHAL sürecinin mahpus çocukları çok etkilediğine dikkat çeken Şekerci, “Mahpus çocuklar bu süreçte çok zarar gördü” dedi. Kendilerinin dernek olarak 2018 yılı tutuklu ve hükümlü çocuk sayılarına ilişkin bakanlığa yaptıkları bilgi edinme başvurusuna bir yanıt alamadıklarını kaydeden Şekerci ile “cezaevindeki çocuklar” konusunu masaya yatırdık. Ayrıca cezaevine girip, çıkan çocuklar yaşadıkları trajediyi gazetemize anlattı...
Rakamlar bile belirsiz
-Adalet Bakanlığı’nın Nisan 2017 raporlarına göre Türkiye’de 2 bin 800 çocuk hapisteydi. Geçen 16 ayda bir artış ya da azalış oldu mu?
Hapishanelerle ilgili istatistiklere ulaşmak ne yazık ki kolay olmuyor. CİSST, yaptığı bilgi edinme başvurularından, medya taramalarından, kurum ve kuruluşların hazırladıkları raporlardan; aynı zamanda milletvekillerinin yaptıkları bilgi edinme başvurularından ve soru önergelerinden en güncel bilgilere ulaşmaya çalışıyor. Ceza ve Tevkifevleri (CTE) Genel Müdürlüğü de her sene için birim faaliyet raporu sunarak hapishanelerdeki istatistik, çalışma vb. faaliyetleri kamuoyuyla paylaşıyor. 2017 yılına ait birim faaliyet raporu, CTE’nin resmi sitesinde hâlâ paylaşılmış değil. Hapishanelerdeki çocukları tutulma sebeplerine göre ikiye ayırabiliriz. Bir grup 0-6 yaş arasında annesiyle tutulan çocuklar, diğer grup ise 12-18 yaş arasında kanunla ihtilafa düşerek hapsedilen çocuklar. Şubat ayının başında CTE Genel Müdürü’nün TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nda yaptığı açıklamaya göre 12-18 yaş arasında 2 bin 979 çocuk, 0-6 yaş arasında 650 çocuk hapiste. CHP milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin Mayıs 2018’de sunduğu raporda ise hapishanelerdeki çocuk mahpus sayısının 3 bin 85 olduğu, bunların 82’sinin kız çocuğu, 3 bin 3’ünün ise erkek çocuğu olduğu belirtiliyor. Dernek olarak 2018 yılında yaptığımız bilgi edinme başvurularına bilgilendirme içeren bir yanıt ise henüz alamadık. Adalet Bakanlığı bilgiyi paylaşmama nedeni, kimi zaman ‘özel araştırma gerektirir’, kimi zaman da ‘kamuoyunu ilgilendirmez’ gibi gerekçelerle Bilgi Edinme Hakkı Yasası’na dayandırıyor.
-Türkiye’de çocuklar hangi gerekçelerle cezaevlerinde tutuluyor?
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocuk haklarına dair elimizdeki temel ve değerli belgelerden birisi. Sözleşmenin 37. maddesi, devletin ‘tutuklamayı son çare ve en kısa sürede uygulanması gereken bir tedbir’ olarak kabul etmesi gerektiğini düzenliyor. Uygulamaya baktığımızda ise tutuklama ülkemizde adeta cezalandırıcı bir araç olarak kullanılıyor. Adli-siyasi ayrımı dönem dönem paylaşılan istatistiklerde yer alıyor. Örneğin İlgezdi’nin raporunda mayıs ayı verilerine göre mahpus kız çocuklarının 9’u siyasiyken 73’ü adli olarak paylaşılmıştır. CHP milletvekili Onursal Adıgüzel’in yaptığı bilgi edinme başvurusuna verilen cevapta Nisan 2017 itibarıyla 2 bin 743 mahpus çocuğun 208’inin siyasi olduğu belirtilmiştir. Yine bu başvuruda verilen cevaba göre çocukların en çok uyuşturucu ve hırsızlıkla ilişkilendirilen suçlardan hapsedildiği bilgisine ulaşıyoruz. Bunlara ek olarak belirtmekte fayda var ki mahpus çocuğun hangi suçla ilişkilendirildiği, tutulduğu koşulları belirlemeye başladığı anda ayrımcılık yasağı ihlal edilmiş oluyor ve karşımıza bir insan hakları ihlali olarak çıkıyor.
-Geçen iki yılda çocuklar hapishanelerde OHAL’i ne şiddette hissetti?
KHK’lerdeki infaz ve yargılama sürecine ilişkin düzenlemeler ne yazık ki mahpus çocukları da etkiledi. Örneğin KHK’lerde yer alan suç gruplarında yargılanan tüm tutukluların telefon görüşmeleri sınırlandırıldı, sınavlara girmeleri engellendi. Avukat görüşleri kayıt altına alındı. Bir tek tek tip kıyafeti içeren düzenlemede çocuklar ayrı tutuldu fakat onun dışındaki tüm sınırlamalar mahpus çocuklara da uygulandı. Mahpus çocuklar bu durumdan ciddi zararlar gördü.
Öldüren koşullar
-Ya içeride hayatını kaybedenler...
CİSST’in Kasım 2017 tarihli “Çocuk Mahpuslar” raporuna göre 2009 yılından Mart 2017’ye kadar 17 çocuk hapishanede hayatını kaybetmiştir. Bu çocukların 9’u intihar etmiştir. Çocukların ölümleri, işkence ve kötü muamele üzerinden yapılan tartışmalarda devletin yükümlülüklerinin hukuk devleti ve insan hakları temelinde tartışılması gereklidir. Yine aynı rapora göre çocuk mahpusların müşteki/mağdur olduğu şikâyetlerle 484 personel hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmış; soruşturmalar 64 idari ceza, bir hapis cezası ve bir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıyla sonuçlanmıştır.
Tutuklu çocuklar anlatıyor: -Kafamda hâlâ kırık izleri var M.E. Diyarbakır’da Atatürk Lisesi’nde öğrenciydi. Özgür Gündem gazetesinin satışını yaptığı sırada gözaltına alındı. Tutuklanarak Diyarbakır Cezaevi’ne götürülen M.E., çıkarıldığı mahkeme tarafından “Terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. M.E. gözaltı sürecinde polislerin işkencesine uğradığını söylüyor. Tutuklanmasının ardından Diyarbakır Çocuk Cezaevi’ne götürülen M.E. cezaevinde de işkencenin devam ettiğini belirtiyor. Tedavi haklarının engellendiğini aktaran M.E., “Ciddi hastalıkları olan arkadaşlarımız vardı. Hak ihlalleri nedeniyle 2010’da koğuşta isyan başlatıldı. O süreçten sonra yaşımız tutmamasına rağmen bizi büyüklerin bulunduğu koğuşa naklettiler” diye konuşuyor. 15 Temmuz darbe girişiminden önce Edirne Cezaevi’nde olduğunu aktaran M.E. özetle şunları anlatıyor: “Darbe girişiminden sonra cezaevindeki baskılar daha da arttı. Bandırma’ya sürgün edildik. Ayakta askeri düzende sayım vermemiz isteniyordu. Koridorda bir arkadaşımızı gördüğümüz zaman, selam vermemiz bile engelleniyordu.” Sekiz ay önce tahliye edilen M.E. şu an harıl harıl iş arıyor. Ancak sabıka kaydı nedeniyle kimsenin kendisine iş vermek istemediğini aktarıyor. Mektuplara özel ‘buhar’ 16 yaşındaki D.C. ve 17 yaşındaki K.Y., İzmir’de duvarlara Liseli Öğrenci Birliği’nin parasız bilimsel eğitim talebiyle ilgili broşürlerini yapıştırdıkları sırada gözaltına alınıp çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandılar. Şakran Çocuk ve Gençlik Hapishanesi’e götürülen D.C. ve K.Y. cezaevine daha önce hiç girmedikleri için ortama alışmakta zorluk yaşadıklarını söylüyor. ‘Döverken gördüm’ “Yaşadığımız sıkıntıları cezaevi müdürüne anlatmamıza rağmen hiçbir değişiklik olmuyordu” diyen D.C., “Koğuşta üç kişi kalıyorduk, üçümüzün de kişisel ihtiyaçları alınmıyordu. Örneğin, ipli lif ve kemer gibi şeyleri koğuşumuza alamıyorduk. Savcılığa şikâyet dilekçeleri gönderiyorduk. Daha sonra başka bir gardiyan tarafından öğrendik ki zarflar buhar makinesiyle açılıp okunuyormuş. Şikâyet dilekçelerimiz savcıya ulaşmadan imha ediliyormuş. Dışarıdan gelen mektuplar da engelleniyordu. Bunu cezaevi idaresiyle konuştuğumuzda ise ‘Bizim elimizde mektup yok’ diyorlardı. Fakat görüşçülerimiz gönderdiklerini söylüyordu” diyor. D.C., adli mahkûmlara şiddet uygulandığına defalarca kez tanıklık ettiklerini belirtiyor. Çocukların çığlık seslerini havalandırmadan duyduklarını aktaran D.C. özetle şunları söylüyor: “Abi yapma”, “Bir daha yapmayacağım abi vurma” gibi sesler geliyordu. Hapishanedeki gardiyanlar oradaki mahkûmlara ağza alınmayacak küfürler ediyorlardı. Başgardiyanın bir çocuğa şiddet uyguladığını gördüm. Tepki göstermemize rağmen başgardiyan çocuğu darp etmeye devam etti.”
|
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke