Adli Tıp Kurumu'ndan açıklama
Adli Tıp Kurumu Başkanlığından yapılan açıklamada, Defne Joy Foster'ın ölümüne ilişkin adli tıp incelemesinin 1,5 ay süreceğinin daha önce gerekçeleriyle kamuoyuna bildirildiği hatırlatılarak, ''1,5 ay olarak bildirilen sürenin nedeni, incelemenin türü ve metotlarıyla ilgilidir'' denildi.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, bir gazetenin dünkü sayısında ''Adli Tıp'ın kimyası bozuldu'' başlıklı bir haber yer aldığı belirtilerek, ''Haber, ilk paragraftan itibaren ciddiyetsiz, araştırma eksikliğinin her satırında hissedildiği, Adli Tıp Kurumunu yıpratmaya, toplum önünde küçük düşürmeye çalışan bir haberdir'' ifadelerine yer verildi. Defne Joy Foster'ın ölümüne ilişkin adli tıp incelemesinin 1,5 ay süreceğinin daha önce gerekçeleriyle kamuoyuna açıklandığı ifade edilen açıklamada, ''1,5 ay olarak bildirilen sürenin nedeni incelemenin türü ve metotları ile ilgilidir'' denildi. Gazete haberinde, Adli Tıp Enstitüsü'nden Prof. Dr. Fatih Yavuz'un bazı açıklamalarının bulunduğu hatırlatılan açıklamada, söz konusu haberde Foster'ın otopsi raporunun gecikmesinin Kimya İhtisas Dairesi'nde çalışan bazı uzmanların görevden alınmasına bağlanmasının, bu laboratuvarda çalışan uzmanlara haksızlık olduğu kaydedildi.
Kimya İhtisas Dairesi'nin her uzmanının tüm birimlerde yapılmakta olan süreçleri yönetecek bilgi, beceri ve donanıma sahip olduğu vurgulanarak, haberdeki ''Kimya ihtisas Dairesi Başkanı Faruk Biçer'in görevden alınarak önce alkol biriminin gece sorumluluğuna, sonra da Adana'da görevlendirildiği'' iddialarına ilişkin ise şu görüşlere yer verildi: ''Bu bilgi de gerçeği yansıtmamaktadır. Kurumda yapılan teftiş esnasında müfettişlerce tespit edilen bazı hususlar nedeniyle ön tedbir olarak söz konusu kişinin yürütmekte olduğu İhtisas Dairesi Başkanlığı görevinden alınarak, kurumda uzmanlık alanına uygun başka bir yerde görevlendirilmesi isteği karşısında kanun çerçevesinde zaten görev süresi bitmiş olan Biçer'in, Adana'ya nakli yapılmış, hiçbir zaman alkol birimi ve gece sorumluluğuna getirilmemiştir.''
Söz konusu haberde, uzun yıllar Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı yapan Doç. Dr. Ömer Kurtaş'ın ''Adli tıpın siyasallaştığı'' sözlerine ilişkin de, Kurtaş'ın CHP PM üyeliği nedeniyle cevap vermenin siyasal bir tartışma yaratacağı gerekçesiyle etik olmadığı belirtilen açıklamada, Adli Tıp Kurumu uzmanlarının bilimsel görüşlerini açıklamaktan korktukları iddiasının da gerçeği yansıtmadığı kaydedildi. Açıklamada, Adli Tıp Kurumu laboratuvarlarının uluslararası yeterlilik testlerindeki başarıları ve akredite analizlerinin bu suçlamaya en güzel cevap olduğu da ifade edilerek, ''Geçmişte yapılmış hataların sebep analizini yapmak düzeltici ve önleyici faaliyetler ile tekrarını önlemeye yönelik titiz çalışmalar, akredite laboratuvar olmanın da bir gereği olup Adli Tıp Kurumu, tespiti başka türlü imkansız olan bir hatayı da bizzat kendisi ortaya çıkaracak, deklare edecek ve düzeltecek kadar şeffaf bir kurumdur'' denildi.
Adli Tıp Kurumunda kuruluşundan bu yana merkez ve taşra teşkilatlarında hizmetin gereği görev ve yer değişikliklerinin olabildiğine işaret edilen açıklamada, şu görüşler yer aldı: ''Hiçbir zaman herhangi bir rapor, bir uzmanın görevden alınması nedeniyle gecikmemiştir. Adli Tıp Kurumunda yerleştirilmeye çalışılan kalite yönetim sisteminin gereği de işlerin kişilere bağımlı olmamasını, hizmetin devamını öngörmektedir. Bu anlamda insan kaynakları yönetim anlayışımız da bu çerçevededir. Bu tarz yanlış haberler tarafımızca kendi özel kanunu gereği resmi bilirkişilik görevini tüm birimleriyle itina ile yerine getirmeye çalışmakta olan kurumumuzu kamuoyu karşısında itibarını zedelemeye yönelik hareketler olarak değerlendirilmektedir.''
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke