AKP ile baskı sürer
Mahalle baskısını işaret ettiği “Türkiye’de Farklı Olmak-Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” başlıklı raporu nedeniyle dincilerin tepkisini çeken Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi siyasetbilimci Binnaz Toprak, AKP’nin iktidarda kalmaya devam etmesi ve bu süreçte yerel yönetimleri uyarma yoluna gitmemesi durumunda özellikle Anadolu’da kendini gösteren baskı unsurunun artarak devam edeceğini söyledi.
İstanbul Üniversitesi’nde en çok oy alanın değil, Başbakan’ın doktorunun rektör seçildiğini anımsatan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi siyasetbilimci Binnaz Toprak, “Bu sonuç, Türkiye’de her alanda kendisini gösteren kadrolaşma iddialarının kulak arkası edildiğinin ciddi bir işareti. Ben isterdim ki Sayın Cumhurbaşkanı, seçimlerde oy kullanan üniversite yönetiminin fikrine saygı gösterip onların seçtiği kişiyi atasaydı” diye konuştu.
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Prof. Dr. Binnaz Toprak, AKP’nin iktidarda kalması ve kendine bağlı yerel yönetimleri uyarma yoluna gitmemesi halinde toplumu ikiye bölen “mahalle baskısı”nın süreceğini belirtti.
Prof. Toprak, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğü’ne Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın aile doktoru olan Prof. Dr. Yunus Söylet’in atanmasını “Kadrolaşmanın bu denli had safhaya çıktığı bir dönemde farklı bir adım atılarak birinci seçilen kişi rektör ilan edilebilirdi. Bu, AKP’nin kadrolaşma iddialarından sıyrılması için güzel bir yöntem olurdu. Ancak yine bilinen uygulandı” diye değerlendirdi.
“Türkiye’de Farklı Olmak-Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler” başlıklı raporun proje sorumluluğunu yürüten Prof. Dr. Toprak, bir süre önce gerçekleştirdikleri araştırma ve bu konudaki tartışmalara yönelik yaptığı değerlendirmede, AKP de dahil olmak üzere “Türkiye’deki siyasi partilerin kendi tabanına hâkim olamadığını” söyledi. Prof. Toprak, AKP’nin iktidarda kalmaya devam etmesi ve bu süreçte yerel yönetimleri uyarma yoluna gitmemesi durumunda özellikle Anadolu’da kendini gösteren baskı unsurunun artarak devam edeceğine dikkat çekti.
ABD’de 1960’larda zencileri aşağılamak için “nigger” denildiğini, zencilerin beyazların yaşadığı mahallelere dahi alınmadığını anlatan Prof. Toprak, “Ancak ABD ortak akıl ve siyasi iktidarların mücadelesiyle bugün siyahi bir başkan seçebiliyor. Türkiye’nin de aynı şekilde sanat, eğitim, siyasi mücadele ile medyanın katkısıyla farklı kültürlerle yaşamaya alıştırılması gerekiyor. Tabii Türkiye’de ayrımcılıkla mücadele edecek eğitmen ile siyasi kaldıysa, ondan da emin değilim” diye konuştu.
Raporda yer alan baskı unsurunun “tepki” yoluyla çözüleceğine inandığını belirten Prof. Toprak, “Türkiye, tepki mekanizması gelişmiş bir ülke olduğu için demokrasiyle yönetiliyor. Burada, İslam coğrafyasının geri kalan birçok bölgesinde olduğu gibi ellerinde silahlı birtakım adamlar ülkeyi yönetmiyor. Diyalektik alışverişle Türkiye bir yerlere vardı” dedi.
‘Seçimlerde AKP kadrolaşması kendini gösterdi’
İstanbul Üniversitesi rektörlük seçiminde yaşananların, AKP iktidarının kadrolaşma iddiasından etkilenmediğinin bir göstergesi olduğunu ifade eden Prof. Toprak, özetle şunları kaydetti:
“İstanbul Üniversitesi rektörlük seçimleri gösterdi ki, üniversitenin birinci seçtiği aday hiçbir şekilde göz önünde bulundurulmadan Başbakan Erdoğan’ın doktoru olan kişi rektör seçildi. Bu sonuç, Türkiye’de her alanda kendisini gösteren kadrolaşma iddialarının kulak arkası edildiğinin ciddi bir işareti. Ben isterdim ki Sayın Cumhurbaşkanı, seçimlerde oy kullanan üniversite yönetiminin fikrine saygı gösterip onların seçtiği kişiyi atasaydı. Cumhurbaşkanı ‘Ben rektör atamalarında devre dışı kalmak istiyorum’ diyor ancak devreye girdiğinde de kendi tarafında olanı seçiyor.”
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke