"Albay Çiçek'le görüşmedim"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nda imzasının olduğu iddia edilen Albay Dursun Çiçek ile görüştüğü iddialarını yalanladı.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.04.2010 - 08:48

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Parti Meclisi(PM) öncesi gazetecilere açıklamalarda bulundu. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın İçişleri Bakanlığı kararıyla görevinden alındığını, şimdi Belediye Meclisi içinden Belediye Başkanvekilinin seçilmesi gerektiğini ancak yaşanan bazı hukuki belirsizlikler nedeniyle bugün başlaması gereken seçimin başlayamadığını bildirdi. 15 gün içinde bu seçimin gerçekleşmesi gerektiğini ifade eden Baykal, yerel seçimlere 4 yıl varken Türkiye'nin en büyük illerinden biri olan Adana'da belediye başkanlığının boşaldığına dikkat çekerek "Vekalet yoluyla bunun doldurulması halinde Adana'da 4 yıl boyunca vekaletle belediye başkanlığının yönetilmesi gerekecektir. Bu, iyi ve uygun bir çözüm değildir, doğru bir yaklaşım değildir. Gereken hiç kuşku yok bunca tartışmadan, suçlamadan sonra, görevden alınmadan sonra, belirsizlikten sonra doğrudan Adana halkının kararına yönelmektir, Adana'da bir büyükşehir belediye başkanlığı seçimini gerçekleştirmektir. Bu, en doğru çözümdür, buna ihtiyaç vardır" dedi.

Mevcut yasal çerçevenin yeni bir seçim yapmaya imkan vermediğini ancak Hükümet'in bütün olanakları değerlendirerek en kısa zamanda bir belediye başkanlığı seçimi şartlarını yaratması gerektiğini kaydeden Baykal, şöyle konuştu:

"Ben Hükümet'i, AKP'yi göreve çağırıyorum. Bir an önce hukuki olanaklar değerlendirilmelidir ve bir çıkış yolu bulunmalıdır. Çıkış yolu bir aday dayatma şeklinde olmamalıdır, bir olupbittiyle, vekalet yöntemiyle oraya Belediye Başkanvekili atama şeklinde olmamalıdır. Toptan belediye seçimi Adana'da yenilenmelidir. Bu şartlarda seçim yenilenmeyecekse ne zaman yenilenecektir? Karar alındıktan sonra bunu gerçekleştirmenin yolları aranır, bulunur. Eğer bunu gerçekleştirmek için siyasi partilerin seçilmiş Belediye Meclis üyeliklerini boşaltması gerekiyorsa biz CHP olarak bu fedakarlığı yapmaya hazırız. CHP olarak Adana'da bir yerel seçimi gerçekleştirebilmek için seçilmiş olan arkadaşlarımız istifa ederler. Diğer siyasi partiler de bu doğrultuda bir karar alacak olursa, AKP de Belediye Meclis üyelerinin istifasına hazır olduğunu ifade edecek olursa, umut ediyorum MHP de bu tercihi paylaşacaktır. Hep birlikte Adana'da Belediye Meclis üyeliklerini boşaltarak yeni bir Büyükşehir Belediyesinin oluşması için ne gerekiyorsa onu yaparız. Bu, doğru, demokratik bir yaklaşımdır. Bu aşamada böyle bir halk tercihinin ortaya çıkmasında ayrıca yarar da vardır. O nedenle biz Hükümet'i, AKP'yi Adana'da seçimlerin yenilenmesi için, yani Adanalı'nın kendisinin belediye başkanı seçmesinin kapısını açmasını istiyoruz. Belediye Meclis üyelerinin kendi aralarındaki bir tartışmalı sürece bu iş emanet edilmemelidir. Yetki sahibine devredilmelidir ve Adana'da bir belediye başkanlığı seçimi gerçekleştirilmelidir."

Baykal, Aytaç Durak'ın görevden alınmasının yolsuzluklarla mücadelede bir adım olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği yönündeki bir soru üzerine "Bu mücadele hukuk planında yapılır. Böyle idari kararlarla bu mücadele olmaz. Siyasi tercihlere göre belediye başkanlarını ayıklayarak, alınması gerekenleri himaye ederek, teşvik ederek, birilerini işine gelmediği için görevden alarak yolsuzlukla mücadele yapılmaz. Yolsuzlukla mücadele hukuk zemininde yapılır. Eğer Hükümet hukuk zemininde bu mücadeleyi vermek istiyorsa, İçişleri Bakanı, hakkında iddia ortaya atılan bütün belediye başkanlarıyla ilgili soruşturma kapısını açmalıdır, onu engellememelidir. Bütün iddialar yargıya intikal ettirilebilmelidir. İçişleri Bakanlığı ve Hükümet bazı belediye başkanlarının arkasından çekilmelidir. Mücadele öyle olur. Bu kararın hukuki ne gibi sonuç vereceğini de doğrusu bilmiyoruz. Bir siyasi tartışmanın sonucunda bu kararın alınmış olduğu izlenimi oldukça yaygındır. İşin gerçeğinin ne olacağı yarın yargı kararıyla ortaya çıkacaktır" diye konuştu.
Baykal, bir soru üzerine, "Hükümet'in arkasından çekilmesi gereken belediye başkanı sayısı oldukça yüksektir" dedi.

 

"AKP'li vekiller paketten rahatsız"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bazı AKP milletvekillerinin Anayasa değişikliği konusunda rahatsızlık içinde olduğunu ifade ederek, "Bunu da ben saygıyla karşılıyorum. Bu, doğru bir yaklaşımdır. Hiçbir milletvekili hangi partiye mensup olursa olsun bu kadar büyük bir yanlışa gözü kapalı siyasi talimatla sürüklenemez, sürüklenmemelidir. Bir bağımsız değerlendirme yapma anlayışında olan milletvekillerinin ortaya çıkabileceğine ben inanıyorum, güveniyorum. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Öz saygısını kaybetmemiş, Türkiye'ye karşı sorumluluğunun bilincinde olan AKP'li bazı milletvekillerinin bu yanlışa alet olmayacağına güveniyorum" diye konuştu.

 

"Albay Çiçek'le görüşmedim"

Baykal, Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu iddia edilen ses kaydında ilişkin bir soru üzerine "Böyle bir görüşme yapmadım. Ne bir televizyon kanalında, ne bir gazete binasında ne de bir başka yerde sayın Dursun Çiçek'le biraraya gelip bir görüşme yapmadım. Bu doğru değildir. Öyle anlaşılıyor ki karalamayı, suçlamayı, gerçek dışı iddialar ortaya atmayı bir siyasi yöntem olarak kullanmak isteyenler oldukça yaygındır, düşündüğümüzden daha yaygındır. Bu yöntemi ulu orta kullanmaktadırlar. Sorumsuzca bu iddiaları ortaya atmaktadırlar. Bu iddianın benimle ilgili yönü kesinlikle gerçek değildir" diye konuştu.

Baykal, AKP'nin TBMM Başkanlığına sunduğu Anayasa değişikliği teklifinde iki ayrı isim listesi bulunduğu yönündeki haberlere ilişkin bir soru üzerine "Bu işin bütün aşamalarında tartışma var. Bütün aşamalarında yanlışlıklar, hazırlıksızlıklar, emrivakiler var. İyi düşünülmemiş bir proje, bundan önceki açılımlarda da bunu gördük" dedi.

Anayasa değişikliği teklifi için AKP ile BDP arasında pazarlık yapıldığı yönündeki haberlerin anımsatılması üzerine ise Baykal, şöyle konuştu:

"Ben bu paketin parlamentoda AKP dışındaki bütün siyasi partiler tarafından soğuk bir biçimde değerlendirildiğini, kimsenin bunun haklılığını paylaşmadığını ve bazılarında belki 'Bu yanlışı yapmanda sana yardımcı olurum ama karşılığında da şunu beklerim' hesabı içine girdiğini gösteriyor. Böyle bir tablo zaten bu projenin tereddüt yaratmış olduğunu ortaya koymaktadır. Haklı bir tereddüttür bu. Ayrıca, AKP milletvekillerinin de kendi aralarında bu konuda bir rahatsızlık içinde olduğuna dair açıklamalarını da basınımızdan okuyoruz. Bunu da ben saygıyla karşılıyorum. Bu, doğru bir yaklaşımdır. Hiçbir milletvekili hangi partiye mensup olursa olsun bu kadar büyük bir yanlışa gözü kapalı siyasi talimatla sürüklenemez, sürüklenmemelidir. Bir bağımsız değerlendirme yapma anlayışında olan milletvekillerinin ortaya çıkabileceğine ben inanıyorum, güveniyorum. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Öz saygısını kaybetmemiş, Türkiye'ye karşı sorumluluğunun bilincinde olan AKP'li bazı milletvekillerinin bu yanlışa alet olmayacağına güveniyorum."
 

Demokrasi hazımsızlığı

TEKEL işçilerinin bugün yapacakları oturma eyleminin polis tarafından engellenmesini de değerlendiren Baykal, TEKEL işçilerinin kimseye zarar vermeden haklarını aradıklarını, yargı kararı üzerine eylemlerine ara verdiklerini, 1 Nisan'da bir günlük oturma eylemi yapma kararı aldıklarını anımsatarak "Buna karşı birtakım zorlayıcı önlemlerin alınması, TEKEL işçisi avına çıkılması, sen TEKEL işçisi misin diye sorularak veyahut da kimlik sorgulanarak birilerinin alınıp götürülmesi ne kadar yakışıksız, ne kadar üzüntü verici, böyle bir şey olabilir mi? Bunu kınıyorum. Bu, büyük bir demokratik hazımsızlıktır. Elbette işçi gelecek, konfederasyonun önünde bir günlük varlığını hissettirme eylemi yapacak, iddialarının arkasında olduğunu ifade edecek ve sonra gene bugüne kadar olduğu gibi yasalara tam bir saygı anlayışı içinde sükunetle oradan ayrılacak. Buna niye izin vermiyorsun, bu ne zorbalık, bu ne biçim anlayış? Çok üzülüyorum, bu hazımsızlık, bu zorbaca yaklaşım toplumumuz tarafından kınanacaktır. Biz CHP olarak TEKEL işçisi arkadaşlarımızla tam bir dayanışma içinde olacağız, milletvekili arkadaşlarımız TEKEL işçilerini yalnız bırakmayacak" diye konuştu.

Baykal, Mart ayında 8 şehit verildiğini, 9 askerin de yaralandığını belirterek terör konusunu unutmaya çalıştıklarını ancak sadece Mart ayında 8 şehit verilmesinin çok üzücü olduğunu kaydetti.

 

CNN TÜRK'ten yalanlama

Zaman gazetesi ve bir internet sitesinde yer verilen iddiada Baykal ve Dursun Çiçek'in CNN TÜRK'te görüştüğü öne sürüldü. CNN TÜRK'te yayınlanan Medya Mahallesi programında Ayşenur Arslan'a konuşan CNN TÜRK Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand da, iddiaları esprili bir dille yanıtladı, "Gizlice, geceyarısından sonra anahtarı bulup görüştülerse bilemem. Ben bilmiyorum, biz bilmiyoruz. Kimse görmemiş" dedi.

Zaman gazetesinin kendisine bu iddiayı sormak için telefon bile açmadığını söyleyen Birand, "Garip bir ortamda yaşıyoruz. Kimi suçlayalım bilmiyoruz artık" diye konuştu.

Baykal'ı CNN TÜRK'teki Ankara Kulisi programında Fikret Bila'yla ağırlayan gazeteci Murat Yetkin de, "Birileri ya Zaman gazetesine ya da bize 1 Nisan şakası yapıyor" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler