Alfa Yayıncılık’tan klasikler dizisi; Veritas
Yayımlanmış 30’u aşkın kitabıyla gün geçtikçe zenginleşen Veritas Dizisi okuyucuyu, Herakleitos’tan Parmenides’e, Platon’dan Aristoteles’e, Cicero’dan Seneca’ya, Boethius ve Augustinus’tan Erasmus’a kadar pek çok yazarla, pek çok eserle buluşmaya davet ediyor.
Yunan kültürünün ilk edebi örnekleri İÖ 8. yüzyılda,
Homeros’un Ilias ve Odysseia destanlarıyla karşımıza çıkar. Söz konusu
destanlar İÖ yaklaşık 5. yüzyılda kayda geçirilir, böylece Batı edebiyatında
yazılı metin geleneği başlamış olur. İÖ 5. yüzyıl, aynı zamanda pek çok edebi
türün ortaya çıktığı, sanat ve düşünce alanında önemli atılımların kaydedildiği
bir dönemdir.
Kadim devirlerde sözlü gelenekle aktarılan destanların bu
dönemde kayda geçirilmesiyle birlikte bir edebi metnin dil, anlam ve içerik
bakımından incelenmesi de mümkün hale gelir. Hitabet sanatı çerçevesinde dilin
inceliklerini araştıran Protagoras gibi Sofistler, amaçları doğrultusunda
Homeros metinlerini de eleştirir ve bu alanda kayda değer çalışmalar ortaya
koyarlar. Sadece Sofistler değil, antikçağın hemen hemen her filozofu ve
edebiyatçısı Homeros metinleriyle bir şekilde ilgilenir ve Yunan kültürünün
kaynağı olan bu metinleri sürekli irdeler.
KÜLTÜR BAŞKENTİ İSKENDERİYE
İÖ 4. yüzyılın sonlarına doğru Büyük İskender’in
fetihleriyle birlikte Yunan kültürünün seyri değişir, Atina kültürel bir merkez
olmaktan çıkar. Büyük İskender’in ölümünden sonra İskenderiye’de hüküm sürmeye
başlayan, düşünce ve kültür faaliyetlerine büyük önem gösteren Ptolemaios
Hanedanı sayesinde İskenderiye şehri Yunan dünyasının yeni kültür başkenti
olur.
Bu şehirde kurulan muazzam kütüphane, Yunan dünyasının dört
bir yanından âlim, filozof ve edebiyatçılar için cazibe merkezi haline gelir.
İskenderiye kütüphanesinin en önemli özelliği ise, o ana dek kaleme alınmış
bütün felsefi, edebi ve bilimsel eserlerin toplanması ve üzerine çalışılması
geleneğinin sistemleştirilmiş olmasıdır.
Bilindiği kadarıyla, burada yapılan çalışmalar, Homeros
destanlarından başlayarak pek çok metnin tek tek incelenip kopyalarının
çıkarılmasına, metinler üzerinde çalışılarak en doğru nüshalarının
oluşturulmasına, ayrıca metinleri anlam ve dil bakımından açıklayan sözlüklerin
ve şerhlerin kaleme alınmasına yöneliktir. İşte İskenderiye kütüphanesinde
sistemleşen bu durum, filolojik yaklaşımın da temelini teşkil etmiştir.
ANTİKÇAĞIN EDEBİ MİRASI VE RÖNESANS
Mısır, Roma’nın egemenliği altına girdiğinde artık
İskenderiye kütüphanesinin faaliyetleri de son bulur; ancak burada geliştirilen
mantık, varlığını yüzyıllar boyu sürdürmeye devam eder. Hıristiyanlığın
yaygınlaşmasıyla birlikte antikçağın edebi mirası gölgede kalmış olsa da, bu
miras kimi Hıristiyan düşünürler tarafından doğrudan veya dolaylı olarak
muhafaza edilir.
Elbette söz konusu düşünürlerin bu metinlerle kurduğu
ilişkiler, İskenderiye kütüphanesindeki âlimler gibi sistematik değildir. Ancak
metinlerin muhafazası ve aktarımı bakımından oldukça önem arz etmektedir.
Böylece sonraki dönemlere aktarılan bu metinler, bütün ortaçağ boyunca
Hıristiyanlığın bakış açısıyla irdelenir, manastırlarda elden geldiğince
çoğaltılarak muhafaza edilmeye çalışılır.
Manastırların karanlık köşelerinde hatırlanmayı bekleyen bu
eserler, 16. yüzyılda Avrupa’yı saran Rönesans hareketiyle birlikte gün yüzüne
çıkarılır, Erasmus gibi Humanistler tarafından tozları silkelenip yepyeni bir
gözle incelemeye tabi tutulur: Metinler, tek tek elden geçirilerek yüzyılların
elyazması geleneğiyle oluşmuş olan hatalar ayıklanmaya çalışılır, hatta en eski
ve aslına en yakın metnin bulunması arayışına gidilir. Yapılan yoğun inceleme
ve araştırmalar sonucunda antik metinlere ilişkin yeni edisyonlar hazırlanmaya
başlanır.
ANTİK METİNLER, FİLOLOİK YÖNTEMLER
Bu uzun soluklu serüvenden anlaşılacağı üzere, antikçağ
metinleri yazarının elinden ilk çıktığı haliyle değil, yüzyıllar boyunca maruz
kaldığı doğrudan veya dolaylı müdahalelerin etkisini yansıtan çeşitli aktarımlarla
günümüze ulaşmayı başarmıştır. Dolayısıyla bir antik metinle ve onun yazarıyla
yüzleşmek, yüzyıllar içinde geriye gitmekle, yani her şeyden önce söz konusu
metnin izini geriye doğru sürmekle mümkündür. Bunun için de o metnin ortaya
çıktığı dil, edebiyat ve kültüre, hatta ilgili metni kaleme almış yazarın üslup
özelliklerine hâkim olunmalıdır. Bu da, antik metinler üzerine filolojik
yöntemlerle eğilmeyi şart koşar.
Ancak ülkemizde antik metinlerle kurulan ilişki, genelde
İngilizce, Almanca, Fransızca gibi Batı dillerine yapılan çevirileri sayesinde
olmuştur. Bu durum, antikçağ klasikleriyle doğrudan ilişki kurmamızı
engellemekle kalmaz, arada farklı kültür dilleri olduğundan hem yanlış
anlamaları hem de büyük hataları beraberinde getirir.
Bu ikincil dillerden yapılan eksik veya hatalı çevirilerin
akademik çalışmalarda kullanılması da ayrı bir sorun teşkil etmektedir. Bu
bağlamda felsefe ve bilimin temelini oluşturan antikçağ klasikleriyle doğrudan
muhatap olunması gerektiği açıktır. Bu da ancak klasiklerin “özgün dilinden”
çevrilmesiyle mümkün olacaktır.
VERİTAS DİZİSİNDEN ÖZGÜN ÇEVİRİLER
Alfa Yayınları’nca yayımlanan Veritas Dizisi tam da böyle
bir kaygıyla hareket etmektedir. İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı
Anabilim Dalı öğretim üyesi, Prof. Dr. Çiğdem Dürüşken’in öncülüğüyle başlayan
bu çeviri hareketi sayesinde, Batı edebiyatına, felsefesine ve kültürüne
kaynaklık eden temel metinler, başka deyişle antikçağın kültür mirası özgün
dilinden çevirileriyle ilk kez bir seri halinde dilimize kazandırılmaktadır;
üstelik alanında uzman klasik filologlarca, Eski Yunanca-Türkçe ve
Latince-Türkçe olmak üzere iki dilli olarak edisyonlar şeklinde.
Şimdiye değin yayımlanmış 30’u aşkın kitabıyla gün geçtikçe
zenginleşen ve adeta bir kütüphaneye dönüşen Veritas Dizisi okuyucuyu,
Herakleitos’tan Parmenides’e, Platon’dan Aristoteles’e, Cicero’dan Seneca’ya,
Boethius ve Augustinus’tan Erasmus’a kadar pek çok yazarla, pek çok eserle
buluşmaya davet ediyor ve yüzyılların ötesinden okuyucusuna seslenen Apuleius’un
sözleriyle onu selamlıyor:
“Lector intende: laetaberis! Kulağını bana ver sevgili okuyucum!
İnan, keyif alacaksın!”
Şölen / Platon / Çeviren: Eyüp Çoraklı / Alfa Yayıncılık /
200 s.
Başkalaşımlar / Apuleius / Çev: Çiğdem Dürüşken / Alfa Yayıncılık / 430 s.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği