Ankara Tabip Odası, tekmeci Yerkel'e verilen raporda 'usulsüzlük yok' dedi

Ankara Tabip Odası’nın, Soma faciasının ertesinde madenci Erdal Kocabıyık'ı tekmeleyen Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’e “yumuşak doku bozukluğu” bulunduğu gerekçesiyle 7 günlük rapor veren Dr. Şervan Gökhan hakkında açtığı soruşturma sonuçlandı. Soruşturmada, Gökhan hakkında herhangi bir cezai işleme gerek olmadığına oybirliğiyle karar verildi. 

'TIP HEKİMLERİ KİŞİNİN KİMLİĞİYLE İLGİLENMEZ'

Konuya ilişkin Ankara Tabip Odası tarafından yapılan açıklamada “Tıp doktorlarının yaptığı tıbbi işlemler ve verdikleri kararların özellikle sosyal medyada yanlış algılamayla bir sosyal linç kampanyasına dönüştürülmesi kabul edilemez. Dr. Şervan Gökhan’ın vermiş olduğu rapor sanığın suçunu yok etmediği gibi sanığı aklamaya yönelik bir rapor değildir. Soma’da bir işçiyi tekmeleme olarak işlenen insanlık suçunun adli ve cezai işlemlerinin yeri mahkemelerdir. Tıp hekimleri işlenen suçun niteliği ve suçu işleyen kişinin kimliğiyle ilgili işlem yürütmez” ifadeleri kullanıldı.

Ankara Tabip Odası’nın internet sitesinde yer alan açıklama şöyle:

“Ankara Tabip Odası tarafından ulusal basında yer alan haberler doğrultusunda re’sen başlatılan ve Dr. Şervan Gökhan hakkındaki Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel’e verilen 7 günlük iş göremezlik raporunun soruşturulması yönünde verilen Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu’nun 02.02.2015/3 sayılı kararıyla 0408/2015 sayılı yazı ve ekli dosyası incelenmiştir. 14.05.2015 tarihli 2013102788/2 bilgi işlem no’lu istirahat raporunda Hasta Yusuf Yerkel’e 14.05.2015 tarih ve 53442 protokol no ile yapılan muayenesinde yumuşak doku bozukluğu tanımlanmamış, kullanma, aşırı kullanma ve basınç ile ilişkili tanısı konularak 7 gün istirahat verildiği görülmüştür.

TTB Disiplini Yönetmeliği’nin 3/f maddesinde tanımlanan ‘‘Hasta kayıtlarını usulüne uygun tutmamak’’ ve 4/u maddesinde tanımlanan ‘’Adli vakaların muayenesinde ve rapor tanziminde gerekli özeni göstermemek’’ iddialarıyla açılan soruşturmada, soruşturmacı uzmanımız fezlekesinde TTB Disiplini Yönetmeliği’nin 3/f maddesinde tanımlanan ‘‘Hasta kayıtlarını usulüne uygun tutmamak’’ ve 4/u maddesinde tanımlanan ‘’Adli vakaların muayenesinde ve rapor tanziminde gerekli özeni göstermemek’’ yönünde herhangi bir eylemin olmadığı kanaatini bildirmiştir. Onur Kurulu bu dosyanın tüm ayrıntılarını ayrıca incelemiş ve fezlekedeki görüşlerin doğru olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda soruşturma sonucunda Acil Tıp Uzmanı Doç. Dr. Şervan Gökhan’ın TTB Disiplin Yönetmeliği’nin 3/f ve 4/u maddesi kapsamında bir disiplin suçu işlemediği ve herhangi bir cezai işleme gerek olmadığına oybirliğiyle karar verilmiştir. Dr. Şervan Gökhan Ankara Tabip Odası’na başvurarak Onur Kurulu’nda soruşturma konusu olan kamuoyu tarafından bilinen bu konuda açıklama yapmamızı talep etmiştir.

Tıp doktorlarının yaptığı tıbbi işlemler ve verdikleri kararların özellikle sosyal medyada yanlış algılamayla bir sosyal linç kampanyasına dönüştürülmesi kabul edilemezdir. Dr. Şervan Gökhan’ın vermiş olduğu rapor sanığın suçunu yok etmediği gibi sanığı aklamaya yönelik bir rapor değildir. Soma’da bir işçiyi tekmeleme olarak işlenen insanlık suçunun adli ve cezai işlemlerinin yeri mahkemelerdir. Tıp hekimleri işlenen suçun niteliği ve suçu işleyen kişinin kimliğiyle ilgili işlem yürütmez. Bunun aksi bir davranış mezun olduklarında ettikleri mesleki yeminin ruhuna aykırı bir işlem olur. Onur Kurulları da dosyaların içeriğinden gerçek ve nesnel bilgi ve belgelerden hareketle bir karar verirler.

Dr. Şervan Gökhan’ın sosyal medya üzerinde 400 kadar paylaşım ve yorumla sanal şiddet mesajına maruz kaldığı ve hatta yaşamının tehdit edildiği görülmektedir. Bu paylaşım ve yorumların hekimlik mesleğinin erdemini kavramış olan hiçbir meslektaşımız tarafından itibar edilmemesi ve tıbbi deontolojiye aykırı davranılmaması bizler için övünç kaynağıdır. Ancak tıbbi işlemler ve tıbbi raporların nasıl düzenlendiği konusunda eğitim ve bilgi eksikliği olan yurttaşlarımızın sosyal medya yoluyla Dr. Şervan Gökhan’a sanal şiddet uygulaması, hakaret ve tehdit içeren mesajları bizleri üzmekte ve mesleğimiz adına endişelere sevk etmektedir.

Sanal ortamda ve köşe yazarlarının yazılarında, yazılı ve görsel basının organlarında sağlık alanında bilgi kirliliği oluşmaması ve sağlık alanında şiddet uygulamasını azaltacak uygulamaların olması dileğimizd